Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sosyal medyada ilgi görmekten, her yazdığı paylaşımın olay yaratmasından o kadar hoşlanıyor ki kendisini sahiden çok önemli biri zannediyor.

        Egosu o kadar tavan yaptı ki istifası istendikten sonra bile 3 gün makam sıfatını kullanmaya devam etti.

        Dikkat çekme çabalarını gördükçe içimden “Sakın bir yazı daha kaleme alma şu adam hakkında, değmez” diyordum.

        O iğrenç tweet'ini gördükten sonra da “İşte seviyesizliğini bir kez daha göstermiş oldu” dedim.

        Tam doğru bir şey yapıp Twitter hesabını kapatmışken sabah dayanamayıp tekrar açmış.

        Diyorum ya egosu öyle tavan yapmış durumda ki kendisi için mantıklı kararlar alacak, işgal ettiği konumların ağırlığına uygun davranacak psikolojik melekelere sahip değil.

        Tek derdi dikkat çekmek, polemik yaratmak…

        AK Parti Kurucular Kurulu Üyesi ve İstanbul Milletvekili Belma Satır, dün “Malum şahsın isminin Ayasofya Camii ve Marmara İlahiyat Fakültesi ile birlikte anılmasından rahatsızım” demiş.

        Mesele tam da bu… Ayasofya Camii’indeki görevine son verildi fakat şimdi de Marmara İlahiyat Fakültesi’nin adını lekeliyor.

        Daha da fenası insanları İslam’dan soğutuyor. Ateizm Derneği'nin kendisine teşekkür etmesi boşuna değil…

        İşin garibi, bu şahıs ülkedeki en iyi ve saygın İslam hukuku profesörlerinden biri olarak tanınıyordu.

        İlim sahibi olmak irfan sahibi olmayı da beraberinde getirmeye yetmiyormuş demek ki…

        Şu dakikadan sonra yapılacak en doğru şey görmezden gelmek, muhtaç olduğu ilgiden yoksun bırakmak ve adını mübarek Ayasofya Camii ile birlikte asla anmamaktır.

        Seneye 1 Mayıs Taksim'de kutlansın

        Seneye 1 Mayıs Taksim'de kutlansın
        0:00 / 0:00

        Hükümet ile sendikalar arasında her 1 Mayıs’ta Taksim’de kutlama gerginliği yaşanıyor.

        1977’de 34 kişinin yaşamını yitirdiği ‘kanlı 1 Mayıs’ı anmak için Taksim’e 2 saatliğine çıkmak, ülkenin en büyük güvenlik riski olarak görülüyor.

        Yasak yüzünden yaşanan arbedeler barışçıl bir gösteride gerçekleşebilecek birkaç istisna taşkınlıktan çok daha fazla gerginlik yaratıyor.

        Halbuki 2018’de izin verilmişti ve bayram havasında kutlanmıştı.

        Sonra ne olduysa yine yasaklar dönemi başladı.

        Dün Yeni Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Vedat Bilgin çok hoş bir açıklama yapmış.

        “1 Mayıs ancak özgürlüğün olduğu yerde kutlanır; özgürlüğün olmadığı ülkelerde, kapalı toplumlarda, kapalı rejimlerde 1 Mayıs kutlanmaz” demiş.

        “Önceden yasaklarla anılan 1 Mayıs’ların Sayın Cumhurbaşkanımız’ın iradesiyle 2009 yılında Emek ve Dayanışma Günü olarak tanınması ve resmi tatil yapılması, özgürlük ve demokrasi yolunda attığımız çok önemli bir adımdır. Salgın sonrasında 1 Mayıs'larda yine meydanlarda olacağız” diye eklemiş.

        Bu yıl hem salgın tehdidi hem de sokağa çıkma yasağı var.

        Ama seneye 1 Mayıs’ın Taksim’de coşkuyla kutlanacağına dair bir söz vermeli yeni Çalışma Bakanı…

        İkinci dozda arayı açmak riskli mi?

        İkinci dozda arayı açmak riskli mi?
        0:00 / 0:00

        BioNTech aşısının birinci dozu ile ikinci dozu arasında tavsiye edilen süre maksimum 6 hafta.

        Kim söyledi bunu? BioNTech firmasının kurucusu Prof. Dr. Uğur Şahin...

        Peki arayı 6 haftadan daha uzun süre açan var mı?

        Evet; İngiltere 12 hafta, yani 3 ay arayla aşılama kararı aldı.

        Hatırlarsanız özellikle İngiliz varyantı çıktıktan sonra felaket bir tablo içindeydiler, şimdiyse yasaklar büyük oranda kalktı.

        İngiltere’deki rahatlamanın sebebi olarak BioNTech aşısının ilk dozdan sonra hastaneye yatışları ve ölümleri yüzde 80-90 önlemesi gösteriliyor.

        Yani iki aşı arasındaki süreyi açıp mevcut aşıları daha rasyonel şekilde kullandılar ve daha fazla kişiyi aşıladılar. Aradan geçen 3 ayda da yeni dozları tedarik edecekler.

        Şimdi önümüzde bu örnek apaçık ortadayken Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın ikinci dozu 6-8 hafta arasında uygulanacağını açıklaması beni pek telaşlandırmadı. Zaten kararı alırken Prof. Dr. Uğur Şahin’in de fikrini sormuşlar.

        Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof.Dr. Serap Şimşek Yavuz da bu konuda detaylı bir açıklama yaptı. Özetle şöyle diyor Serap Hoca:

        BioNTech aşının birinci ve ikinci dozları arasındaki sürenin 6 hafta olması, güvenli ve etkili aşılamanın yapılabilmesi için başlangıçta elzem görülmüş.

        Fakat dünyada aşılara erişim konusunda ciddi sorunlar yaşanınca bazı ülkeler aşıların ikinci dozlarını geciktirmeyi tercih ederek en az bir doz aşı almış kişi sayısını artırma yoluna gitmiş.

        Bunun uygun olduğu da bilimsel çalışmalarla ispatlanmış.

        Yavuz, dünyada önemli bilim adamlarının yazdığı 11 farklı makaleyi referans göstererek şu bilgileri paylaşıyor:

        BioNTech aşısının etkinliğinin birinci dozdan sonraki 15-21'inci günde yüzde 92.6 olduğu görülmüş.

        Astra Zeneca çalışmasının verileri de doz aralığının daha uzun olmasının daha iyi koruma sağladığını göstermiş.

        İngiltere, mRNA aşılarını 12 hafta arayla uygulamış ve oldukça başarılı sonuçlar elde etmiş.

        Tek doz mRNA aşısının, uygulamadan 28 gün sonra 70 yaş üzerindeki bireylerde bile hastaneye yatışları engellemede yüzde 80, ölümü önlemede yüzde 85 civarlarında etkili olduğu hesaplanmış.

        Benzer şekilde İsrail'de gerçek yaşam verilerinde de ilk dozdan sonraki ilk 28 günde mRNA aşısının yüzde 85-90 etkili olduğu gösterilmiş.

        Özetle, erken dönemde aşılı kişi sayısını artırmak için tek doz uygulayıp sonrasında aşı kapasitesi arttıkça ikinci dozun yapılmasının gayet doğru bir tercih olduğu bilimsel olarak da kanıtlanmış.

        Lafın kısası, Sağlık Bakanlığı’nın aldığı yeni karar aşı etkinliğini azaltmayacak. Daha çok kişinin aşılanması açısından da yerinde bir karar.

        Peki insanlar Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya tepki göstermekte haklı mı?

        Tabii ki haklılar çünkü karar alma ve iletişim sürecini de tedarik sürecini de son derece kaotik yürütüyor Bakan Koca.

        İngiltere, 12 haftalık ara kararını ta Şubat ayında almıştı. Yani o günden beri dünyada tartışılan bir durumdu.

        Madem biz de daha fazla kişiyi aşılamak için arayı açacaktık, bunu neden en baştan planlamadık?

        İnsanlar ikinci doz için randevu almış ya da almak üzereyken yani köprüden tam geçerken atı neden değiştiriyoruz?

        Bu yeni karar yeterince endişe yaratmıyormuş gibi, Bakan Koca bir de “Aşı tedariki önümüzdeki 2 ay güçleşiyor” açıklamasını yaptı.

        Sayın Koca, kusura bakmayın ama sürekli değişen açıklamalarınızla bizzat kendiniz süreci kötü yönettiğiniz algısı yaratıyorsunuz.

        Diğer Yazılar