Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Aslında hepimiz pisliğin teki olduğumuzu biliyoruz! Ya da biraz yumuşatayım: “Aslında hepimiz zaman zaman pisliğin teki olabiliyoruz...” Mesela uç bir örnek olsun diye söylüyorum(!) olmaz ya ‘değerli bilim insanı’ Metin Hara bile pisliğin teki olabilir bazen...

        Düşüncesi bile zor ama kendisine sevgilisi Adriana Lima’dan ayrılıp ayrılmadığını soran gazetecilere “Ben bilim insanıyım, magazin figürü değilim” diye çemkirebilir... Teknede eğilen sevgilisinin beline kondurduğu öpücüğü, ‘magazin haberi’ diye basan zavallı gazeteciler, bu ‘büyük bilim âşığı’nın o sırada hangi ‘fizik kanunu’ üzerine araştırma yaptığını nereden bilebilirler tabii! Pislik olmak için illa kolları iki yana açıp zıp zıp zıplamaya gerek yok ne de olsa... Metin Hara’nın bile ‘pisliğin teki’ olabileceği bir dünyada bizlerin ne kadar pislikleşebileceğimizi düşünebiliyor musunuz?

        HANDE VS. SEREN!

        “Kız öğrencilerin giydiği eşofman onları çıplak yapar...” diye tweet’ler atan felsefe öğretmeni Ercan Harmancı’nın meslektaşı felsefeci Eric Schwitzgebel, ‘pisliklerin’ diğer insanları ‘ahlaki ve epistemik akranlardan ziyade manipüle edilebilecek araçlar ya da aptallar olarak’ gördüğünü söylüyor. Schwitzgebel’e Harmancı’nın bir ‘pislik’ olup olmadığını sorsak ne cevap verirdi acaba?

        Telifmetre araştırmasında Hande Yener’in ilk sırada çıkmasına inanmayan ve “Bunu araştıracağım” diyen Seren Serengil’e cevap olarak onun üstsüz bir fotoğrafını sosyal medyada paylaşan Yener, gerçek anlamda bir ‘pislik midir?’

        Eric Schwitzgebel, “İnsanlara ‘pislik’ ediyorsanız ve onlar da size tahmin edilebilir bir şekilde öfkeyle ya da şanslıysanız dostça karşılık veriyorsa, siz onu dinliyor gibi görünseniz bile ciddiye almayacaksınızdır. Neden? Çünkü siz pisliğin tekisiniz!” diyor.

        NEJAT İŞLER’İN ‘PİSLİĞİ’

        Geçenlerde izlediğim ‘Martıların Efendisi’ filminde anlatılan masalın orta yerinde Nejat İşler’in (bence uzun aradan sonra bu küçük rolde döktürüyor) oynadığı karakter bütün gerçekliğiyle bir pislik olarak duruyordu.

        ‘Sexy Beast’ filminde Ben Kingsley’in canlandırdığı ‘Allah’ın belası’ Don Logan kadar ‘gerçek bir pislik’, İşler'in canlandırdığı karakter...

        Magazin sayfalarında Adriana Lima’yla boy boy fotoğrafları çıktığında Ayşe Arman’a “Gökyüzüne âşık bir adamın çamurla işi olmaz! Bütün dünyanın Paulo Coelho’su olacağım...” diye bol keseden atarken ‘bilim insanlığı’ aklına gelmeyen, eski sevgililerinin adını vererek ‘böbürlenen’ Metin Hara’yla, seyyar satıcıdan meyve alan kadının ‘kalçalarına’ hallenip kahvenin ortasında bütün fantezilerini ortaya döken Nejat İşler'in canlandırdığı ‘pislik’ arasında ne fark var diye düşünmeden edemiyorum doğrusu!

        Parasını vermeyen arkadaşının evinde sırf ona pislik olsun diye klozet dururken ‘halıya işeyen’ Don Logan’la, en çok sattığına inanmayan Serengil’in çıplak fotoğrafını sosyal medyada paylaşan Hande Yener hiçbir şey değilse ruh ikizi gibi geliyor bana!

        ADRIANA’NIN HARA’SI

        “Adriana, bütün dünyada tanınan biri, sadece üçüncü dünya ülkesinde haber olacak halimiz yok. Biz biliyorduk bunu… Kadını papağan gibi burada mı tutayım? 12 araba gazeteci bekliyor kapıda diye, ben niye kendi hayatımı kısıtlıyorum?” şeklinde atıp tutarken, ayrılığın ardından aklına ‘bilim insanlığı’ gelen Metin Hara kendini bir pislik gibi hissetmiş midir bazen?

        Felsefeci Eric Schwitzgebel hayatın her alanında burnundan kıl aldırmayanlara “Pisliğin teki olduğunuz için bir pislik gibi hissetmiyor olabilirsiniz” diyor...

        Martılardan aldığı direktifler doğrultusunda bir ‘Rüya’nın peşine takılıp giden ‘Martıların Efendisi’ olma hayaliyle yola çıkıp Nejat İşler'in canlandırdığı küçük kötü adam gibi eninde sonunda bir köşede ‘pislik’leşerek yaşayıp gidiyoruz işte... Adımızın ne olduğu fark etmiyor!

        Diğer Yazılar