Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yabancı Yayınevi “Şifre” diye bir kitap yayınladı. The Secret benzeri bir kişisel mucize yaratma kitabı. İki yazarı var, birinin adı Elisabeth Nordeng, diğeriyse Norveç Prensesi Märtha Louise. Evet, yanlış duymadınız, gerçek bir prenses. Gerçi meleklerle konuştuğu, astral seyahatler yaptığı için açıkça söylenmese bile bir nevi “deli” olduğu düşünülüyor, bu yüzden tahtın mirasçısı olmak hakkı elinden alınmış. Yani ailesinin malı mülkü, parası söz konusu olduğunda Prenses Märtha Louise hâlâ birinci dereceden mirasçı ama hiçbir zaman hanedanın başına geçemeyecek. Kitaba gelince; “Şifre”de melek terapisti Elisabeth Nordeng ve Prenses Märtha Louis, yenilikçi meditasyon tekniklerinden, ruhsallık aracılığıyla evrenin kaynağına ulaşmak gibi şeylerden bahsediyor, bu konuda teknikler öğretiyor, meleklerle iletişimin yollarını anlatıyor. Meraklısı için prenses Märtha Louise ve partneri Elisabeth Nordeng’le röportaj yaptım.

        ■ Kişisel hikâyenizi sorsam neler anlatırsınız? Prenses Märtha Louise: Norveç Kraliyet Ailesi’ne doğdum. Çocukluğumda kamuoyunun gözü önünde, resmi yükümlülüklerle dolu bir hayat yaşadım. Gençken atlettim. Psikoterapi eğitimi aldım ve Rosen Metodu üzerinde uzmanlaştım.

        ■ Nedir o? P.M.L.: Bedensel ve ruhsal problemleri dokunarak iyileştirmek. Spiritüel gücümü keşfetmeden önce çocuk kitapları yazıyordum. Sonra evrenden çağrı aldım ve spiritüellikle ilgilenmeye başladım. 2007’de Elisabeth’le tanıştıktan hemen sonra da Astarte Intitute’u kurdum.

        ■ Okulunuzda zihin okuma gibi konularda da ders veriyorsunuz. Bu özelliğinizden bahseder misiniz? P.M.L.: Başka insanların zihinlerini okumanın ne kadar yıpratıcı, kafa karıştırıcı bir şey olduğunu anlatamam, çünkü ağızlarından çıkanla zihinlerinden geçen asla aynı olmuyor. Üstüne üstlük ben, başkalarının fiziksel acılarını da hissedebiliyorum. Ama başlangıçta bu da kafamı karıştırıyordu, çünkü hissettiğim ağrı benim bedenime mi ait yoksa karşımdaki kişininkine mi, bir türlü emin olamıyordum. En büyük sorunum da sahip olduğum bu yeteneklerin ne işe yarayacağını bilmememdi. Hele okula başlayınca, “normal” olmadığımı, yeteneklerimi bastırmam, yok etmem gerektiğini sandım. Herkes gibi olmalıymışım gibi geldi bana. Gene de dünyayı ve insanları anlama merakıma yenildim, iyi oldu.

        ■ Koruyucu meleğinizle tanışmanız korkutucu bir deneyim miydi, yoksa sizi rahatlattı mı? P.M.L.: Aslına bakarsanız çok özel sayılmazdı, bir değişimden geçtiğimin farkında bile değildim. Odamda meditasyon yapıyordum. İçerisi buram buram gül kokmaya başladı, yanımda beni seven, kollayan birisi vardı sanki. Ama anormal bir şey gibi de değildi, sanki hayat zaten hep böyleydi. Her şey son derece kendiliğinden gelişti. Size bunu başka nasıl tarif edebileceğimi bilmiyorum. O ilk karşılaşmada bana spiritüel âleme geçiş için bir şifre verildi. Sonrasında gittiğim her yerde meleklere rastlamaya başladım.

        ‘ÖLÜLERLE KONUŞMAK BENİM İŞİM DEĞİL’

        ■ Medyumluk meselesini de anlatır mısınız? Bazılarının iddia ettiği gibi ölülerle konuşabiliyor musunuz gerçekten? P.M.L.: Ben “ölü” kelimesini kullanmıyorum, “Öteki tarafa geçmiş insanlar” diyorum. Ama hayır, onlarla konuşmak benim işim değil. Ben sadece insanlara unuttukları şeyleri, geride bıraktıklarını hatırlamayı öğretiyorum, “kalplerin kalbiyle”, evrenin özüyle iletişime geçmeyi... Herkes dünyaya gerçekte niçin geldiğini bilmeli. Medyumluğun farklı tarifleri var. Ben geleceğin görülebilir olduğuna inanmıyorum. Enerji okuması yapıyorum, size de öğretebilirim. Zor değil, ruhtan ruha iletişim zaten doğamızda var ama binlerce yıldır bunun zorluğuna inandırıldık. Öteki taraftakilerle iletişim kurmak ve bu dünyaya gelmeden önceki halinizi hatırlamak içinizde uyuklayan enerjiyi canlandırıyor, kendinizi kurban gibi hissetmekten vazgeçiyorsunuz, egonuz efendiniz olamıyor. Şahsi ruhsal şifrenize sahipseniz gücünüzü keşfetmeye hemen başlayabilirsiniz.

        ■ Elisabeth Nordeng; çocukken bile meleklerle konuşabiliyormuşsunuz. Ailenizin tepkisi nasıldı? E.N.: Söylediklerim ve yaptıklarım aileme kendime bir hayali arkadaş yarattığımı düşündürüyordu ve çok endişeleniyorlardı. 6 yaşıma bastığımda artık kendi kendime konuşmak tarzında saçmalıklardan vazgeçmem gerektiğini söylediler. Baskı altındaydım ve koruyucu meleğimle iletişimi kestim. Ama önemli bir şeyi yitirmiş gibi hissediyordum. 20 yaşıma geldiğimde onunla yeniden iletişim kurmayı denedim. Neyse ki değişen bir şey yoktu.

        ■ Meleklerle konuşmak özel kabiliyet gerektirir mi? E.N.: Meleklerle konuşmak bazıları için kolaydır, bazıları için daha zor olur. Ama kitapta da anlattığımız gibi, herkesin bir spiritüel şifresi mutlaka vardır; hakiki benliğini ancak onu kullanarak bulabilir. Kitapta verdiğimiz basit yöntemleri uygulayarak bu yolda yürümeye siz de başlayabilirsiniz. Melekler zaten her an, her yerde bizimle, onlarla konuşmak için birazcık çaba yeterli.

        ■ Meleklerle ne zaman konuşuyorsunuz? Sabahları mı, geceleri mi, mutluyken mi, mutsuzken mi? P.M.L.: Belirli bir saat gerekmiyor, üzgün mü mutlu mu olduğunuz da hakikaten hiç fark etmez. İstemeniz yeter. Zaten bizimle konuşmaya, potansiyelimizi keşfedelim diye bize yol göstermeye hazırlar.

        ■ Spiritüel potansiyelinizi nasıl keşfettiniz? Elisabeth Nordeng: Hep farkındaydım. İnsanlarla konuşurken gerçek duygularını hissediyor, zihinlerini okuyabiliyordum. Engel olamadığım bir şeydi ve yorucuydu, en sıradan sohbet bile iki ayrı hattan ilerliyordu. Karşımdaki kişinin hem söylediklerini hem de gerçek düşüncelerini işitiyordum. Hele çevrede birden fazla insan varsa durum iyice zorlaşıyordu. Bu yüzden çekingen bir çocuktum, mümkün olduğunca az kişiyle konuşuyordum. Bir yandan da varoluşsal meselelerle cebelleşiyor, dünyaya niye geldiğimizi anlamaya çalışıyordum. Fiziksel boyutun ötesinde başka bir hayat var mıydı? Nereden gelmiş, nereye gidiyorduk? Ama oğlum doğduğunda çok acayip bir şey oldu: Gözlerine baktım ve bebeğimin aslında çok yaşlı bir ruh olduğunu gördüm. Bu olay beni değiştirdi, artık hepimizin daha önce de yaşadığından, bu dünyaya hep yeniden geldiğimizden emindim. Sonrası hızlı geçti: Bir yandan dört çocuğumu büyütüyor bir yandan da medyumluk ve şifa yeteneklerimi ilerletiyordum. ‘Hem çocuk büyüttüm hem de medyum oldum’ Norveç Prensesi Märtha Louise’in Elisabeth Nordeng’le yazdığı “Şifre” adlı kitap çıktı. Meleklerle konuştuğu, astral seyahatler yaptığı için prensese bir nevi deli gözüyle bakılıyor ama o, yürüdüğü yoldan vazgeçmeye niyetli değil. Şifacılık ve medyumluk yapmaya, dahası Astarte Institute adını verdiği okulunda bunları başkalarına öğretmeye devam ediyor. Onunla melekleri ve şifacılığını konuştuk...

        ■ Siz ikiniz nasıl tanıştınız? P.M.L.: Aynı medyumun öğrencileriydik. Enerji okuması ve şifa eğitimi alıyorduk. Bu tür konularda çalışanlar kendilerini çok yalnız hisseder, biz de öyleydik. Konuşabileceğimiz kimsemiz yoktu, anlatması zor. Günün birinde uzun bir sohbet fırsatı bulduk ve ikimiz de oradan mutlu ayrıldık. Espri anlayışımız ve hayallerimiz aynıydı, spiritüelliği aynı süreçlerden geçerek keşfetmiştik, en önemlisi ikimiz de meleklerle iletişim kurabiliyorduk. Çok geçmeden de Astarte Institute’u açarak kendi öğrencilerimizi yetiştirmeye karar verdik.

        ■ Okulunuz için neden Ortadoğu’dan bir tanrıçanın adını seçtiniz? Astarte kimdir ve neyi simgeler? E.N.: Bereket ve verimlilik tanrıçası İştar’dan geliyor aslında. P.M.L: İçinizle bağlantı kurmanın ve harekete geçmenin de simgesi Astarte. Bir de erkek ve dişil enerjiler arasındaki dengenin. Prenses Märtha Louise’in (sağda) Elisabeth Nordeng’le yazdığı “Şifre”, bizde Yabancı Yayınları’ndan çıktı. ‘Aynı medyumun öğrencileriydik’

        Diğer Yazılar