Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Birkaç gün önce Fransız Bask’ının başkenti sayılabilecek Bayonne’da bir arkadaşımla oturmuş kahve içiyorduk.

        Hemen yan masamızda ise iki köpekleri ile 65 yaşlarında bir çift.

        Komşu masa ile köpekleri ile ilgili birkaç hasbıhalden sonra arkadaşımla sohbete geçtik.

        İki dakika sonra, yan masamızdaki kadın, bizim masaya geldi ve “Anladım ki, Türksünüz. Lütfen anlatın bana Türkiye’de neler oluyor” dedi.

        Şaşırdık.

        Şaşkınlığımızı görünce önce o kendini anlattı.

        “Kusura bakmayın, savunma sanayiinde çalışıyorum. Bu yüzden Türklerle özellikle de TAİ ile çok yakın ilişkim var. Mesleğe başladığımdan beri. Ankara ve Eskişehir’e çok gittim. Çok iyi Türk dostlarım, meslektaşlarım var. Çok akıllı, çok becerikli, çok düzgün, çok çalışkan insanlar hepsi. Türkiye’nin çok iyi bir üniversite eğitimine sahip olduğuna inandım hep çünkü çalıştığımız Türk mühendisler hep 1. sınıf mühendislerdi. Şimdi o insanların mutsuz olduğunu, Türkiye’yi terk etmek istediğini duyuyorum. Eskiden de gelenler olurdu ama şimdi çok daha yoğun bir gelme arzusu gözlemliyorum. Ekonomik kriz ve gizlenen yüksek enflasyon nedeniyle bu değerli insanların Türkiye’den ayrılmak istediğini öğreniyorum. Çok üzülüyorum.”

        Sohbet bu cümlelerle başladı.

        “Toulouse’dan mı geliyorsunuz?” diye sordum bunun üzerine.

        Evet, Toulouse’dan geliyorlardı. Bayonne yakınlarında bir yazlıkları vardı. Karı koca Airbus’ta çalışırken ayrılmış, kendi şirketlerini kurmuşlardı.

        “Türk savunma sanayi ile çok yakın ilişkimiz oldu” dedi kadın.

        “Almanlar Savunma Sanayii’nde Türkleri sevmezler. Ama biz Fransa’da Türklerle hep çok iyi anlaştık. TAİ’deki dostlarımızla olsun, diğer şirketlerle olsun çok iyi işler yaptık. Ancak görüyorum ki, Türkiye bu değerli insanları kaybetmeye başladı ve daha da kaybedecek. Bu yüzden sordum size Türkiye’de neler oluyor diye” dedi.

        Bir Fransız mühendis kadını üzen ama gerçekte bizim pek de umurumuzda olmayan beyin göçü, özellikle de savunma sanayiindeki beyin göçünü merak ediyorsanız, o zaman aşağıdaki yazıyı okumaya başlayabilirsiniz.

        Savunma sanayiinde liyakat ve beyin göçü

        Savunma sanayiinde liyakat ve beyin göçü
        0:00 / 0:00

        Pazar günü için uzun ve keyfinizi kaçıracak bir yazı olabilir. Ama okumak için de daha bol vaktiniz vardır diye düşünüyorum.

        Aşağıda okuyacağınız bilgileri benim için, daha doğrusu bizim için, şu anda yurt dışında önemli bir savunma sanayii şirketinde üst düzey yöneticilik yapan bir vatandaşımız hazırladı. Adını ise özellikle kullanmamamızı rica etti. Verilere dayalı incelemesini birlikte okuyalım:

        “Beyin göçü, özellikle de savunma sanayii beyin göçü Türkiye açısından önemli bir sorun ve son yıllarda bu göçün etkisi giderek artıyor.

        Herkesin bu konuda konuştuğunu biliyoruz ancak sayılarla konuşmak konunun vahametini anlamamız açısından daha faydalı olacaktır.

        Linkedin bildiğiniz gibi profesyonel iş yaşamında sıklıkla kullanılan bir ortam.

        Sektörde yetkin pek çok çalışanın burada profili bulunuyor ve burada insanlar lisanstan itibaren bitirdikleri üniversiteler ve çalıştıkları kurum bilgilerini paylaşıyor.

        Buradaki verilerin bize gerçeğe en yakın değerleri vereceğini varsayabiliriz. (Bu varsayım savunma sanayiinde çalışan mühendislerin %10-15'inin Linkedin’de profil oluşturmadığı varsayımına dayanıyor.)

        Aşağıda yüksek teknoloji firmalarının yoğun olduğu ve Türkiye’den beyin göçü alan ülkelerin listesi var.

        ABD

        İngiltere

        İrlanda

        Belçika

        Hollanda

        Almanya

        Fransa

        Avusturya

        Avustralya

        İsviçre

        Lüksemburg

        İsveç

        Norveç

        Danimarka

        Finlandiya

        20 ÜNİVERSİTE

        Önce yurt dışına yaklaşık beyin göç sayılarını görmek içinaşağıda sıraladığım 20 üniversite belirlendi.

        ODTÜ, Hacettepe, Ankara, Gazi, Bilkent, İTÜ, YTÜ, Sabancı, Koç, Boğaziçi, Osmangazi, Anadolu, Dokuz Eylül, Ege, Gebze, İzmir Yüksek Teknoloji, Marmara, İstanbul, TOBB, Galatasaray Üniversitesi.

        Bu 20 üniversiteden mezun ve yukarıdaki 15 ülkede şu an çalışan toplam 120.000 Türk vatandaşı var. Bunların çoğu mühendis.

        Geçmişte aşağıdaki savunma sanayii firmalarında çalışmış ve şu an yukarıda verilen 15 ülkede çalışan kişi sayısı ise 23 Mayıs 2022 tarihi itibarı ile 6000.

        Sırf Hollanda`daki ASML firmasında 600 Türk mühendis var.

        Bunların yüzde 70'ten fazlası savunma sanayii firmalarından gitmiş.

        Her gün de gitmeye devam ediyor.

        TECRÜBELİLERİ KAYBEDİYORUZ

        Türk Savunma Sanayii’nin baş aktörleri Aselsan, Tai, Havelsan, Roketsan, Meteksan, Milsoft, FNSS, Karel, SDT, TEI, Koç Savunma, Nurol Makina, Savronik, Tübitak, Tübitak Sage, Tübitak Uzay, Tübitak Bilgem, Tübitak Marmara Araştırma.

        Halen Türkiye’de bu firmalarda çalışanmühendis sayısı ise ortalama 30.000 civarında.

        Bunların 19.000'i amiral gemisi dediğimiz TAİ, Aselsan, Havelsan ve Roketsan'da görev yapıyor. Tüm bu sayılar Linkedin referans alıyor ve savunma sanayiinde çalışan her 6 kişiden birinin gittiğini gösteriyor.

        Aslında bu sayılardan daha önemlisi gidenler ve kalanlar arasındaki tecrübe karşılaştırması. Şu an Türkiye’de çalışan 30.000 mühendisin yarısından fazlası 5 ve 5 yıldan az tecrübeli. Türkiye'den giden 6000 mühendisin tecrübe ortalaması ise 10 ve yıl üzeri.

        Bu da bize savunma sanayinde ortalama tecrübesi 10 yıl ve üzeri olan mühendislerin en az yüzde 25'ten fazlasını kaybettiğimizi gösteriyor.

        Bu yıllarca farklı projelerde emek vermiş, çalışmış, yeni nesil projelere ve genç mühendislere tecrübelerini aktaracak mühendisleri yani şirketlerin know how’ını kaybettiğini gösteriyor.

        Bu bir şirketin ve tabii sektörün aslında en değerli sermayesi.

        Ayrıca şu an bu firmalarda çalışan çoğu mühendisin de yurt dışına gitmeyi denediğini ve tekrar deneyeceğini düşünürsek bu savunma sanayii geleceği için büyük bir risk olarak görünüyor.

        Risk nedir denecek olursa ileride kritik milli projelerde iş yaptıracak kişi bulamayacak olmamız, projelerin yetişmeyerekbitmemesi, takvimlerin uzaması ve ürün kalitesinin düşmesi.

        BEYİN GÖÇÜNÜN ASIL NEDENİ LİYAKATSİZLİK

        Savunma sanayiinde yurt dışına beyin göçü yapanların çoğu aslında siyaset ile fazla ilgilenmeyen teknik kişiler.

        Hemen hepsi gelecek kaygısı, çocuklarının eğitimi, rahat iş koşulları ve farklı deneyim için bu yola çıkıyor.

        Çevrede tanıdığım, ben dahil maddi avantajı nedeniyle yurt dışına çıkan kimse yok.

        Ama açıkçası bu iş bir başladı mı giderek yayılıyor. Çünkü herkes Türkiye'de kalan arkadaşları ile olumlu tecrübelerini paylaşıyor.

        Ya da birine ihtiyaç duyduğunda Türkiye’den tanıdığı, güvendiği arkadaşını tavsiye ediyor ve çağırıyor.

        Bunu duyan ve bulunduğu konumdan memnun olmayan kişiler de bu yüzden yurt dışında iş arayışına gidiyor.

        Gerçekçi olmak gerekirse gidenleri döndürmek açıkçası çok kolay değil. Çünkü çoğunun ailesi var ve insanlar çocukları ile bir düzen kurduğunda bunu bozmak kolay değil.

        Peki kalanları tutmak ve gelecekte yaşanacak riski minimize etmek için ne yapılabilir?

        Açık söyleyeyim, giden kişilerin birçoğu yapılan yönetici atamalarından rahatsız.

        Yıllarca çalışan ve işi bilen insanlar bu alanda daha önce hiç çalışmamış ve liyakat sahibi olmayan insanlar tarafından yönetilmeye dayanamıyor. 2010 - 2014 arasında bu firmalarda eski siyasi düzene göre kurulmuş kadrolar daha tecrübeli olsa da orada da farklı ilişkiler ile yönetici olduğuna şahit oldum.

        O zaman da şu anki durumdan çok çok daha iyi olsa da her şey mükemmel değildi.

        Öncelikle parti ve siyasetten bağımsız olarak 2023 seçimlerinden sonra seçilecek kim olursa olsun bu firmalarda çalışan tüm yöneticilerin en baştan gözden geçirilmesi şart.

        Yurtdışı ve yurtiçi bu sektördeki tecrübelerime istinaden durumun düzeltilebilmesi için savunma sanayiinde alt seviyede en az 15 yıl mühendis olarak çalışmamış kimse direktör ve üzeri pozisyonlarda yönetici olarak kalmamalı, atanmamalı.

        Üstdüzey yöneticilerde liyakat sağlandıktan sonra 1 sene içinde liyakatsiz şekilde alınmış herkesin bu kurumlardan çıkarılması ve yerlerine liyakat sahibi mühendislerin alınması gerekli.

        Defence News listesinde Top 100'deki ilk 5 firmanın CEO'larının savunma sanayii tecrübelerine bakarsak, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır:

        1- Lockheed Martin Ceo James Taciet 16 yıl savunma, 18 yıl telekomünikasyon tecrübesi

        2- Raytheon Ceo Gregory J Hayes 23 yıl savunma sanayii tecrübesi

        3- Boeing Ceo 36 yıl savunma sanayii tecrübesi

        4- Northrop Ceo 19 yıl savunma sanayii tecrübesi

        5- General Dynamics Ceo 25 yıl savunma sanayii tecrübesi”

        Beyin göçü meselesinde nerede olduğumuzu ve sözde çok önem verdiğimiz savunma sanayiinde bile nasıl zemin kaybettiğimizi bu sayılardan daha açık anlatan olamazdı herhalde…

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

        NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Doğruları inatla değiştiremeyeceğimizi anladığımız zaman.

        Diğer Yazılar