Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ŞUNU baştan belirteyim, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 9 yıl önceki sosyal medya gönderileri nedeniyle mahkum olması AK Partili bazı siyasetçiler tarafından da eleştirildi.

        Nitekim karar sonrası AK Partili bazı isimlerin geçmişteki benzer tweetleri sosyal medyada gün boyu dolaştı; bir anlamda pandoranın kutusunu açtı...

        Daha ilerisi yeni bir hukuki tartışmayı da gündemin ortasına bıraktı.

        Tartışmanın merkezinde ise Kaftancıoğlu'nun CHP İl Başkanlığı görevini cezasının infazı sürecinde de yürütüp yürütemeyeceği var.

        Yıllardır parlamento hukukunu yerinde takip eden biri olarak baştan belirteyim, Kaftancıoğlu YSK dahil yargının mevcut uygulamaları göz önünde tutulduğunda İl Başkanlığı görevini yürütemez.

        Zaten kendi de talepkar değildi, ancak milletvekili adayı olma şansını da bu seçimde kaybetti.

        YARI AÇIKTA DA KALMAYACAK

        Öncelikle Kaftancıoğlu'nun aldığı hüküm 5 yıldan az olduğu için cezasının infazı yarı açık cezaevinde geçecek.

        Koronavirüs tedbirleri dolayısıyla yarı açıkta kalan mahkumlar adli kontrollü olarak serbest kaldıkları için Kaftancıoğlu da cezasını dışarıda geçirecek.

        En azından 1 Haziran'a kadar; bu tarihte sona erecek yarı açık cezaevlerine ilişkin karar uzatılmazsa gecelerini yarı açık cezaevinde geçirmek durumunda kalacak.

        SİYASİ FAALİYETİNE ENGEL YOK

        Tartışmanın odağındaki İl Başkanlığı görevine gelirsem...

        Ceza hukuku alanında görüşlerine güvendiğim iki isim, Prof. Dr. Adem Sözüer ve Dr. Rezan Epözdemir'in de vurguladığı gibi cezasını çekeceği iki yıl partinin herhangi bir yönetiminde bulunamaz.

        Ancak CHP'li hukukçuların bu konudaki bakışı geçmişte Anayasa Mahkemesi'nin aldığı iki karar nedeniyle biraz farklı.

        İşaret ettikleri Anayasa Mahkemesi'nin Türk Ceza Kanunu'nun kişinin mahkumiyeti halinde nelerden yoksun kalacağına ilişkin maddeler için aldığı iptal kararı.

        Ancak Anayasa Mahkemesi aynı maddenin, "Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan" yoksun bırakılacağına ilişkin fıkrasına dokunmadı. (53/d)

        Sadece "seçme ve seçilme hakkına" ilişkin yasağını kaldırdı.

        Yani "seçilme hakkını" geri verdi.

        CHP'deki hukukçular da buradan yola çıkarak, Anayasa Mahkemesi kararı gereği seçilme hakkını elde ettiğini ileri sürüyor.

        Siyasi Partiler Kanunu'nda da cezanın 5 yıldan fazla olması halinde il başkanlığı yapamayacağının belirtildiğine vurgu yaparak, Kaftancıoğlu'nun cezasının bundan az olduğunu dolayısıyla görevini sürdürebileceğini ileri sürüyor.

        Ayrıca yeni Siyasi Partiler Kanunu'nda TCK'da sıralı bazı suçları işlemesi halinde de milletvekili ve belediye başkanlığı yapamayacağı, parti tüzel kişiliğinde yönetici olarak görev alamayacağına ilişkin hüküm var.

        Bunun içinde devlete karşı işlenen suçlar ve Cumhurbaşkanına hakaret de yer alıyor; YSK ile birlikte Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve mahkemeler de bu hükme harfiyen bugüne kadar uydu.

        Yerel seçim öncesi CHP'nin Bodrum, Buca belediye başkan adaylarının seçime girmemesi de bu maddeden dolayıydı; bazı milletvekillerinin siyaset yapma yasağı da yine bu madde kapsamında getirildi.

        Ancak CHP konuya bu şekliyle yaklaşmıyor, yeni TCK'da devlete karşı işlenen suçların siyaset yasağının önünde engel oluşturmadığına ilişkin görüşünü yineliyor.

        İstanbul'da bugün yapılan CHP MYK'da da benzer yönde görüş oluşmuş ve hukuki olarak görevden alınıncaya kadar Kaftancıoğlu'nun görevine devamına karar verilmiş.

        MAHKEMEDEN DE İSTEYEBİLİR

        Anlaşılan o ki CHP siyasi partiler masasının uyarısını beklenecek, ardından bu konudaki hukuki mücadelesini başlatacak ve sonuna kadar Kaftancıoğlu'nun görevde kalması için mücadele edecek.

        Hatta toplantıda "hukuki olarak yerine biri gelmesi gerekse de Kaftancıoğlu'nun son karar veren olması" görüşünde de birleşilmiş.

        Buna karşın hukuki açıdan siyasete dönebilmesi için Kaftancıoğlu'nun infaz sürecini bitirmesi gerektiğini dünkü sohbetimizde Prof. Dr. Adem Sözüer de kayda geçirdi.

        Yasağının kalkması için cezasının infazı sonrası mahkemeye başvurup memnu hakların iadesine dönük karar talep edebileceğinin de altını çizdi.

        Dolayısıyla hukuki açıdan yöneticilik yapamaz ancak siyaset yapmasının önünde de herhangi bir engel yok, zaten Anayasa açısından da mümkün değil...

        CHP YÖNÜNDEN

        Bir de CHP ile ilgili tarafı var…

        İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi etrafında süren tartışmaları bıçak gibi kesmekle kalmadı, dağınıklık içine giren CHP’yi de konsolide etti.

        Özellikle CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun tüm milletvekillerinin İstanbul’a gitmesi çağrısı ile bu durum örgütsel bir hale dönüştü; 21 Mayıs'taki Bursa mitinginin İstanbul'a almasıyla da eylemsel hale dönüştü.

        Kılıçdaroğlu’nu Ankara’dan İstanbul’a yürüten yeni bir Enis Berberoğlu durumu yarattı...

        Karar Kaftancıoğlu’nu daha görünür kıldı, CHP’yi ise Karadeniz gezisiyle dağılmış halden çıkardı, bir araya topladı...

        Yetmedi 6’lı masayı da daha sıkı kenetlenir hale getirdi…

        Karar sonrası 6'lı masada yer alan liderlerin Kaftancıoğlu'na destek mesajları da açık göstergesi.

        Ceza almasına neden olan tweetleri doğrudur-yanlıştır tartışmasına girmem, ancak 9 yıl sonra böyle bir cezanın gelmiş olması toplum vicdanında kabul görmedi.

        Son tahlilde CHP açısından erek hasıl oldu…

        Karamollaoğlu'nun acil uyarısı…

        Karamollaoğlu'nun acil uyarısı…
        0:00 / 0:00

        SP lideri Karamollaoğlu, bir sonraki hafta masa etrafında toplanacak olmalarına karşın, ani bir kararla bayram sonrası birlikte hareket ettiği 6 parti liderini ziyaret kararı aldı.

        Son dört gün içinde de dört partiyi ziyaret etti, pazartesi de İYİ Parti lideri Meral Akşener ile turunu tamamlayacak.

        SP kurmaylarına ve ziyaret ettiği partilerin etkin ve yetkin isimlerine Karamollaoğlu’nu bu denli acil tur atmaya iten nedeninin ne olduğunu sordum.

        Aktardıklarına göre daha önce dile getirdiği ittifak içinde ittifak veya üçlü ittifak diye tanımlanan durumun ötesinde bir gerekçeyle acil gitme kararı almış.

        Gerekçesinin gerisinde yatan neden de Suriyeliler olarak isimlendirilen mülteciler ile ilgili son dönem yükselen tepkiler…

        Karamollaoğlu, ziyaretlerinde geçmişte Alevi-Sünni, Türk-Kürt fay hatlarının kaşındığını, ancak buradan sonuç alınmasının artık mümkün olmadığının görüldüğünü belirterek özetle şu tavsiyede bulunmuş:

        “Diğerlerinde başarılı olamadılar ama Suriyeliler meselesinde toplum çok hassas. Bu konuda biz de hassasiyet gösterip bir gerilim ortamı yaratmaktan uzak durmalıyız; buradan nemalanmak isteyen kesimler var. Gerilim üretip seçime bunu yansıtmak isteyebilirler…”

        Liderler de kendilerine gelen bilgilerin de benzer olduğunu belirterek kendisine hak vermiş…

        CHP ve İYİ Parti liderlerinin son grup konuşmalarındaki üslubun gerisinde yatan neden de bundanmış…

        Sözünü ettiğim, Suriye’de gerekli ortamı hazırladıktan sonra gitmelerinin sağlayacağına yönelik üslup…

        Bunda da devam etme ve konuyu köpürtmeme kararı almışlar…

        Diğer Yazılar