Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Deprem bölgesinde nasıl bir metotla anket yaptıklarını bilmiyorum.

        Fakat anketin açıklanan sonuçlarına göre deprem, seçmenin siyasi tercihlerini pek de etkilemişe benzemiyor.

        Kararsızlar bir miktar artmış.

        CHP ise İşçi Partisi’ne seçmen kaptırmaya başlamış. İşçi Partisi’nin güçlü muhalif söylemi ile sadece sol değil, geçmişin merkez sağda duran ama Siyasal İslam karşıtlığında soldan daha tutarlı duruş sergileyen seçmeninin kalbini kazandığı zaten sır değil ama bu anketlere de yansımaya başlamış.

        Meral Akşener’in depremden sonra güçlü bir ses çıkarmamış olması, oylarındaki artışı durdurmuş gibi.

        İktidarın deprem çaresizliğini en iyi değerlendiren ise galiba Muharrem İnce olmuş. İnce’nin katıldığı Teke Tek programının yüksek ratingi ve sonrasında yarattığı etki de bunun göstergesi.

        Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda “Kılıçdaroğlu seçilemez” tezi geçerliliğini giderek yitirmiş görünüyor.

        Kılıçdaroğlu’nun adaylığı giderek kesinleşiyor.

        Aslında yapılması gerekenin ne olduğu giderek netleşiyor.

        2 yıl kadar önce, Millet İttifakı’nın en önemli kozunun seçime Cumhurbaşkanı adayı ve yardımcılarını birlikte vitrine koyarak gitmek olacağını söylemiştim.

        O zaman “Yavaş Cumhurbaşkanı adayı, Akşener ya da belirleyeceği bir isim içişlerinden sorumlu Cumhurbaşkanı yardımcısı, CHP’den bir isim dışişlerinden sorumlu ve ortak bir ismin de ekonomiden sorumlu Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak seçime girmeleri lazım” demiştim.

        Bu tezim, bugün hala geçerli ve hatta bugün daha güçlü bir şekilde geçerli.

        Tek isimdense çok iyi bir vitrin.

        Bazı kesimlerin ısrarla yaratmaya çalıştığı “Akşener son anda Cumhur İttifakı'na katılacak” algısı ise bana çok akılcı gelmiyor.

        Çünkü Akşener’in böyle bir hamlesinin tek sonucunun İYİ Parti’nin oylarının MHP’nin oylarının da altına inmesi olacağını hepimizden daha iyi görecek olan kişi bizzat Akşener’in kendisi.

        Mevcut durumda AK Parti-MHP ikilisinin toplam oyları ile CHP-İYİ Parti ikilisinin toplam oyları hemen hemen eşitlenmiş durumda. Arada standart sapma dahilinde bir fark var. Buna Altılı Masa'nın diğer 4 partisinin alacağı oylar dahil değil.

        Bu durumda seçime kadar geçecek sürede iktidar oranı yüzde 10 civarı olan kararsız seçmeni etkilemeye çalışacak.

        En sonunda yine belirleyici olacak olan HDP seçmeninin Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tavrı olacak.

        Depremzedenin basit sorunları niye çözülmez!

        Depremzedenin basit sorunları niye çözülmez!
        0:00 / 0:00

        Deprem bölgesindeki bazı kronik hastaların ilaçlarını alabilmek için kendilerinden doktor raporu istendiğini ama özellikle Hatay’da bunun imkansız olduğundan yakındıklarını aktardım.

        Gece yarısı eski Bakan Faruk Çelik hemen mesaj attı “Kronik hastalığı olan kişiler e-nabız ve Medula sistemine kayıtlı oldukları için herhangi bir belge ibraz etmeden ilaçlarını alabilirler” dedi.

        Ancak bu kişilerin büyük bölümü ileri yaşta ve teknolojik becerileri kısıtlı kişiler ve bu nedenle sıkıntı yaşıyorlar.

        Yine deprem bölgesinden gelen bir başka sorun ise “tayin”.

        Kronik hastalığı olan ve artık Antakya’da tedavi görme imkanı kalmayan bazı çalışanlar, başka illerde yaşayan yakınlarının yanına gitmişler ve tayin talebinde bulunuyorlar.

        Ancak bu talep için tayini yapacak bakanlıklar, bu tedavinin Antakya’da yapılamayacağına dair Antakya İl Sağlık Müdürlüğü’nden rapor istiyor. Ancak Antakya’da bu raporu verecek bir durum yok.

        Birbirinden çok farklı oranlarda hasar görmüş 11 il, aynı statüde değerlendiriliyor.

        Oysa Antakya’nın ve hatta Adıyaman’ın durumu diğerlerinden çok farklı.

        Her ilin kendi durumuna göre ayrı çözümler şart. Tek potada erimeleri mümkün değil.

        Ne yazık ki, basit müdahale ve kararlarla çok kolay çözülebilecek sorunlar, depremzedelerin hayatını zorlaştırıyor.

        Bir başka mesele Telekom şirketleri.

        Depremin başından beri hedefte olan ve hakarete, küfre doymayan bu şirketler depremzedeye eziyete devam ediyorlar.

        Evi yıkıldığı için internet aboneliğini mecburen kapatmak isteyen depremzedeye “Modemini geri getir, wifi’ni teslim et yoksa kapatmam” diyen mi istersin, “Sözleşme süren bitmedi. 2 yıllık sözleşmeye göre fiyat almışsın kapatırsan cezaya girersin” diyen mi istersin. Siyasi partinin uzantısı haline getirilmiş Telekom şirketinin duyarlılığı ancak bu kadar oluyor herhalde.

        Bunlar basit, küçük, kolay çözülebilecek meseleler ama kimsenin bu sorunları hızla çözmek gibi bir gayreti yok galiba.

        Ne de olsa nihai çözüm basit.

        Bir helallik isteniyor.

        Konu kapanıyor.

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?

        NE ZAMAN İNSAN OLURUZ?
        0:00 / 0:00

        Siyasetçiler kendi torunlarını değil, herkesin torunlarını düşündüğü zaman.

        Diğer Yazılar