Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Memlekette anket şirketinden bol bir şey yok maşallah. Partilerden abonelik ücreti toplayabilen -ya da toplamayı umut eden-, kafasına göre seçim sonucu yayınlıyor.

        Sağda da var bunun örnekleri, solda da…

        Mesela CHP’ye yakınsan, muhalif medyayı da coşturmak istiyorsan salla bir anket, AK Parti’nin oyu düşmekle kalmasın CHP’nin bile gerisinde çıksın. O da yetmez, İYİ Parti’nin oylarında da gram artış olmasın ki CHP’nin eli güçlensin.

        Tabii tam tersini yapanlar da var.

        Bu anketleri hiç utanmadan yayınlıyorlar.

        Kimse de çıkıp “Saçmalık” demiyor.

        Bir de işini hakkıyla yapanlar var.

        En azından akla mantığa uygun sonuçları gösteriyorlar.

        Mesela Özer Sencar Kasım 2021 araştırmasını açıklamış. Muhalefetin toplam oyu Cumhur İttifakı’nın önünde. Fakat ne zannedildiği gibi AK Parti oylarında dramatik bir düşüş var, ne de CHP oylarında göz dolduran bir yükseliş.

        Kararsızlar dağıtıldıktan sonra AK Parti yüzde 34.3, CHP yüzde 22.6, İYİ Parti ise yüzde 14.9 görünüyor.

        Ekonomideki mutsuzluk ise yoksullaşma üzerinden kendini gösteriyor. Katılımcıların yüzde 71.2'si son dönemde yoksullaştığını söylüyor.

        Ekim araştırması da benzer sonuçlar içeriyordu. İktidarın izlediği ekonomik politikaları eleştirenlerin oranı yüzde 65 düzeyindeydi. “Muhalefet partileri iktidara geldiklerinde halkın ekonomik sorunlarını çözebilir mi?” sorusuna ise ankete katılanların yüzde 55’i “Hayır” cevabını veriyordu.

        Tabii bu araştırmalar yaşadığımız son kur krizinden önce yapıldı. Asıl aralık ayı sonuçlarına bakmak lazım.

        Tahminimce aralıkta da "Ekonomik sorunları kim çözer?" sorusunun yanıtı aynı kalacaktır; yani “Hiçbiri”.

        Yeni ekonomik model ile AK Parti çok ciddi bir risk aldı. İğneden ipliğe her şeyin fiyatı hızla yükseliyor. “6 ay sonra düzelecek” diyerek kendi kendilerine sınav takvimi koydular. Yazdan sonra piyasa toparlamazsa 2023’ü kazanmaları zor.

        Öte yandan muhalefette de ciddi bir dağınıklık var. Adaylık tartışmalarını kendi elleriyle büyütüyorlar.

        Ekonomi konusunda iktidarı eleştiriyorlar tamam ama kafa kafaya verip güven yaratacak bir alternatif program ortaya çıkaramıyorlar.

        Dış politikada milliyetçi hassasiyetleri yüksek seçmeni Cumhur İttifakı’ndan kopmaya ikna edecek bir perspektif de geliştiremiyorlar.

        Uydurma anketlerin gazına gelip “Nasıl olsa kazanıyoruz” rehavetine kapılarak somut çözümler üretmeyi ihmal ederlerse, son 1 yıldır ikna edemedikleri yüzde 20’ye yakın kararsız seçmeni önümüzdeki yıl da kendi taraflarına çekemeyecekler.

        Erol Olçok kitabı

        Erol Olçok kitabı
        0:00 / 0:00

        Cevat Olçok, 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden ağabeyi Erol Olçok anısına bir biyografi kitabı hazırlamış.

        Olçok’un hayat hikayesinin ötesi de siyasi tarih açısından önemli bir arşiv çalışması olmuş.

        Sayfalar arasında dolaşırken ilginç bilgilere rastladım.

        Tarihe 'AK Parti’ye 7 seçim kazandıran reklamcı' olarak geçen Erol Olçok, aslında ilk büyük seçim kampanyasını 1999 seçimlerinde Tansu Çiller önderliğindeki DYP için hazırlamış.

        DYP’nin teklifini kabul etmeden önce, o sırada Pınarhisar Cezaevi’nde yatan Tayyip Erdoğan’a gidip izin istemiş. Erdoğan, “Bu işi alın; bu çaptaki kampanyaların nasıl yapıldığını öğrenmiş oluruz” diyerek destek vermiş. Ne var ki DYP o seçimden büyük bir yenilgiyle çıkmış.

        Kitapta AK Parti’nin kuruluş aşamasında üzerinde çalışılan farklı parti isimleri ve logoların fotoğrafları var.

        Beyaz Parti, Milli Atılım Partisi, Aydınlık Yarınlar Partisi gibi isimler düşünülmüş. Ampul fikrinin kimden çıktığı ise yazmıyor kitapta…

        AK Parti’nin büyük bir yenilgi yaşadığı son İstanbul seçiminde Ekrem İmamoğlu’nun kampanyasını yürüten Necati Özkan’ın Erol Olçok’la ilgili sözleri de dikkat çekici. “Arter ülkemizin siyasi iletişim tarihinde en çok seçim kampanyası yürüten, en çok seçim kazanan ve bir siyasi harekete en çok doğrudan katkı sağlayan ajans olmayı başardı” diyor Özkan.

        Rakiplerinin bile saygı duyduğu bir başarı çizgisi yakalamış yani Olçok.

        Keşke kitapta daha hayattayken AK Parti ile yollarının neden ayrıldığı da anlatılsaydı…

        Atatürk'ü İnönü'den dinlemek

        Atatürk'ü İnönü'den dinlemek
        0:00 / 0:00

        Bu hafta postamdan çıkan güzel kitaplardan biri de Kırmızı Kedi Yayınları tarafından basılan Abdi İpekçi’nin 'İnönü Atatürk’ü Anlatıyor' isimli kitabıydı.

        İpekçi’nin 1968’de Milliyet Gazetesi için İsmet İnönü ile Atatürk üzerine yaptığı söyleşilerden oluşan bu eseri ben sesli kitap olarak dinlemiştim.

        Basılı halini elime alınca eksik bölümler olduğunu fark ettim. Benim dinlediğim ve Thales Yayınları’nın yayınladığı versiyonda İpekçi'nin Celal Bayar, Şevket Süreyya Aydemir, Sabahattin Selek gibi dönemin önemli isimleriyle Atatürk ve İnönü üzerine yaptığı söyleşiler de yer alıyordu. O ek bölümler kitaba ciddi bir zenginlik kazandırmıştı.

        Örneğin İpekçi’nin ressam Ayetullah Sümer ile konuştuğu bölümde, İsmet İnönü’nün kendi portresini yaptırmak üzere İbrahim Çallı, Feyhaman Duran ve Ayetullah Sümer’i davet ettiğini, 1939 yılının Şubat ayından Nisan'a kadar Pembe Köşk’ün kış bahçesinde her gün bu 3 ressama 1'er saat poz verdiğini okuyunca çok şaşırmıştım.

        (Bugün bir siyasetçimizin 2.5 ay boyunca her gün bir ressama poz verdiğini hayal etsenize!)

        Sevgili Enis Batur ve Kırmızı Kedi Yayınları’na yeni baskılara o bölümleri de eklemelerini tavsiye ederim.

        Eğer ki odak noktasında Atatürk kalsın istiyorlarsa belki söz konusu söyleşileri de ayrıca basabilirler.

        Sonuçta her hali okumaya değer. Gerçekten ilginç anekdotlarla dolu bu kitabı döneme ilgi duyanlara tavsiye ederim.

        Diğer Yazılar