Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Vatandaşların vergileriyle ayakta duran Diyanet İşleri Başkanlığı ‘gönüllü katkı’ modeline mi dönmeli?

        TARTIŞMAYI, Söz Sende’de Balçiçek Pamir’in sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Eser Karakaş başlattı. Karakaş’a göre, Genelkurmay ve Diyanet, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında oluşturulmak istenen otoriter yönetimin iki ayağını oluşturuyor ve Diyanet İşleri Başkanlığı esas itibarıyla halkı kendi dinine karşı koruma görevi üstlenmiş durumda. Diyanet İşleri’nin herkesin cebinden çıkan vergilerle ayakta durduğunu, bünyesinde 110 bin tane imam istihdam ettiğini ve bütçeden Adalet Bakanlığı’ndan daha fazla pay aldığını ifade eden Karakaş “Bu kabul edilebilir bir model değildir. Diyanet İşleri en azından Avrupa ülkelerinde örnekleri görüldüğü gibi herkesin kendi rızasına göre vergisinden pay vereceği, istemeyenin hiç vermeyeceği bir sistem haline getirilmeli. Bu ülkede sayıca az da olsa Hıristiyanlar da, ateistler de, hatta Budistler de yaşıyor. Onların vergileri neden bu kuruma gitsin ki?” diyor. Karakaş eleştirilerinde haklı mı? Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalı mı, kapatılırsa ne olur? Konuya ilişkin farklı görüşler şöyle...

        GÜLİN YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        Diyanet İşleri kapatılırsa tüm tarikatlar ayrı kurumlar kurar, millet bölünür

        Diyanet’i kaldırmak mümkün değil, boş laflar bunlar. Avrupa’da din kurumları bağımsız, devlet içinde devlet gibiler. Türkiye’de böyle bir şey kesinlikle olamaz

        Diyanet İşleri Başkanı SÜLEYMAN ATEŞ: BU memlekette hiç evlenmemiş olup, çocuğu olmayanlar var. Devlet vergilerle Milli Eğitim Bakanlığı’nı finanse ediyor diye, benim eğitim alacak çocuğum yok, vermeyeceğim diyebilirler mi? Müslüman olmayan azınlıklar da bu ülkede yaşayıp, imkânlarından istifade ettiklerine göre vergileriyle devletin kurumlarını destekleyecekler. Diyanet İşleri Başkanlığı Atatürk tarafından kurulmuş anayasal bir müessesedir. Kaldırmak mümkün değil, bunlar boş laflardır. Kim kaldıracak, darbeyle mi kaldırılacak? Darbe devirleri de kapandı, asker de böyle bir şey yapmazdı zaten. Avrupa’da din kurumları devletten bağımsızdır, devlet içinde devlettir. Türkiye’de böyle bir şey olamaz, olursa Diyanet İşleri dernek statüsüne döner, o zaman da Allah korusun birden fazla böyle müessese olur, tüm tarikatlar ayrı kurum kurar, ülkenin bölünmesine yol açar. Şu an Diyanet İslam’ı temsil ediyor, mezhep kurumu değil.

        Kapatmak sorunu çözmez

        Prof. Dr. BEYZA BİLGİN: “DİYANET İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır ya da kapatılmamalıdır” tartışmaları çok eskiden beri var. “Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır, bu kuruma gerek yoktur” diyenleri de “Kapatacaksınız ama yerine ne koyacaksınız?” tartışmaları susturuyor. Geçmişten beri süregelen ‘devletin dine sahip çıkması’ konusu içinde yer alan bir geleneğimiz var. Bu nedenle Diyanet İşleri Başkanlığı oluşturulmuştur. Tek gerçek olan budur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kapatılması, serbest bırakılması uyumlu olur mu konusunda da endişeler var. Mesela dış ülkelerde Hıristiyanların iki mezheplerinin de kiliselere kaydolması durumu var. Böyle bir model bizim ülkemizde de olabilir mi diye düşünmek gerekir. Son zamanlarda dış ülkelerde insanlar kendilerini kiliselerden sildiriyor. Böylece kiliselerin de sermayeleri azalıyor. Hepsinin sorunları var. Bu tür konular zamana yayılı araştırmalara dayalı tartışmalarla yapılmalıdır. Yoksa kapatmak ya da açmak mesele değil. Medreseleri de kapadık ne oldu? Bir anda kapamak sorunu çözmez. Dış ülkelerdeki sistemi beğeniyorsak, devlet karşısındaki tutumlarını beğeniyorsak bu yöntemi seçeriz. Veya Diyanet İşleri Başkanlığı’nı bugünkü geleneklerimize uygun buluyorsak gelen eleştirilerin nasıl azaltılabileceğini düşünürüz. Bu işler görüşerek, tartışarak, artı ve eksi yönlerini ortaya koyarak çözülebilir.

        Diyanet hayati roloynayan Anayasal bir kurumdur

        İstanbul Müftüsü MUSTAFA ÇAĞRICI: DİYANET İşleri Başkanlığı bir kamu kurumudur. Anayasalarla kurulmuştur ve din hizmeti verir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın var olması, konumunun değişmesi vb. hususlarla ilgili olarak yetki parlamentoya, ilgili kurumlara ait bir durumdur. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın gerekliliği konusunda ise şunları düşünmekteyim: Ben bugün İslam dünyasına baktığımda İslam dininin doğru anlaşılması hem de sağlıklı bir toplumun oluşturulması konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hayati bir rol oynadığını söyleyebilirim. İyi ki kurulmuş, iyi ki var Diyanet İşleri Başkanlığı. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kurumun olmadığı ülkelerde dinin nasıl algılandığını ve toplumsal düzenin ne hale geldiğini az çok görebiliyoruz. Bugünkü konumuyla Diyanet İşleri Başkanlığı hem dinimize hem ülkemizin iyiliğine, barışına, huzuruna yeri doldurulamayacak bir katkı sağlıyor. Bu ayrıca reel ve bilimsel bir tespittir. Diyanet İşleri Başkanlığı önemli bir kurumdur. Bu kurumun gereksizliğini savunan kesim marjinal bir kesimdir. Bu tür seslerin olması da doğaldır, düşüncelerini de paylaşabilirler.

        Diyanet İşleri kapatılırsa iyi olur, tek kurum yerine yüzlerce kurumla dinimiz zenginleşir

        Böyle bir teşkilata gerek yoktur. Bu kurum, daha çok sivil toplum için, vatandaşların organize ettiği bir yapıya bürünmelidir. “Kargaşa çıkar” diyenlere katılmıyorum, dinimize çeşitlilik, canlılık getirir

        İlahiyatçı Yazar İHSAN ELİAÇIK: DİYANET İşleri Başkanlığı’nın devletin bünyesinde olmasını doğru bulmuyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir teşkilat kapatılmalıdır fakat bu “Hıristiyanlar da var, ateistler de var, onların vergileri de bu kuruma gidiyor” düşüncesinden dolayı olmamalı. Diyanet İşleri Başkanlığı temsil ettiği İslam dini gibi bir dinin devletin bünyesinde olamayacağı, sadece bir teşkilat içine sığamayacağı için kapatılmalıdır. Bu kurum, daha çok sivil toplum için, vatandaşların kendi kendine organize olduğu bir yapıya bürünmelidir. Mesela Camiler Birliği Federasyonu gibi olmalıdır. Ama tek bir kurum olmamalıdır. Bunun gibi yüzlercesi olmalı, bir sivil teşkilat gibi olmalıdır. Devletin bünyesinden de çıkarılmalıdır. Bu olduğunda “Kargaşa çıkar, cemaatler camileri ele geçirir” diyen kişiler de olabilir. Ama ben bunu kargaşa olacak diye görmüyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet bünyesinden çıkarılması, sivil toplum dalına geçmesi İslam dinine canlılık, zenginlik ve çeşitlilik getirir. Dini hayat bu şekilde canlanabilir. Din için son derece faydalı olur. Otoriter yönetimlerde Diyanet İşleri Başkanlığı olmamalı konusunda girmiyorum ama böyle bir kurum da İslam devletinin bünyesinde olamaz, yani devletin gücüne verilemez. Bu nedenle de böyle bir teşkilata gerek yoktur, Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalıdır.

        Laik bir ülkede böyle bir kurum olmaz

        Star Gazetesi Başyazarı Prof. Dr.MEHMET ALTAN: CUMHURİYETİN başlangıcında, din devleti olmayalım diye devlet dini ayrı bir kategoride almış ve kontrolünü Diyanet’e vermiştir. Genelkurmay ve Diyanet aynı yasalarla kurulmuştur. Gelişmiş ülkelerde bunun kontrolünü toplum yapar. Türkiye bu anlamda gelişmiş ve laik değildir tam anlamıyla. Teorik olarak laik bir devlet sayılmayız. Şu anki düzen, Sünni olanların dışındakileri muhatabı olarak görmemekte, kabul etmemektedir. Bu ülkenin Başbakan’ı kendi vatandaşlarının çıkarıyla ilgili bir konuda, Yunanistan ne yapacak önce ona bakacağız diyebiliyor. Kısacası, hâlâ hukuksal değil, dini bir algı devam ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın teorik olarak, laiklik için kaldırılması gereklidir. Ama laikliği gerçek anlamda üretebilecek, üreten bir ülke bu sorunları zaten aşar.

        Diğer Yazılar