Gaz sorunu arasında enerji kulübümüz oldu
İstanbul yeni bir enerji kulübüne ev sahipliği yapacakmış. Bildiğimiz, bilmediğimiz epeyce enerji lobisi zaten Türkiye'de varmış, yenisi de yoldaymış. Durun, hemen peşin hükümlü olmayın. Bu kulüp; "Boğaziçi Enerji Kulübü-Bosphorus Energy Club" diğerlerine benzemiyormuş. İngiltere'de 1925'te faaliyete geçen Petrol Kulübü'nden esinlenilerek kurulmuşmuş, uluslararası enerji camiasının yakından tanıdığı enerji ve diplomasi uzmanı Mehmet Öğütçü'nün öncülüğünde, öğüt vermek üzere hayata geçirilmiş. Buraya kadar tamamsa gerisini ben hallederim.
Birincisi; Türkiye bölgesinde iyi bir enerji oyuncusu olacaksa, bu tarz kulüplere, lobilere, düşünce kuruluşlarına hem ihtiyacı olacaktır, hem de Anadolu enerji havzası rolünü güçlendirdikçe zaten ister istemez her türlü uluslararası organizasyonlar, kuruluşlarda çeşitli isimler altında gelecektir.
İkinci husus ise kimin nasıl geldiği, neler yaptığı ve Türkiye'nin ne derece menfaatlerini öncelediğine dair detaylardır. Şüphesiz Türkiye'de faaliyette bulunmak üzere gelen kulüpler, lobi şirketleri, dernekler ve düşünce kuruluşları kendi menfaatleri için bu tarz oluşumlar içine giriyorlar. Beklentilerini, geleceklerini, plan ve projelerini güçlendirmek, kabul ettirmek, hatta etkin kılmak, hayata geçirmek için bunu yapıyorlar. Bizim yapmamız gereken ise Türkiye'yi başta kendimiz, sonra paydaşlarımız için iş yapılan, konuşulan bir mecraya dönüştürmek olmalı.
Mesela bunlara vereceğimiz en güzel örnek, kardeş Azerbaycan Devleti'nin desteğiyle geç de olsa hayata geçirilen Hazar Strateji Enstitüsü, kısa adıyla HASEN'dir. Misyonu da çok net: "Hazar Bölgesi'ne ilişkin yenilikçi araştırmalar yürütmek ve stratejik öneriler geliştirmek." Ancak diğer yerli/yabancı oluşumların misyonları, çalışma metotları ve buradaki varlık sebepleri de farklılaşabilir.
Bu sebeple Mehmet Öğütçü'nün içinde olduğu kulübe ve diğerlerine başta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bürokrasisi olmak üzere diğer resmi kurumların mesafeli ve eşit durması gerektiği kanaatindeyim. Çünkü bunların birçoğu, hedefe yürümek için çeşitli atraksiyon yapabilecek lobi
şirketleridir.
Ayrıca Öğütçü, Kuzey Irak'ta geliştirdiği enerji kaynaklarını dünya pazarlarına ulaştırmak için tetikte bekleyen kaportası Türk, motoru, beyni İngiliz olan Genel Enerji'nin Yönetim Kurulu Üyesi. Türkiye'nin Bağdat ile karşı karşıya gelmesinde, K.Irak'ta enerji ilişkileri kurulmasında aceleci olmasında bunların da ciddi rolü var. Dikkatli olmak gerekiyor. İlk toplantılarını bugün yapacaklarmış, uyarmak istedim. Umarım Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, böyle bir yerin Onursal Başkanlığı'nı üstlenmez. Çünkü Enerji Bakanı, Türkiye'deki bu tarz kuruluşların zaten en üst otoritesi durumunda.
Ayrıca Öğütçü'nün Türk kamuoyunu hareketlendirmek için sarf ettiği "Kuzey Irak doğalgazı yüzde 50 ucuz gelecek" söylemleri de doğru değil. Eğer Türkiye risk alıp bölgede sıkıntıları göğüslemek isterse, bu durumda K.Irak'tan birkaç yıllığına doğalgazı bedava bile gelebilir. Ama toplamda Türkiye'ye maliyetine bakmak gerekir. Azerbaycan doğalgazının Türkiye'ye getirilmesi stratejilerini, başlangıçtaki fiyatı ile şu anki rakamları iyi okumak gerekir. Kim malını değerinin altında satmak ister?
Özetle; lobi şirketlerine alet olmadan, onlardan faydalanabilmek için onlar kadar zeki kadrolarınız yoksa, içli dışlı olmayacaksın. Kendine manevra alanı bırakacaksın.
Sayıştay'ın raporları!
TBMM'de tartışma konusu olan Sayıştay raporlarına bu haliyle de bir göz attım; Milli Savunma Bakanlığı, denetim için yeterli bilgi ve belge vermemiş. Savunma Sanayii Müsteşarlığı ise kendine ayrılan kaynakları başka yerlerde kullanarak sınıfta kalmış. Karayolları Genel Müdürlüğü hesapsız ve bütçesiz ihalelere çıkmış. Ve bütünlemeye kalmış. İyi olanlar da var. Hepsi kötü değil. Ancak iyi/kötü pek önemi yok galiba...