Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        20 yaşındaki kendine bir mektup yolama fırsatı olsa, bugünkü aklı ve tecrübesiyle ne yazardı insan?

        Ben derdim ki, “Korktuğunda, umutsuzluğa kapıldığında, hayal kırıklığına uğradığında kalbini tut. O attığı müddetçe bil ki her şey geçecek…”

        Doğan Kitap 20. yaş gününü işte böyle bir kitapla kutlamış. Yayınevinin yerli ve yabancı 33 yazarı kendi 20 yaşlarına birer mektup yazmış.

        Keşke bu kitap ben 20’li yaşların etrafında dönerken çıksaydı da okusaydım. Gerçi o zaman da cümlelerdeki derinlikleri bugün gibi keşfedebilir miydim, bilmiyorum.

        Kitapta Türk yazarların çoğu mevzuyu biraz kişiselleştirmiş olsa da birkaç mektup favorim oldu. Örneğin Defne Suman’ın ‘Gecikmiş Yanıt’ı…

        İSTER KAN DAVALARINA ORTAK OL İSTER UZLAŞI YOLU BUL

        David Mitchell’in yazdıklarını ise satır satır ezberlemek istedim. “Hayır kurumlarına destek ol, açığa vurmadan. Yardımı alan bilecek; sen bileceksin ve eğer Tanrı’ya inanıyorsan, Tanrı bilecek. Bu da oldukça iyi bir izleyici kitlesi” diyen Mitchell’in bir de şu cümlesini aklıma yazdım: “Bin yıl yaşamayı umuyorsan, kan davalarına, uzun somurtmalara ve abartılı anlaşmazlıklara dahil ol. Eğer sadece yetmiş seksen yıl yaşamayı bekliyorsan bir uzlaşı yolu bul.”

        Gülhan Kuşkanat ve Liz Behmoaras da mektuplarını çok sevdiklerimden. Hakan Günday ise 20 yaşına “Açıkçası seni pek tanımıyorum” diyerek duygularını kaleme alan en gerçekçi yazar olmuş.

        Dedim ya, keşke 20’li yaşlarımın civarında dolanırken okuyabilseydim bu kitabı. Belki o zaman kendimi o denli yalnız, anlaşılmaz hissetmezdim.

        Tıpkı Yılmaz Erdoğan’ın ‘Sevgilim, Yoksa Sen Sevgilim Olmayabilir misin’ şiirinde olduğu gibi kendi kendime söylerdim: “Bak o da üzülmüş aynı benim gibi. Benimki daha acıklı değil onunkinden. Fiyakalı değil onun acısı benimkinden…”

        Diğer Yazılar