Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Taksim bombacısının kendini gizlemek için 4 aydır bir tekstil atölyesinde sığınmacı gibi çalıştığı ortaya çıktı.

        Bu olay kaçak yollardan ülkemize gelen yabancı uyrukluların merdiven altı yerlerde rahatça çalışabildiği, hele bir de kadınsa hiçbir güvenlik soruşturmasına uğramadan rahatça hayatını sürdürebildiğini gösteriyor.

        Çok merak ediyorum söz konusu tekstil atölyesi kapatıldı mı? En azından ceza kesildi mi? Soruşturma başlatıldı mı? O atölyede veya benzerlerinde çalıştırılan kaçak göçmenler tek tek araştırılıyor mu?

        Hem emek sömürüsü yapan hem de ciddi bir güvenlik riski yaratan bu işletmelere ne zaman caydırıcı cezalar verilecek?

        Ucuz iş gücü olsun diye göz yumulan bu meseleye ne zaman dur diyecekler?

        Mesele sadece ucuz iş gücü veya kaçak göçmen meselesi de değil.

        Bombacı terörist yakalandı peki ya diğer kaçak göçmenler?

        Ülkemizde şu an bu kadın gibi masum göçmen kılığında takılan kaç gizli örgüt mensubu var?

        Elbette bütün sığınmacılar potansiyel teröristtir asla diyemeyiz ama sayı arttıkça güvenlik riskinin arttığını kim inkâr edebilir?

        Irkçılık ve yabancı düşmanlığı yapmamakla ülkenin güvenliğini tehlikeye atacak boyutta yasadışı göçe müsamaha göstermek arasında kocaman bir fark var.

        Ülkeye girenler nasıl takip ediliyor? Bir daha benzer bir saldırı yaşanmaması için ne yapılacak?

        Türkiye taşıyabileceğinden çok daha fazla sayıda sığınmacıya ev sahipliği yapıyor.

        Halkın tahammül sınırını çoktan aştı bu mesele.

        Hele de artık Taksim’de 6 canımıza kıyan teröristin Suriye’den geldiği ortaya çıktıktan sonra kimse iktidarın son yıllarda sürdürdüğü politikaya anlayış göstermez.

        Dün CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Meclis’teki grup konuşmasının sonunda “Avrupa Birliği ile yapılan sığınmacı anlaşmasından çıkacağız. En geç iki yıl içinde bütün sığınmacıları kendi ülkelerine göndereceğiz. Söz!" dedi.

        Bu somut vaat karşısında sadece “100 bin briket ev yapıyoruz, yavaş yavaş geri dönecekler” diyerek halkın haklı öfkesini dindiremezler.

        6 liderin yerinde olsaydım…

        6 liderin yerinde olsaydım…
        0:00 / 0:00

        Herkesin Taksim saldırısını konuştuğu bir günde 6’lı masa toplantısını erteleyemiyorsam da İstanbul’a alırdım. Toplantıdan önce veya sonra 6’lı lider birlikte İstiklal Caddesi’ne yürüyerek hayatını kaybedenleri anar, terörü lanetlerdim.

        Millete ve cadde esnafına moral verirdim.

        Ülkeyi yönetmeye aday liderlerin Türkiye’nin acılı bir gününde Ankara’da kalmayı tercih etmesini anlamak mümkün değil.

        Hele de kendilerine rakip olarak gördükleri Cumhurbaşkanı Erdoğan G 20 toplantısı için yurtdışındayken… Yani saha boşken…

        Bu arada bundan önceki afetlerde çokça eleştirdiğimiz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bu sefer doğru bir duruş sergiliyor.

        Patlamanın olduğu ilk anda Emniyet'in yaptığı açıklamaya riayet etmesi, siyaset yapmaması, halkı teskin etmesi ve en önemlisi de yeni bir saldırıdan endişe duyanlara moral vermek için her gün İstiklal Caddesi'ne gideceğini söylemesi tam da bir şehrin belediye başkanına yakışan davranışlar.

        Hakkını teslim edelim...

        Diğer Yazılar