Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Sevimli Hayaletler”in hayalet komedisi damarını okul sıralarına taşıyan “Hayalet Öğrenciler”, İspanyol sinemasının korku ile ilişkisindeki profesyonelliği devreye sokuyor. Gençlerin ve hep genç kalanların X kuşağını, Pink Floyd’u ve John Hughes’ü gözlemleyip bir zaman tünelinden geçmesini sağlıyor. Hollywood estetiğini uygulama becerisiyle de tutarlı, hedefini bilen, eğlenceli ve günümüze uygun bir öğretmen-öğrenci ilişkisi hayalet komedisine dönüşüyor. “Sevimli Hayaletler”in içine “Peggy Sue Evlendi”, “Ölü Ozanlar Derneği” ve “Kahvaltı Kulübü”nden parçalar ilave edip seyirciyi sinema salonundan zaman makinesine binme arzusuyla uğurluyor. Basına gösterilmediği için daha önce kaleme alamadığım “Hayalet Öğrenciler”, 28 Haziran vizyonunun en iyisi.

        Korku sinemasının tarihinde dolaşınca ‘hayalet’ motifinin daha ziyade 70’lerden önce hakim olduğunu görebiliriz. Bu istatistik ışığında büyük oranda “Dehşet”e (“The Changeling”, 1980) kadar gayet başarılı perili ev filmlerinin üretildiğini, bunların da genelde gotik mimarili eserlere dönüştüğünü biliriz. Ancak 1980 ile 2000 arasında özellikle bu kavramın hakimiyetinin rafa kalktığı ve ‘uluslararası destek’ aradığı çok açık.

        ‘1980 sonrası’na uygun bir hayalet komedisi

        Bu sebeple de ‘hayalet’ tanımı, zombi, vampir, frankenstein, kurt adam gibi tür dünyasının ötekilerinin ya da canavarlarının dönüşümüne benzer bir yola girmiştir. “Hayalet Avcıları” (“Ghost Busters”, 1984), “Sevimli Hayaletler” (“The Frighteners”, 1996) ve “Beter Böcek” (“Beetlejuice”, 1988) gibi eserlerle de ‘kült’ bir sürece doğru yönelmiştir. Bu durum aslında slasher filminin (kesme-biçme filmleri) tavan yaptığı bir dönemde ‘korku-komedi’ örnekleriyle (bkz. ‘Şeytanın Ölüsü’ ve ‘House’ serileri) paralel seyretmiştir.

        Gerçekçiliğin ve kan oranının zirve yaptığı bir dönemde 80’lerde ötekilerin ötekilikten çıkıp direksiyona geçmeye başlaması, büyük oranda her şeyi birbirine katmıştır. “Hayalet Öğrenciler” (“Promoción Fantasma”, 2012) de bu yolun yolcusu olarak önüne gelen engelleri bir bir geçiyor. Keyifli, zeki ve yaratıcı bir hayalet komedisi örneğine dönüşürken alt türün o dönemdeki kalıplarını 2000’ler dünyasına uyumlu hale getiriyor.

        İspanyol sinemasındaki korku alışkanlığı Hollywood ruhuyla dolduruluyor

        Javier Ruiz Caldera’nın ülkesindeki korku atılımını izlediği kesin. Belki Jaume Balagueró, Paco Plaza gibi isimlerden de feyz alıyor. Genelde ‘hayalet filmi’ eğilimli tür algısını da bulunduruyor. Ancak onun esas hedefi Amerikan kültüründen Pink Floyd’uyla 80’ler ruhuyla bir gençlik temsili yaratmak. 1993’te bir partide açılan eserin, orada hazin duruma düşen ezik ve dışlanmış bir karakterin izinde ilerlerken devreye 88’de ölmüş öğrencileri sokması dramatik omurganın ‘taban’ını inşa ediyor.

        İspanyolca orijinalinden tam çevirisi ‘alçakgönüllü’ olan Modesto’nun yeni okuluna dışlandığı kurumlardan gelmesi ise bir zaman makinesini harekete geçiriyor. 88’de mezun olmadan ölmüş, Molly Ringwald’u andıran bir kız, John Travolta’yı andıran bir erkek ve daha fazlasından oluşan öğrenci grubunu mezun etmeye çabalıyor. Gerçek öğretmen-öğrenci ilişkisindeki yöntem, hayalet mezun vermeye çevrilip değiştiriliyor.

        “Sevimli Hayaletler”in özündeki fikri okul sıralarına taşıyor

        Böylece Michael J. Fox’un Frank Bannister tiplemesinin “Sevimli Hayaletler”de ‘hayalet görme’ becerisi, burada üzerine böyle bir işlev de yükleniyor. Öğretmen-öğrenci ilişkisi filmi farklı, fantastik ve korkuyla bağ kuran katmanlara ulaşıyor. Modesto’nun “Ölü Ozanlar Derneği”nin (“Dead Poets Society”, 1989) John Keating’inin sevecen ama kurallara aykırı tiplemesiyle bağ kurması da anlam kazanıyor.

        2.35:1’de işçiliği iyi halleden yönetmenin disko müzikleriyle araya giren ayak detay planlarından şarkılara, ana karakterin duruşundan yan tepkilere kadar o ruhu kalkındırdığı açılış sekansı her şeyi anlatıyor. Parti sahnesi içimizin kıpır kıpır olmasına olanak tanıyor.

        Bunun devamında da öğrencileri eğitme sürecinde kendi varoluşunu arama bir yan detaya dönüşüyor. Yönetmen daha ziyade hayaletlerin yapabileceklerine odaklanıyor. Cinsel referans veren ağaç kovuğuna çarptırma, voleybolcu kızın içine girme gibi sekanslar Iniesta göndermeli futbol sekanslarıyla doldurulurken aşk ve tuvalet de yoğun bir katkı veriyor.

        Sululuktan ziyade dönemsel farklar arasından ilerleyen bir mizah anlayışı var

        Ama “Hayalet Öğrenciler”, isminin ‘hayalet tanıtımı’ anlamını kaybetmeden işi “Amerikan Pastası” (“American Pie”, 1999) sululuğuna götürmeyi seçmiyor. Aksine 80’lerden günümüze gelmiş karakterleri inceler gibi yapıp “Peggy Sue Evlendi” (“Peggy Sue Got Married”, 1986), “Jakuzi Ekspres” (“Hot Tube Time Machine”, 2010) gibi eserleri bu konudaki işleri akla getiriyor. Ne beden değiştirme, ne zaman atlama, ne de zaman makinesi devreye giriyor.

        Ancak 93’ten 2012’ye uyum kesmesiyle zıplayan öğretmen karakterinden başlayan X kuşağını eğitime tabi tutulan anlar da sanki 80’lerin disko müzikleriyle sarılırken renk paletinin tutarlılığı da unutulmuyor. Mizah bu ‘kültür farkları’ üzerine kuruluyor.

        Sürenin kısalığı ve hayaletlerin gerçeklik sorgusunun devre dışı kalması avantaj

        88 dakikanın yönetmene katkısı geleneksel akışı daha çekici hale getiriyor. Bu sayede de aslında “Hayalet Öğrenciler”in amaçları bir bir ortaya çıkıyor. Hayaletler niye geldi? sorusunu ‘özgüvenle mezun olamadıkları için’ olarak verip bu tümcenin peşine düşüyor. Alt türün intikam motivasyonunu iyimserlikle ve neşeyle sarıyor. Hayalet çağırma, öte dünyayla konuşma gibi “Öldüren Oyun” (“Long Time Dead”, 2002), “Okul”a (2004) konu olmuş klişeler ise ‘hayaletler, ruhlar zaten var’la yer değiştirip aslında esas akış yıkılıyor.

        Film de daha ziyade işin mizahi tarafını elekten geçirirken kendini ciddiye almamasıyla ve gençlik hikayesinden öte öğretmenin katmanlarıyla öne çıkıyor. Onun aşkı yıllar sonra bulması da okul döneminde ilişkilerin tekdüzeliğine yoruluyor. Böylece “Hayalet Öğrenciler” özelinde hayalet komedisi tanımı, ‘tek hayalet görme’, ‘hayalet avcılığı’ ve ‘birden fazla hayalet görmeye başlama’ formüllerinden üçüncüsüne tutunup “Hayalet Şehir”in (“Ghost Town”, 2008) olamadığını olmayı beceriyor. “Heart and Soul”un (1993) da yamacına usulca yanaşırken “Sevimli Hayaletler”in omurgasının içine “Peggy Sue Evlendi”nin zamansal sıçrama eğilimini, “Ölü Ozanlar Derneği”nin öğretmen-öğrenci ilişkisini ve “Kahvaltı Kulübü”nün (“The Breakfast Club”, 1985) tuttuğunu koparan X kuşağından öğrencilerini karıştırıyor. Böylece ‘öğretmen-öğrenci ilişkisi hayalet komedisi’ tanımı için gençlik filminin bambaşka kalıplarını kullanmış oluyor.

        FİLMİN NOTU: 6.3

        Diğer Yazılar