Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CUMHURBAŞKANI adaylarına ilişkin sürecin dün kesinleşmesiyle seçim meydanının propaganda yöntemi de ufuktan belirmeye başladı.

        Görünen o ki seçimin iki ana dinamik gücü olacak, bir yanda Cumhur, diğer tarafta da Millet ittifakının çevresinde gerçekleşecek.

        Diğer adaylar ve ittifakların tutumu da başat iki ittifak üzerinde baskı, destek ve seçmen etkisi yaratacak…

        Bir ay içinde üç kez değişikliğe uğrayan ve her birinde de bedeni, rengi ve söylemi baştan aşağı farklılaşan kampanya süreci ise farklı bir zemine kaydı.

        Son açıklamalara bakılırsa ittifakların oyununun ötekini yıpratma ve benzerlerin birbirinden oy kapma yarışı üzerine kurulduğu söylenebilir…

        Nitekim son dönem söylemlere bakılırsa, Cumhur İttifakı, Millet İttifakı seçmenini HDP üzerinden etkileme çabasında.

        Nitekim Cumhurbaşkanı ve AK Parti lideri Erdoğan’ın son dönemdeki bütün konuşmalarının ana teması aday çıkarmayan HDP’nin bu yolla Millet İttifakı’na destek olduğu ve bileşeni haline geldi noktasında…

        Cumhur İttifakı bu söylemiyle aslında İYİ Parti seçmenini etkilemeye çalışıyor…

        KENDİ ÇELİŞKİSİYLE YIPRATMA

        Millet İttifakı içindeki aykırılıkların daha görünür olması için çabalıyor.

        REKLAM

        Kendisini sahada göstermek yerine geriye çekilip Yavuz Ağıralioğlu, Muharrem İnce örneklerinde de olduğu gibi Millet İttifakı’nın içindeki tartışmaların öne çıkmasını sağlıyor.

        AK Parti cenahıyla sohbetlerimden anladığım kadarıyla, 11 Nisan’da tanıtım, adaylar ve seçim beyannamesinin açıklanacağı kampanyanın başlangıcına kadar da bu zeminde sürecek…

        Ancak, Millet İttifakı bileşenleri, kendileri için geçen seçim de bunun söylendiğini, belediyelerde çalışan milliyetçi ve muhafazakar isimlerin görevlerini sürdürdüğü gibi böyle bir durumun olmadığını belirterek baştan önünü kesiyor.

        ŞAHLANIŞ DÖNEMİ

        Bundan dolayı, Cumhur İttifakı 11 Nisan sonrasında sahaya çıktığında bu söylem devam etmekle birlikte geriye düşecek…

        “Umut satanlar değil, istikrar getirenlerden size fayda gelir…” vurgusu üzerinden, seçmene elindekini kaybetmesine izin vermemesi telkininde bulunulurken, daha fazlasının geleceği mesajı verilecek.

        Bu da TOGG, Karadeniz gazı, savaş gemileri, tank ve silah sanayi ile güçlendirilecek…

        Ağırlıklı olarak, çıraklık, kalfalık, ustalık dönemlerinin ardından sıkı bir mücadele sürecini tamamladıklarını, şimdi ise şahlanış dönemine girildiği mesajı pozitif kampanya diliyle sunulacak…

        POZİTİF PROPAGANDA SERTLEŞEN SÖYLEM

        AK Parti’nin 20 yıllık iktidarının sonucunda bunun nasıl bir etki yaratacağı aslında vatandaşın ekonomik durumu ile örtüştüğü için, elektrik, doğalgaz gibi temel giderlerin fiyatlarında indirim, gelirlerde ise artış yapılması da bu sürecin bir unsuru olarak harekete geçiriliyor.

        Kampanyanın dili pozitif olmakla birlikte, meydanın dilinin gerektiğinde sertleştirilmesi de olası…

        Bunun bir örneğini önceki akşam televizyon programı sırasında Erdoğan’ın, İYİ Parti lideri Akşener’e yönelik sözlerinde görme olanağına kavuştuk.

        REKLAM

        LİSTE ORTAKLIĞI OLUR MU?

        Kampanyanın dili üzerinde çalışmalar devam ederken, Cumhur İttifakı açısından üzerinde durulan bir diğer önemli konu liste ortaklığının olup olmayacağı…

        Burada iki farklı bakış hakim…

        İlki liste ortaklığının sağlanmaması halinde, Millet İttifakı’nın yaptığı her ortak listenin kendileri açısından sıkıntı üreteceği, bundan dolayı en azından belirli yerlerde liste ortaklığına gidilmesi yönünde.

        BBP lideri Destici “İttifakın bütün partilerinin katılımıyla” şartına dayalı olarak liste ortaklığını istese de AK Parti ve MHP’nin etkin ve yetkin isimleriyle yaptığım görüşmeden çıkardığım sonuç şu ki pek mümkün değil…

        VEKİLİ DEĞİL, PARTİ OYUNU KORUMAK…

        Aslında liste ortaklığına AK Parti ve MHP sanıldığının ötesinde çok önem atfetmiyor.

        Neden de AK Partili siyasetçilerin listelerde kendilerine fazla yer bulacak olması...

        MHP ise milletvekili sayısı kadar, oy oranına odaklanıyor.

        AK Parti’nin listesinden 41 bölge dışında kalan yerlerde liste ortaklığına girmeleri halinde, oy pusulasında görünmeyeceğinden dolayı oy oranlarında düşme yaşar.

        Ayrıca girmediği seçim çevresinde İYİ Parti’nin yer alması demek, diğer partilere gitmekte zorlanan milliyetçi oyların rakibe kaymasını sağlar.

        Girmediği seçim çevresinde hem oylarının görünmeyecek olması, hem de kendi ambleminin bulunmaması dolayısıyla sosyolojik tabanının ötekine gitmesi kabul edilir görünmüyor.

        Son dönem ardı sıra yaşanan süreçlerde MHP lideri Bahçeli’nin de altını çizdiği gibi kendisinden çok daha yeni olan iki parti seçime kendi logosuyla katılırken, 62 yıllık geçmişe sahip MHP’nin liste ortaklığına teşne bir partiymiş algısı da kabul edilir bulunmuyor.

        REKLAM

        UFUKTAKİ ZAAFLAR

        Ancak partilerin her yerde kendi amblemiyle seçime katılmasının bünyesinde taşıdığı bazı zaafları da var.

        Bunun başında da ittifak içinde olsa da her partinin oyu ayrı sayılacağından, benzer partilerin birbirinden oy kapma yarışı bulunuyor.

        Ayrıca ittifak halinde olmakla birlikte, sandık başında temsil edilmeyen öteki partinin oyuna sahip çıkmanın güçlüğü de başka zaafı üretiyor…

        Belki bundan olsa gerek, 2019 seçiminde de yaşandığı gibi son anda kendi amblemiyle girme kararından vazgeçilip, liste ortaklığına dönülmesini bekleyenlerin sayısı da az değil…

        Ancak, AK Parti ve BBP cenahında bu beklenti var olmakla birlikte MHP’de yaprak kıpırdamıyor; kararlılığını koruyor…

        YRP ve Hüda-Par ise bugüne kadar tahminlerinin ötesinde isimlerinden söz ediliyor olması ve süreçleri kontrol eder algı vermelerinin keyfini sürüyor.

        MİLLET İTTİFAKINDA İŞTİYAK OLUŞTURDU

        Bu gelişmeler ilginç bir şekilde Millet İttifakı’ndaki liste ortaklığı çabalarına kendi deyimleriyle, “iştiyak (güçlü destek) oluşturmuş…”

        Üç partinin çatı ittifakına ilişkin süreçte bir noktaya gelmek üzere olduklarının altını çizerken, bunun hangi parti çatısı altında olması gerektiği üzerinde durduklarını belirttiler.

        SP kendi diğer partilerin 43 yerdi kendi amblemi, geri kalan 38 yerde de kendi çatısı altında girilmesini isterken, DEVA ise yeni olmaları ve daha geniş bir kitleye hitap etmelerinden dolayı kendi logoları altında buluşmayı öneriyor.

        Aslında iki ittifakın da önünde çok zaman kalmadı; gelecek hafta sonundan önce bitirmek durumundalar; çünkü 9 Nisan’da milletvekili geçici listeleri teslim edilecek.

        İlginç bir seçim sürecine tanıklık edilecek…

        Diğer Yazılar