Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Gelişen ülkelerde politikacılar değişti mi politikalar da sert şekilde değişir.

        (Hoş Trump sonrası Batı'da da benzer bir durum gördük. Ancak tek dönemlik başkanlık ve çok sayıda Batılı ülkede benzer uygulamaların görülmemesi nedeniyle 'istisnalar kuralı teyit eder' diyebiliriz).

        Bu sebeple, hemen her seçim dönemi aşağı ya da yukarı yönlü risk unsurudur yatırımcılar için. Hangi parti ile devam edilirse edilsin bazen oynaklığın boyutu büyüyebilir.

        Hakikat ötesi diye adlandırdığımız çağda özellikle popülist politikaların ekonomiler üstündeki etkileri sert hissedildi. Geçmiş

        on yılların Latin Amerika ülkelerinde gördüğümüz kadar büyük aks değişiklikleri olmadı, doğru. Yine de az buz şeyler yaşanmadı.

        Brezilya'da iktidar değişikliği, Arjantin'de sağdan sola sallanma, Türkiye'de son yılların dalgalı seçim dönemleri gibi pek çok piyasa notu tarihe düşüldü.

        *

        Son günlerde enflasyon kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlayınca siyasi tercihler, bağımsız kurumların tercihleri ve seçmenin vereceği yanıtlar doğal olarak birbirine karışmaya başladı.

        Pür piyasa perspektifinden yazdığım bu yazıya da doğal olarak epey girdi birikiyor.

        Şili'ye bakalım örneğin. Sola mı sağa mı dümeni kıracağı seçim öncesine kadar bilinemeyen ülkede sol popülizmin

        başkanlığın ilk turunu kaybetmesi ve Senato'yu kaptırması sonrası ülkenin borsası %8,5 yükseldi!

        REKLAM

        Ya emeklilik fonları kamulaştırılacak, vergiler artacak ve bütçe açılarak yoğun kamu müdahalesi ile sıkı bir popülist sol rüzgar

        esecekti ya da vergi indirimleri vs ile tam liberal yola sapılacaktı. İkincisi ilk turda belirdi, yatırımcılar varlıklara hücum ettiler.

        Enflasyonun ısırdığı bölgeler arasında Doğru Avrupa var. Romanya'da bugüne kadar Başbakanlık makamı için bir türlü anlaşma sağlanamadı. Buna rağmen Merkez Bankası beklenenden sert bir faiz artışına gitti.

        Macaristan mesela... Seçimlere çok az kalmışken ve iddialı iktidar partisinin güçlü mali harcama programı çoktan açıklanmışken MB kendi işine odaklandı. Faizlerde sert artışlar geldi. Politikacılar mutlu olmadılar elbette.

        Çek Cumhuriyeti benzer bir durumda. Başbakan'ın ve dominant partinin beklenmedik yenilgisi ile sarsılan iktidar partisi hiç beklemediği bir anda merkez kararı ile faizlerin sert şekilde artırıldığına şahit oldu.

        Bu üç ülkenin orta özellikleri neredeyse 20 yıldır görmedikleri yüksek, tek haneli enflasyona maruz kalmaları. Hepsinde merkez bankaları sert tepkiler verdiler. Politikacılar memnun değiller.

        Enflasyon endişesi ekonomik kararları yönetir durumda.

        Şartları değerlendirenler sadece Doğru Avrupa'da değil.

        Hindistan'da geçtiğimiz ayların en önemli ekonomik olayı nedir derseniz hiç şüphesiz 'tarım reformu denemesi' derim. Çok kabaca, devletin alım garantilerini serbest piyasa koşullarına kısmen devretmek istedi Başbakan Modi. Üstelik güçlü bir milliyetçi, popülist ajandası olmasına rağmen belki de hiç beklemediği bir yerden yara aldı: Sokaktan.

        Protestolar aylarca sürdü. Şimdi ülkenin en kalabalık eyaleti Uttar-Pradeş'te (200 milyon nüfus) seçimler yaklaşıyor. Çiftçiler

        mutsuzlar. Nüfusun yarısının doğrudan tarımla bağlantılı olduğu düşünülürse, hükümetin reformu neden başka bahara bıraktığı anlaşılıyor.

        Çin'de seçimler olmadığı için ve Rusya'da da çok farklı bir siyasi iklim olduğu için bu yazıya konu olarak almadım.

        REKLAM

        2023'te yaklaşan Brezilya seçimleri ise şimdiden yakın zamanın en çetin siyasi olaylarından biri olmaya aday. Trump'un ayak izinden giden ve popülist sola cevap olarak seçilen eski ordu mensubu Bolsonaro bir tarafta. Diğer tarafta ise sadece Brezilya'da değil, kıta çapında sol politikaların mimarlarından biri kabul edilebilecek ve bu siyasi kariyer yolunda hapis de görmüş Lula.

        Bambaşka hayaller ve tümden zıt görüşler, 'demokratik geçmesi umulan' bir ortamda yarışacaklar. Başkan Bolsonaro şimdiden, kovid ile karışık oldukça geniş bir bütçeyi harcama peşinde. Brezilya Reali, Brezilya Merkez Bankasının sert faiz artışları ile ayakta ancak seçim yaklaştıkça stres artacaktır.

        *

        Son olarak, ülkemiz.

        2015'ten bu yana seçim dönemlerine karşılıklı olarak ekonomik paketlerin açıklandığı ve bütçe ya da banka kredileri yoluyla

        devamlı genişlemeci politikalar izlendi. Enflasyon diye bir mesele yoktu. Fakat son 2-3 senedir gel git şeklinde enflasyonu yaşamaya başladık.

        Son turda ise suyun aşırı yükseldiğini görüyoruz.

        Seçimlere de çok var gerçi. Ancak özellikle son yıllarda seçim ortamına erken giriyoruz. Mesele hayati hale geliyor. Bu yüzden

        gelecek yılın yarısı seçimsiz, kalan yarısı seçim varmış gibi geçecek.

        Öyle görünüyor ki yakın vadede her milleti harekete geçiren şey enflasyon. Acaba o tarihe kadar biz hayat pahalılığı işini

        çözmüş olur muyuz? Yoksa cari denge ile dolaylı kontrol hesabı o zamana yetişmez mi?

        Eko-politik takvim sabırla sıranın kendisine gelmesini bekliyor. Enflasyon o güne kadar düşmüş olursa, toplumun geniş kesimi için bir seçim ortamı mutluluğu imkanı olacak. Enflasyon düşmezse bu imkan olmayacaktır.

        Diğer Yazılar