Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dün CHP'nin “İkinci Yüzyıla Çağrı” toplantısını dikkatle izledim.

        Öncelikle ana muhalefet partisinin enerjisini içi boş siyasi tartışmalara harcamak yerine Türkiye ekonomisini iyileştirecek bütüncül bir program üzerinde çalışması, dünyanın önde gelen ekonomistleriyle iş birliği yapması kesinlikle takdiri hak ediyor.

        CHP uzun zaman sonra ilk kez pozitif bir rüzgâr yarattı.

        Gelelim konuşmaların içeriğine…

        Önce artılardan başlayayım…

        En etkili konuşmaları Faik Öztrak ve Selin Sayek Böke’nin yaptığı yönünde yorumlar duydum.

        Oysa bence onlarınki ağırlıklı olarak siyasi sloganlardan ve genel vaatlerden oluşuyordu. Coşkuluydu ama içerik olarak ben daha ziyade Refet Gürkaynak ve Ufuk Akçiğit’in konuşmalarını beğendim.

        Refet Gürkaynak teoriyi gündelik hayatla birleştiren etkili bir konuşma yaptı. İktidarın bugünlerde sık sık kullandığı argümanları çürüten önemli karşı argümanlar geliştirdi.

        Örneğin ‘Enflasyonu göze aldık, çünkü biz büyümek istiyoruz’ söylemini eleştirdi. “1970’lerde bütün dünya bunu denedi ve bütün dünya bu işte çuvalladı. Biz de deneyip daha önce başarısız olduk zaten. ‘Enflasyonu yükselteyim ama büyüyeyim’ böyle bir şey yok, hiç olmadı. 90’larda da gördük bunu. 2 ay sonrasında vadeli işlem yapılamayan ülkede 2 sene sürecek yatırım işini kimse yapmıyor. Bu yatırımı yapmıyorsunuz, büyümüyorsunuz da. Enflasyon, büyümenin önünde büyük bir engel. Bu nedenlerle enflasyonu düşürmek zorundayız” dedi.

        “Türkiye’de enflasyonun bu kadar yüksek olmasının sebebi bütün dünyada yüksek olması, petrol fiyatlarının artması, Amerikan Merkez Bankası kararları veya Ukrayna Rusya savaşının buğday fiyatlarını artırmasıdır” gibi tezlere de karşı çıktı. “Bu enflasyon bizim yaptığımız bir şey. Dünyanın her yerinde olduğu gibi kötü politikalar kötü sonuçlar doğruyor” dedi.

        Ufuk Akçiğit’in açıkladığı sektör bazlı veriler de son derece çarpıcı ve ezber bozan türdendi. Örneğin “Türkiye’de en çok sağlık alanında akademik çalışma yapılırken tıbbi cihazlar ihracatında ve eczacılık ürünlerinde dünyanın en gerisindeyiz. Sağlıkta bilim ortamı oluşturmuşuz ama onu milli servete çevirememişiz. Costa Rika ve Finlandiya çevirmiş” diye anlattı. Genel geçer tespitler yerine adeta check-up yapıp ekonomimizdeki hasta organları teşhis etmesi oldukça faydalıydı.

        Peki ya programın eksi yönleri?

        Salon kalabalıktı, giriş organizasyonu kötüydü. Basına ayrılan alan yetersizdi. Ayakta kalınca çıkıp dışarıdan izlemek zorunda kaldık. (Kabul edelim bu tür organizasyonlarda AK Parti daha başarılı…)

        Jeremy Rifkin’in konuşması önceden kaydedilip Türkçe dublaj ile yayınlanması gerekirdi. Bağlantının birkaç saniyeliğine de olsa kopması kötü oldu. İçeriğinin büyük bölümünü iklim krizine ayırması, endüstriyel dönüşümü tam anlatamaması da heyecanı öldürdü. İlk konuşmanın ona yaptırılması hatalı bir tercihti.

        ABD karşıtlığının zirve yaptığı, CHP’nin Batı tarafından yönlendirildiği iddialarının ortaya atıldığı bir dönemde Rifkin’in ‘baş danışman’ olarak seçilmesi doğru tercih miydi o da ayrı konu…

        Sorunlar, tespitler, yapısal dönüşüm önerileri ve kısa vadeli vaatler ayrı ayrı anlatılabilirdi. Hepsi birbirine karıştı.

        Somut vaatler arasından öne çıkan;

        - 50 ili kapsayan 8 bölgede, özel ekonomi bölgeleri oluşturulması,

        - Gençlere iş bulmaları için kişisel danışman atanması,

        - Beş yıl içinde 13 milyon 500 bin kişinin istihdam edilmesi,

        - Aile destekleri sigortası kurumu ile her aileye aile sosyal hizmet uzmanı atanması, bu kapsamda 25 bin gencin sosyal hizmet uzmanı olarak istihdam edilmesi,

        - Evinde engellisine, yaşlısına bakan, tarlada çalışan tüm kadınların emeklilik hakkının devlet güvencesi altına alınması,

        - Sosyal yardımların kadınların hesabına yatırılması,

        - Sürdürülebilir enerji için tüm binalara güneş enerjisi sistemi kurulması gibi elle tutulur maddeler konuşmaların arasında kaynadı.

        Fakat tüm bu olumsuzluklara rağmen CHP bu programla kendinden söz ettirmeyi başardı.

        Bütününde hem muhalefet için hem de Türkiye’nin geleceği için son derece faydalı bir girişim olduğunu düşünüyorum.

        Diğer partilerin çalışmalarıyla bütünleşince 6’lı masa iyi bir ekonomi programı ile halkın karşısına çıkacak gibi görünüyor.

        Tabii entelektüel derinliğe ve bilimsel çalışmalara verdikleri önem kadar, bu vaatleri halka basit ve anlaşılır biçimde aktarmaya da önem verirlerse…

        Aksi halde enflasyon ne kadar yüksek olursa olsun, 7 milyon kişinin başvurduğu ucuz TOKİ projeleri, asgari ücret zamları, marttan itibaren dağıtımına başlanacak Karadeniz doğalgazı gibi elle tutulur adımlar karşısında zorlanabilirler.

        İYİ Parti ve DEVA'nın dünkü toplantıdan çıkarması gereken ders…

        İYİ Parti ve DEVA'nın dünkü toplantıdan çıkarması gereken ders…
        0:00 / 0:00

        Aslında dün CHP’nin ekonomik vizyon toplantısının bir benzerini İYİ Parti de Kalkınma Konferansları serisiyle yapmıştı hatta dün izlediğimiz üç isim; Hacer Foggo, Prof. Dr. Ufuk Akçiğit ve Prof. Dr. Hakan Kara Türkiye ekonomisine dair tespitlerini ilk orada anlatmıştı.

        Yani CHP’nin vizyon toplantısının İYİ Parti’den ilhamla hazırlandığını söylesek yeridir.

        DEVA Partisi’nin hazırladığı Ekonomi Eylem Planı da benzer çözümler vadediyordu.

        Hem İYİ Parti’de hem DEVA'da çok başarılı ekonomi kurmayları var.

        Fakat CHP onlardan farklı olarak…

        Programı haftalar öncesinden duyurarak…

        3 Aralık’ta ne açıklanacağını merak ettirerek…

        Programa katkı veren dünyaca ünlü ekonomistlerin PR’ını etkili biçimde yaparak…

        Büyük bir lansman organize ederek rüzgâr yaratmayı başardı.

        Sonuçta diğerleri de çok nitelikli programlar hazırlamış olsa da seçime doğru akılda kalan CHP’ninki olacaktır.

        İYİ Parti ve DEVA Partisi buradan kendilerine bir ders çıkarmalı ve meselenin iyi içerik üretmek kadar, hatta belki ondan fazla etkili tanıtım yapmak olduğunu akılda tutmalılar.

        Kılıçdaroğlu diğer liderleri neden övdü?

        Kılıçdaroğlu diğer liderleri neden övdü?
        0:00 / 0:00

        Kemal Kılıçdaroğlu dün içerikten bağımsız olarak üç siyasi hamle yaptı.

        Giriş konuşmasında “Ne derlerse desinler inandığım vizyon yolculuğundan asla bir geri adım atmayacağım ve vazgeçmeyeceğim. Hepiniz şuna inanın. Bay Kemal çıktığı yoldan asla geri adım atmaz” diyerek adaylık arzusundan vazgeçmeyeceğini açıkça ilan etti.

        Kapanış konuşmasında ise 6’lı masadaki liderleri tek tek överek masadan bağımsız bir politika izlemediği mesajı verdi.

        Daha önemlisi adaylığını dayatmak yerine gönül alma taktiğiyle masayı ikna etme stratejisine geçtiğini hissettirdi.

        Diğer Yazılar