Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Temmuzda bile devam eden soğuk ve yağışlı hava kafa karıştırıyor...

        Yazın ortasına geldik, hava hâlâ ısınmıyor... Temmuz ayında şemsiyesiz dışarı çıkamamak geçen sene de tecrübe etmiş olmamıza rağmen aklımızı kurcalıyor. Dünyanın sonu mu geliyor? Sürekli dinlediğimiz ama yine de şaşırmaya devam ettiğimiz küresel ısınmanın işaretleri sadece mevsimlerin kaydığı, haziran ayının ilkbahar, eylülün ise yaz olarak değerlendirilmesi gerektiği şeklinde mi yorumlanmalı? Yoksa durum çok daha vahim mi? Büyüklerimiz “Kıyamet alameti”, komplo teorisyenleri “Güneş’in önü kesildi” derken, halen açık ayakkabısını giymeye fırsat bulamayanlar, düğünü yağmur yüzünden zehir olanlar ve her ne sebeple olursa olsun bu işe kafa yoranlar için işin uzmanlarına danıştık...

        İşte farklı görüşler...

        Gülin YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        ‘Her şey normal seyrinde, mevsimler kaymadı dünyanın sonuda gelmedi’

        Hacettepe Üniversitesi Çevre Müh. Böl. Öğr. Üy. Prof. Dr. Cemal Saydam

        HER şey normal seyrinde, hiçbir şeyin değiştiği, mevsimlerin kaydığı filan yok. Bahardaki yağışlara kırkikindi yağışları diyorduk, bunlar şimdi biraz altmışikindi oldular ama onlar da dindi. İklim normallerinde seyrediyor her şey. Bunlar normal salınımlardır. İklimle insan hayatını karıştırıp, 100 yılda yorumlamaya kalkıyorlar. İklim değişiklikleriyle ilgili yorum yapmak için, mevsimler kaydı vs. demek için en az 1000 sene geçmesi gerekli. İnsan hayatıyla iklim sürelerini karıştırırsanız böyle yorumlar yaparsınız. Geçen kış Avrupa mahvoldu örneğin, biz mis gibi yaşadık. Şimdi Fransa kuraklıktan kavruluyor, biz yağışlı geçiriyoruz. Tüm bu olaylar hava akımının neresinde kaldığınıza bağlı. Doğal şeyler ve bir anormallik söz konusu değil. Mevsimler de kaymadı dünyanın sonu da gelmedi.

        ‘Mevsim kayması değil, gelip geçici bir hadise, spekülasyon gereksiz’

        TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Genel Sekreteri Yüksel Yağan

        25 Ocak’ta Dünya Meteoroloji Organizasyonu La Nina etkisi ile ilgili bir açıklama yaptı. La Nina etkisi geçtiğimiz son 100 yılın en önemli etkisi, Batı Pasifik’te normalde soğuk akması gereken suyun (Okyanus Nehri’nin) birden ılık akması ve üzerindeki havayı ısıtarak atmosferin çok büyük bir parçasını etkilemesi sonucunda basınç sistemlerinin yerlerinde kayma sağlamasıdır. Her 7 ila 10 yıllık periyotta La Nina ve El Nino etkisini görebiliyoruz, bu yıl etkili olan da El Nina.

        Dünya Meteoroloji Organizasyonu bunun etkisinin yavaş yavaş azalacağını bildirdi. Bizi de bu bağlamda İzlanda alçak basınç sistemi etkiliyor. O yüzden serin bir bahar geçirdik, serin bir yaz başlangıcı geçiriyoruz. Belirteyim ki Türkiye’nin kuzey batı bölgeleri ve iç kesimlerin kuzey bölgeleri bu serinlikten nasibini alıyor. Ancak Türkiye’nin Güney Doğu ve Doğu Anadolu’nun güneydoğusu bu yıl da sıcaklarla boğuşuyor, rutin mevsim olayları devam ediyor. Haziran sonu gibi yaptığımız değerlendirmede de hava koşullarının bu şekilde devam etmesini bekliyoruz. Çok değişik spekülasyonlar yapılıyor, “Bu sene volkan patladı o yüzden havalar böyle’’, “Güneş’in önü kesildi’’ ki öyle bir atmosferde, atmosferin kırılmaları hesaplanıyor. Atmosferde öyle aman aman bir değişiklik de yok. En son 1800’lü yıllarda olmuştu; Güneş 55 gün Avrupa’da portakal renginde gözükmüştü. 2012 Maya Takvimi vb. spekülasyonlar bize bilimsel anlamda çok uzak şeyler.

        ‘İklim değişikliği Kuran’a göre kıyamet alameti mi?’

        İslamcı Yazar İsmail Nacar

        Yıllardır bu tip hava olayları kıyamete bağlanır tartışılır ama bilimsel bir dayanağı yoktur. Kuran-ı Kerim’de de kıyametin ne zaman kopacağıyla ilgili Allah “Onu biz biliriz” der. Tarih öncesi dönemlere baktığımız zaman meydana gelen birtakım tabiat olaylarını spiritüel tarzda yorumlama eğilimi vardı. Bunlar bizi biraz etkilemiş. İslam kültüründe, Şaman kültürünün, mani dininin, buda dininin izleri var biz de o yüzden böyle yorumluyoruz. Bizi iklimcilerin yorumları bağlamalı. İnsanoğlunun Allah iradesine aykırı davranışlarından biri de tabiatı kendi eliyle bozmasıdır. Bilimsel veriler gerçekler varken eften püften hurafelere inanmak tehlikenin farkında olmamamız anlamına gelir ki en büyük tehlike budur. Büyük kıyamet gelecek diye yorumlayarak kendi dünyamızda meydana gelen kendi yarattığımız küçük kıyametlerin farkına varamıyoruz.

        ‘İklim değişikliği küresel ısınmadan değil, asıl nedeni saklanıyor!'

        Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Tuncay Neyişçi

        Bugüne kadar yaşanmış en sıcak 10 yıl, 90’lı ve 2000’li yıllar. Bu ısınmanın küresel ısınma yani karbondioksit emisyonuyla ilgili olduğu söylendi. Hükümetlerarası iklim değişikliği panelinde sunulan raporda da var. Ancak o raporun içinde olup da bilim adamlarına yansıtılmayan başka bir görüş daha var. O da bu ısınmanın Güneş’ten Dünya’ya gelen enerjiyle ilgili olduğu yönünde. Bu sıcaklık belli dönemlere kayıyor, bunun yağışlar üzerinde de etkisi oluyor, orman yangınları üzerinde de. Güneş’teki bu söz konusu patlamaların emisyonla bir ilgisi olmadığı için de hangi mevsimde olacakları hiç belli olmuyor. Emisyona bağlı olsaydı, küresel ısınmaya bağlı olsaydı o zaman neden soğuk kış geçirdik? İklimsel anormallikler söz konusu, bunda da büyük pay güneşten yeryüzüne ulaşan enerjiyle ilgili. İklimlerin kaymasında bu en önemli etken. Yazın ortasında sağanak yağışlar, kışın ortasında açan güneşler hep bu yüzden. Bunlar kıyamet alameti değil, açsınlar söz konusu raporu baksınlar, bize yanlış hedef gösteriliyor.

        ‘Mevsimler kayıyor demek için erken’

        Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü Tahmin ve Analiz Uzmanı Abdullah Macit

        Önümüzdeki günlerde hava sıcaklığı artacak, 4-5 gün de mevsim normallerinin üzerinde seyredecek hatta. Mevsimler kayıyor demek için erken. Yağışlı hava bitecek, sıcaklıklar yükselecek. Evet bu sene özelinde bakarsanız yağışlar fazla oldu orası kesin ama bundan sonra böyle bir şey beklemiyoruz, normale döndük. Hatta dediğim gibi yükseliş var. Kuzeydoğu bölgeleri hariç önemli bir yağış beklemiyoruz. Bu zamana kadar olan yağışlar da herhangi bir değişime dönüşüme alamet değil.

        Diğer Yazılar