Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HDP Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı ve Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, Biden’ın “Soykırım” demesi üzerine bir tweet attı.

        “106 yıl sonra, soykırımın mimarı Talat Paşa isimli caddelerde yürüyoruz. Talat Paşa isimli okullarda çocuklarımızı okutuyoruz. Almanya’da bugün Hitler isimli caddeler olsaydı, Hitler isimli okullarda çocuklar okusaydı nasıl bir Almanya olacaksa, öyle bir Türkiye’de yaşıyoruz” dedi.

        Bu sözlerini görünce irkildim, yüzüm ekşidi, "Ne kadar orantısız bir benzetme" dedim.

        Ermenilerin tehcir sırasında büyük acılar yaşadığını, tarihin karanlık sularında ciddi yanlışlar yapılmış olabileceğini, Ermeni toplumunun bu konudaki hassasiyetini anlayan biriyim.

        Hatta hatta Talat Paşa’nin isminin caddelere, okullara verilmesi bazı yurttaşlarımızı rahatsız ediyorsa bunun dahi açıklıkla konuşulması taraftarıyım.

        Fakat yerli ve yabancı onlarca büyük tarihçinin 1915’te yaşananlar ile Yahudi soykırımının kıyaslanamaz olduğunu, hatta 'soykırım' ifadesini kullanmanın dahi mümkün olmadığını düşündüğü ortadayken, Türkiye’nin “Arşivler açılsın” çağrılarına karşı meseleyi siyasi bir malzeme olarak kullanmak isteyenlerin ikiyüzlü tavırları herkesin malumuyken, ABD Başkanı’nın derdinin de seçim hesapları olduğu belliyken, “Size ne kardeşim, bu bizim iç meselemiz” demek yerine Talat Paşa için Hitler benzetmesi yapmak, bu ülkenin bir milletvekiline hiç ama hiç yakışmadı.

        Garo Paylan, eğer son derece rahatsız edici ve orantısız şekilde popülizm yapmak yerine Ermeni vatandaşlarımızın hassasiyetini anlatan bir paylaşım yapsaydı bu kadar tepki çekmezdi.

        Mesela Türkiye Ermenileri 85. Patriği Sahak Maşalyan bence herkesin örnek alması gereken harika bir açıklama yaptı.

        “Halkımızın acısının ve ecdadımızın kutsal anısının bazı ülkelerce gündelik politik amaçlara alet edildiğini görmek ise bizi üzmektedir. On yıllardır bu konunun parlamentoların gündemine taşınmasının yarattığı gerginlikler iki halkın yakınlaşmasına hizmet etmemektedir. Tersine hasmane duyguları kışkırtarak barışmanın gecikmesine yol açmaktadır. Öncelikle dostluk ve samimiyet köprüleri kurulmalıdır. Ancak böyle bir ortamda tarihi olayların değerlendirilmesi yapıcı ve tatminkâr olacaktır” dedi.

        Keşke Paylan bu sözlerden bir parça ilham almış olsaydı...

        Öte yandan, Paylan’a cevap vereceğim derken son derece yakışıksız bir tweet atan Ümit Özdağ’ın sözleri de kabul edilemez çünkü “Sen de zamanı gelince bir Talat Paşa deneyimi yaşayacaksın ve yaşamalısın” ifadesi üstü kapalı bir ölüm tehdidi içeriyor.

        Hele de aldığı tepki karşısında geri adım atmayıp daha da hırçın açıklamalar yapması, “Taşnak kalıntısı, ASALA uzantısı, PKK yandaşı” gibi ağır ithamlarda bulunması çok rahatsız edici.

        Bu ülke bu tür provokasyonlardan sonra Hrant Dink gibi bir değerini kaybetmişken hiç mi ders çıkarmıyorsunuz?

        Garo Paylan’ın sözleri orantısız ve tahrik edici, Ümit Özdağ'ın sözleri ise nefret suçunun sınırlarında dolaşıyor.

        Her iki tavır da toplumsal barışımızın altına dinamit koyuyor.

        Aman diyelim aman... Dilinize, öfkenize hâkim olun, aymazlığı bırakın biraz...

        Diğer Yazılar