Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye bir yandan Kuzey Irak'taki enerji kaynaklarını kazanma ve en kısa zamanda Anadolu'ya gelmesini sağlama peşinde koşarken, diğer taraftan da "Kürt Bölgesi'nden ucuz petrol ve doğalgaz gelecek" yalanları ortada dolaşıyor. Bir defa hiçbir ülke enerji kaynağını piyasa şartlarının altında satmaz. Ayrıca neden satsın? Ucuz satmanın tek bir sebebi vardır, yeni pazarlara, yeni boru hatlarına ulaşmada ucuzluğun bir süreliğine kaldıraç olarak kullanılmasıdır.

        Azerbaycan doğalgazının Baküu-Tiflis-Erzurum Doğalgaz Boru Hattı ile Türkiye'ye akmaya başladığı ilk yıllardaki ucuz fiyatıyla, sonraki yıllardaki fiyat tartışmalarına bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Coğrafi avantajlar ve mesafenin yakın olması elbette ulaşım bedellerinde, toplam fiyatlarda etkili olacaktır. Ancak araştırdığımda bunun oranı yüzde 10-15'leri geçmiyor. Asıl önemli olan istikrarlı bir kaynaktan, sürdürülebilir ilişkilerle ve enerji arzı güvenliği çerçevesinde kaynak teminidir. Ortada dolaşan "Ucuz enerjiye ulaşacağız" söylemlerinin dayandığı sağlam bir gerekçe yok.

        Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani, yeni boru hattıyla petrol aktarılmasıyla bir varil petrolün fiyatı yaklaşık 100 dolar kabul edildiğinde yılda 9 milyar dolardan fazla gelir sağlanabileceğini açıklamıştı. Görüldüğü üzere hesaplar ucuzluk üzerinden değil piyasa şartlarından yapılıyor.

        Ayrıca Barzani, "IKBY'nin Türkiye üzerinden petrol aktarmak dışında bir seçeneği olduğunu düşünmüyorum. Dolayısıyla Irak Merkezi Hükümeti'nin onay mekanizmasında bir sıkıntı yaşansa bile IKBY, bu yeni petrol boru hattını devreye sokmak zorunda" demişti. İşte bizim odaklanmamız gereken yer, reel politikanın gereği bu zorluklar tarafına bakmaktır. Bölgenin politik, dini, etnik ve diğer faktörlerinin enerji oyunundaki ayrıntıları her şeyden önemli. Kuzey Irak'tan petrol ve gaz gelecek, çok ucuz gelecek söylemini unutup, işin politik tarafını es geçmeyelim. Enerji transferi noktasında biz Kuzey Irak'a değil, ama onlar bize mecbur. Politik cepheden baktığımızda ise bölgede Türk-Kürt'e/Kürt de Türk'e yakın durmak zorunda...

        Erdoğan aday bakanları çalıştırmak istiyor

        Yaklaşık 20 gün önce AK Parti Hükümeti'nden önemli bir kaynaktan aldığım bilgiler doğrultusunda kabinede revizyon olacağını, belediye başkanlığına aday olan bakanlarla birlikte bazı bakanların da yerlerini yeni isimlere bırakacağını yazdım. O sürece doğru adım adım gidiyoruz. Revizyon sanıldığı gibi 5 bakanla sınırlı olmayacak.

        Öte yandan Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) "Aday bakanlar istifa etmeyebilir" yönündeki tartışmalı kararı çeşitli yönleriyle gündemi meşgul ederken Başbakan Erdoğan'dan yerinde bir çıkış geldi: "Aday bakanlar istifa edecek, bakanlık şapkasıyla siyaset yapmayacak." Bu yaklaşımın iki önemli siyasi yönü var.

        Birincisi; Başbakan bu yaklaşımıyla tartışmalara mahal bırakmadan kamuoyunun olumlu tepkisini aldı. İkincisi ise istifa etmeden belediye başkanlığı yarışına girecek bakanların, makamlarının gücünü kullanarak siyaset yapıp tepki toplamaları kadar, kazanma ihtimali zor olan İzmir gibi bölgelerde çalışma azimlerini düşürme ihtimali de söz konusu. Bu sebeple, aday bakanların önüne tek hedef konması bence Başbakan'ın siyasi tecrübesi ve öngörüsüyle ilgili ve başarılı bir adım. Tartışmalı YSK kararını örneklerle savunan AK Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik'in dikkatine...

        Netice itibarıyla Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve keşke o koltukta kalsa arzusunda olduğum Aile ve Sosyal İlişkiler Bakanı Fatma Şahin şimdilik kabineden ayrılacak bakanlar olarak görülüyor. Ancak sayının en az 5 bakan olacağı notunu da düşmüş olayım.

        Diğer Yazılar