Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GAZETE HABERTÜRK/ POLEMİK

        GÜLİN YILDIRIMKAYA

        gulinyildirimkaya@haberturk.com

        Bugün Cenevre’de satılacak mücevher takımını bir Türk babayiğit satın alıp Türkiye’ye getirmeli mi?

        PRUT Savaşı’nı sonlandırmak için Rus Çariçesi Katerina’nın, Baltacı Mehmed Paşa’ya verdiği mücevherler bugün Cenevre’de yapılacak müzayedede satılacak. Rus İmparatorluğu’nu kurtaran kolye, küpe ve broştan oluşan setin 10 milyon dolara alıcı bulması bekleniyor. İlerleyen yıllarda Neslişah Sultan’a düğün hediyesi olarak verilen setin hikâyesini, Murat Bardakçı’nın Habertürk Gazetesi’nde dün yayınlanan köşesinden aktaralım: “Sadrazam Baltacı Mehmed Paşa, Rus Çarı Petro’nun kumanda ettiği Rus ordusunu Prut bataklıklarında kuşatmış; Çar, ordusunun imha edilmesini önleyebilmek için Baltacı’ya başta karısı Katerina’nın mücevherleri olmak üzere arabalar dolusu hediye göndermişti.

        Petro böylelikle hayatını kurtarmasının yanısıra barış şartlarını da hafifletmeye muvaffak olmuştu. Zamanın hükümdarı Üçüncü Ahmed ise, İstanbul’a muzaffer bir kumandan olarak dönen Baltacı Mehmed Paşa’yı Rus ordusunu tamamen yok etmediği için hemen azledip sürgüne göndermiş, Paşa’nın yakın adamlarının hepsini idam ettirmiş ve Çar ile Katerina’dan gelen mücevherleri de sarayın hazinesine aldırmıştı. Prut’tan günümüze sadece iki şey gelebildi: Hazinede hâlâ duran birkaç mücevher ile tarihimize çapkınlık sembolü olarak geçen ama aslı faslı olmayan ‘Baltacı ile Katerina’ hikâyesi... Derken aradan bir buçuk asır geçti ve Sultan Abdülâziz, Katerina’nın kolyesini iki küpesi ve broşu ile beraber Mısır Hıdivi İsmail Paşa’ya hediye etti. Mısır’ın hükümdar ailesi, mücevherleri 1940’ta son Hıdiv Abbas Hilmi Paşa’nın oğlu Prens Muhammed Abdülmünim ile evlenen Neslişah Sultana düğün hediyesi olarak verdiler; son padişah Sultan Vahideddin ile son Halife Abdülmecid Efendi’nin torunu olan Neslişah Sultan da mücevheri 22 Mayıs 1963’te Christie’s müzayede şirketinin Londra’da yaptığı açık artırmada elden çıkarttı. Ama yarınki satışta istenecek olan meblâğın çok çok altında ve böyle bir mücevher için bugün son derece düşük sayılacak bir meblâğa!

        *

        Rus gazeteleri birkaç günden buyana kolyenin hikâyesini yazıyor ve ‘Rusya’ya ait olan bu tarih hazinesinin vatanına dönmesi gerektiğini’ söylüyorlar. Gazetelerin tamamının ortak isteği kolyeyi, küpeleri ve broşu Rus zenginlerinden birinin satın alıp rejime bir jest yapması ve Kremlin’e yahut Hermitage Müzesi’ne hediye etmesi...” Bu seti bir Türk babayiğit satın alıp Türkiye’ye getirmeli mi? Farklı görüşlerle, bugünün polemiğinde...

        ‘Savaşla kazandık mutlaka bir Türk almalı’

        Araştırmacı-Yazar, Tarihçi Erol Şadi ERDİNÇ

        BU mücevherler kılıç hakkıyla olmasa bile barış teminatı olarak alınmıştır. Artık bunlar tarihin malı olmuştur, tarihi vakanın örnekleridir. Mutlaka ama mutlaka bizde kalması şarttır. Çünkü bu mücevherler bir anlaşmanın teminatıdır. Neslişah Sultan zamanında satmış olsa dahi asıl yeri burasıdır. İster bir anı olarak düşünün, ister bir belge olarak düşünün, nasıl düşünürseniz düşünün; Prut Savaş’ında bizim elde ettiğimiz bir şeydir. Bir Türk sahip çıkmalıdır, keşke çıksa!

        Tarihçi Prof. Dr. Vahdettin ENGİN

        ‘Türklerin almasında fayda var’

        BU mücevherleri Türkiye alabilir, tabii ki almalı. Ben bir tarihçi olarak Türkiye’de olmasını isterim. Ama bu konuda devlet mi pazarlık yapar yoksa bir zengin mi bu işe el atar orasını bilemem. Ama girişime bulunulmalı. Rusların tarihi hazinesi deniliyor ama Türklerin de söz hakkı vardır. Savaş kazanılması neticesinde edinilmiş bir tarihi değerdir bu mücevherler. Bir şekilde girişim yapılmalı, alınmasında fayda var.

        Koleksiyoncu Yahşi BARAZ

        ‘Alamasak da müzayedeye katılmalıyız’

        BU mücevherler zamanında kime hediye edilmiş? Baltacı Mehmed Paşa’ya. Hediye, hediye edilen kişiye aittir. Ama bir süre sonra serbest şekilde satılmış ise, kim almış ise sahibi odur. Artık belli bir millete ait olmaktan çıkar. Savaş ganimetleri elde edilebilir, sonra el değiştirebilir. Herhangi bir ganimeti daha sonra vârisler satmış olabilir, önemli olan o satıştan sonra kime ait olduğudur. Yani burada artık “esas sahip” diye bir şey ortadan kalkar. Dolayısıyla burada “hak” Ruslara veya Türklere ait olmaktan çıkmıştır artık. Gerçek sahip, satın alandır. Yarın Cenevre’de gerçekleşecek açık artırmada da böyle olacak. Ülkeler arası bir sorun olmamalı bu. Keşke Neslişah Hanım satmasaydı da bugün Türk milletinde olsaydı. Ama satılmış. Eğer Rusya istiyorsa, devletini ortaya koyar, bakanlıklarını devreye sokar, zenginlerini devreye sokar ve katılır. Aynı şekilde Türkiye de devlet organlarını kullanarak girişimde bulunabilir, bulunması da lazım. Çünkü bir anısı var, tarihi var Türkler için de. Uluslararası hukuka göre tokmak kimin üstünde kalmış ise, en yüksek fiyatı kim vermiş ise mal onun üzerinde kalır. Bu Afrikalı bir zengin de olabilir ama bu iki ülkenin katılması lazımdır.

        İstanbul Değerli Maden ve Mücevherat İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Levent ERİŞ

        "Fatih’in olsa anlarım, Katerina’nın kolyesini alıp ne yapacağız?”

        TÜRKİYE’den bir koleksiyoncunun böyle bir ürünü almaya pek gücü olacağını zannetmiyorum. Alsa alsa Topkapı Sarayı gibi bir kurumun alması gerekir ama Katerina’nın takısının bizim geleneksel takı kültürümüzde yeri yok açıkçası. İlgi göreceğini de zannetmiyorum. Ama özel bir koleksiyoner çıkarsa bilemem. Türkiye’de bu rakamlara mücevher alacak bir mücevher koleksiyoncusu yok, resim olsa anlarım ama mücevher için zannetmiyorum. Fatih Sultan Mehmed’in bir takısı olsa bunu alabilmek için belki 30 milyon dolar verecek kişi de çıkar, çünkü bir anlamı vardır. Ama bugün Fatih Sultan Mehmed bizim için neyse, Katerina da Rusya için odur. Dolayısıyla onlar için daha anlamlı bir parça.

        Sanat Tarihçisi Prof. Dr. Hülya TEZCAN

        ‘İsmi var diye o kadar büyük para verilmez’

        ELBETTE birinin alması hoş olur. Ama net bir şey söyleyebilmem, koleksiyona uygun olup olmadığını görmem için bu parçayı incelemem lazım. Ülkemize dönmesi, sergilenmesi elbette hoş olur ama o kadar büyük paralar verilip de geriye dönüşü sağlanacak kadar değerli midir, bundan pek emin değilim. O kadar güzel ve değerli eserlerimiz yurtdışına kaçırılıyor ki sadece ismi var diye değil, içeriği de dolu olan eserler için uğraşılması daha doğru olur.

        Tarihçi Doç. Dr. Bülent ARI

        ‘Kimse bu tür eserlere para yatırmıyor, bir kasada durması anlamsız’

        KİMSE artık bu tür eserlere para yatırmıyor aslına bakılırsa. Böyle bir eseri devletin alması lazım, özel bir şahsın koleksiyonunda olması çok makul değil bence. Türkiye’de olacak ama ne işe yarayacak? Bir kasada durmasının çok bir manası yok. Biliyorsunuz bu çok netameli, çok yanlış anlaşılan da bir konu aslında. Üzerine kitaplar var. Ya Kültür Bakanlığı’nın ya da müzelerden birinin satın alması gerekiyor. En azından bir organizasyon düzenlenmeli bunun için. Genellikle pek kimsenin haberi olmuyor bu satışlardan, sonra da ‘Kimse almadı, almıyor’ deniyor. Devlet satın almayacaksa, müzesi olan işadamlarından biri bunu satın alıp müzede sergilemeli. Buna gücü yetecek insanlar var ülkemizde. Koç Müzesi, Sabancı Müzesi, Pera Müzesi gibi yerlerde de sergilenebilir. En azından bu şekilde değerlendirilebilir. Ama dediğim gibi ilk tercih devlet müzesi olmalı.

        ‘Satarak hakkımızı kaybettik, kolyeyi Ruslar almalı’

        Tarihçi Doçent Erhan AFYONCU

        BİZ Katerina’nın takıları üzerindeki hakkımızı satarak kaybettik zaten. Murat Bardakçı da Neslişah Sultan’ın bunu sattığını yazmıştı. Bence bu mücevherlerin Rusya’ya gitmesi gerekir. Neslişah Sultan saraydan kendisine kalan bu malı zamanında satmış. Bu bana göre Rusya’nın asli malıdır ve Rusya’ya dönmelidir. Zaten bu mücevher sayesinde yenilmekten kurtuldu; bu anlamda da Ruslar için manevi değeri çok daha büyüktür. Çünkü yalnızca o mücevher değil, yedi araba dolusu hediye gönderildi Osmanlı Ordusu’na. O gönderilen hediyeler barış antlaşmasına giden yolun en önemli basamaklarıdır. Katerina’nın kolyesi de bu hediyelerin içindeki en önemli parçalardan biridir. Ayrıca zaten o mücevher bize olumsuz şeyler hatırlatır. Orada bahsettiğim olumsuzluk şu değil; Baltacı ile Katerina arasında herhangi bir ilişki yoktu, bunu daha önce defalarca yazdık. Ama o hediyelerden dolayı Rus Ordusu’nu yok etmek üzereyken Osmanlı Ordusu hediyelerin de yumuşatmasıyla bundan vazgeçti. Bu bizim için olumsuz bir anıdır. Şu anda Ruslar da bir sürü petrol zengini var, onlardan biri bu kolyeyi alabilir. milyon bir SulKaterion

        Diğer Yazılar