Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bir önceki yazımda konser iptallerini ve Eskişehir’deki bir parkta yoga yapan grubun engellenmesini eleştirmiş, kimi AK Partililer "Yasakçı zihniyet yok" dese de pratiğin öyle olmadığını anlatmıştım.

        Yazımın Eskişehir ile ilgili bölümü üzerine AK Parti Eskişehir Milletvekili ve Türk Dünyası Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Nabi Avcı aradı. Kendisini dinleyince olayın pek bizim zannettiğimiz gibi bir ‘yaşam tarzına müdahale’ meselesi olmadığını anladım.

        Kısaca özetleyeyim.

        Öncelikle bahsi geçen Dede Korkut Parkı bırakın yoganın yasaklanmasını, Eskişehir’de yoga yapılabilen tek parkmış. Belediyeye bağlı diğer parklarda yerlere örtü veya mat sermek yasak olduğu için hepsi burayı tercih ediyormuş.

        Sadece yoga değil, aerobik ve paten gibi sporlar da çok popülermiş.

        Örneğin, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından her gün sabah akşam müzik eşliğinde iki spor hocasının nezaretinde pilates ve aerobik gibi organizasyonlar yapılıyormuş. Bowling, paten, badminton gibi spor dallarında da düzenli dersler veriliyormuş.

        Özel kurumlar da daha önce izin alarak müzikli zumba, koşu, toplu yürüyüş gibi etkinlikler düzenliyormuş.

        İzin verilmeyen etkinlik var mı? Evet, var. Kermes, panayır gibi ticari faaliyetlere müsaade edilmiyormuş. Siyasi faaliyetlere de izin verilmiyormuş. Örneğin AK Parti Eskişehir Kadın Kolları parkta organizasyon yapmak istemiş ancak onaylanmamış.

        REKLAM

        Gelelim CİMER’e şikâyet meselesine…

        Belli ki şikâyet eden parka sık giden vatandaşlardan biri. Dilekçede “Ben spora veya yogaya karşı değilim ama gruplar toplu olarak etkinlik yaptığında biz oturacak yer bulmakta güçlük çekiyoruz. Tedbir alın; bu işler düzenli yürüsün” diye talepte bulunuyor.

        Yani mesele ‘ahlak’ veya ‘yaşam tarzı’ değil, daha ziyade alan paylaşma...

        Bunun üzerine Dede Korkut Vakfı, parkta zaten Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün de zaman zaman etkinlikler yaptığını, her şeyin kontrol altında olduğuna dair bir cevap yazıyor.

        Bu arada Eskişehir’deki ücretli bir yoga kursu toplu etkinlik yapmak için parka gidiyor. O sırada nöbetçi olan yaşlı bekçiye birileri “CİMER’e şikâyet var, müsaade etmeyin” diyor.

        ‘Cumhurbaşkanlığı, CİMER’ gibi ifadeleri duyan yaşlı güvenlik görevlisi de “Aman bana söz gelir” paniğine kapılıp grubu dışarı çıkarmaya çalışıyor ve olay büyüyor.

        Biz de elbirliğiyle meseleyi “AK Parti yogayı yasakladı” noktasına taşıyoruz.

        Nabi Bey işin artık mizahını yaparak “İnşallah bu olaydan sonra Eskişehir’deki diğer parklarda da yere mat serme kısıtlaması kaldırılır da halkımız özgürce orada da yoga ve piknik yapabilir” diyor.

        Zaten olayı protesto etmek için sonraki gün toplanıp yoga eyleminde bulunanlar da yine aynı parkı tercih ediyor.

        Yaşam tarzına müdahale konusunda AK Partili siyasetçilerin tepki çeken açıklamaları yok mu? Var.

        Fakat Eskişehir’deki mesele bunun bir örneği değil.

        İşin aslını yazmak vazifemiz…

        Yasaklanan konserlerden Kültür Bakanı'nın eşlik ettiği konserlere…

        Yasaklanan konserlerden Kültür Bakanı'nın eşlik ettiği konserlere…
        0:00 / 0:00

        Türkiye hakikaten tuhaf bir ülke. Bir taraftan valilerin ve belediye başkanlarının iptal ettiği konserleri konuşuyoruz, öte yandan Isparta’da yasaklanan sanatçı, İstanbul’da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın konserinde sahne alabiliyor.

        Tabii bu durumun Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un özgürlükçü ve kucaklayıcı tavrıyla doğrudan ilgisi var.

        Dün akşam bir grup gazeteciyle birlikte Bakan Ersoy ile buluştuk. Uzun bir sohbetin ardından AKM’de ‘Barcelona Gypsy Balkan Orkestrası ve Suzan Kardeş’ konserini izledik.

        Fox TV’den Doğan Şentürk ve İsmail Küçükkaya, Sözcü Gazetesi’nden Soner Yalçın ve Aytunç Erkin, Oda TV’den Toygun Atilla vardı.

        Bakan Ersoy gelmeden önce masada kendi aramızda konuşurken kalabalık bir grup genç dışarıda Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında düzenlenen ücretsiz açık hava konserinde eğleniyordu. Sahnede Kolpa grubu vardı. Özellikle iki genç hepimizin dikkatini çekti. Başörtülü bir genç kızımız ile göbeği açık bir tişört giyinmiş bir başka kızımız kol kola dans ediyordu. “İşte esas yeni Türkiye bu” dedik. Ve gençlerin özgürce eğlenebileceği bir ortam yaratan Kültür Bakanı’nı takdir ettik.

        Mehmet Nuri Ersoy göreve başladığında turizme ağırlık vereceğine, kültür ve sanat ayağının zayıf kalacağına dair bir önyargı vardı. Fakat zaman içinde hiç böyle olmadığını gördük.

        REKLAM

        Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul’un kültür-sanat hayatına gurur verici bir canlılık kazandırdı. Buna senede 2 kez düzenlenen Beyoğlu Kültür Yolu Festivalleri de eklenince ciddi bir dinamizm oluştu. Bu dinamizmin oluşmasında Bakan Ersoy’un siyaset üstü bir tavır almasının, özel kültür kurumlarına ‘öteki mahallenin çocukları’ muamelesi yapmamasının büyük payı var.

        Örneğin İKSV’nin yıllardır düzenlediği Caz Festivali ve Müzik Festivali bu sene Beyoğlu Kültür Yolu Festivali’ne entegre edilmiş. 2 hafta boyunca 3 festivalde onlarca ücretli ve ücretsiz konser gerçekleşecek.

        Ben perşembe akşamı AKM’de İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sahneye koyduğu Don Kişot balesini izledim. Çok enerjik ve neşeli bir performanstı. 2 bin 500 kişilik salon hıncahınç doluydu.

        Dün akşam seyrettiğimiz ‘Barcelona Gypsy Balkan Orkestrası ve Suzan Kardeş’ konseri de yine çok kalabalıktı. Son bölümde herkes ayağa kalkıp dans etti. Bakan Ersoy da izleyicilerle birlikte tempo tuttu.

        Sahneye çıkan Suzan Kardeş, AKM’ye çocukken babasıyla geldiğini ve o günden beri burada sahneye çıkma hayali olduğunu anlattı. AKM yeniden açıldığı için Bakan Ersoy'a teşekkür etti. Atatürk’ün anısına Vardar Ovası’nı seslendirdi. Salondaki coşku görülmeye değerdi.

        Artık İstanbul kültür ve sanatta gerçek manada dünyanın diğer metropolleriyle yarışıyor.

        En başta dediğim gibi burası tuhaf bir ülke. Kimi şeyler kötü gitse de çok güzel şeyler de oluyor.

        Diğer Yazılar