Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Komplo teorilerinden hiç hazzetmeyen biri olduğum halde Rahip Brunson meselesinden çok tuhaf kokular alıyorum. Sanki ABD’de bir el bu rahip Türkiye’den ABD’ye dönemesin istiyor. Onu kurban ederek iki ülke ilişkilerini bozmaya çalışıyor.

        Şayet böyle olmasa, yani amaç sonuç almak olsa, Brunson’a ev hapsi verildiğinde oluşan kısa süreli olumlu hava korunurdu. Bu gelişmenin ardından düşük profilli bir çizgi izlenir ve Brunson’ın ABD’ye gönderilmesi için kapalı kapı diplomasisi yürütülürdü.

        ABD’nin küstah ve tehditkar mesajları ile karşılıklı gerilimin tırmanacağı aşikardı. Bu saatten sonra hangi mahkeme Brunson’ı bırakabilir? Tamam ABD Başkan yardımcısı Mike Pence kendi evanjelist tabanına hitap etmek için rahibi kurban ediyor, ancak Washington’da Erdoğan’lı Türkiye’den hazzetmeyen çevreler bu hamleyi fırsata çevirip işleri iyice çıkmaza sürüklemeye niyetli.

        Bu mesele öyle tuhaf bir hal aldı ki, Türkiye için de Brunson’ı korumak ciddi bir sıkıntıya dönüşüyor. Evinin önündeki güvenlik önlemleri artırıldı ancak ben yine de korkuyorum. ABD’den karanlık bir el Türkiye’yi ve iki ülke ilişkilerini iyice işin içinden çıkılmaz bir hale getirmek için Brunson’ı öldürmek ve ‘bakın işte Türkiye’de anti-Amerikanizmin geldiği nokta’ demek isteyebilir. Bu rahibin çok çok iyi korunması şart…

        * * *

        HAKAN ATİLLA'YA RAĞMEN UTANMADAN

        Brunson konusunda bu yaygarayı Hakan Atilla’ya rağmen, utanmadan koparıyor Amerika. Apaçık bir şekilde hukuksuzca aylardır hapis yatan Atilla için Türkiye ABD yargısına tehditler savuruyor mu? Hayır! Aksine, sonuç almak için sessiz bir diplomasi yürütüyor.

        Ancak Atilla Bey haksızca hapiste tutulmaya devam ediliyor. Buna aldırmadan Washington’un Türkiye’yi tehdit etmesi ancak kabadayılık ile açıklanabilir!

        * * *

        O MASKE VE 3 HAYATİ UYARI

        Cumartesi günü Decathlon’un sualtı maskesi ile ilgili yazdığım yazı üzerine yer yerinden oynadı. Bodrum’da bir çocuk bu maske ile atlayıp, yüzüne maske vakum yaptığı için boğuldu, uzun uğraşlar sonrası nefes almaya başladı ve hastaneye kaldırıldı, halen yaşam mücadelesi veriyor…

        Maalesef tablo hiç iç açıcı değil. Çocuğun nabzı çok düşük, bilinci kapalı. Yaşama dönme şansı çok az talihsiz yavrunun…

        Yazım üzerine Decathlon hem bana ulaştı hem de bir yazılı açıklama yaptı ve maskenin original olmadığını, kendi tasarımlarının bir kopyası olduğunu açıkladı.

        Bu maske her yerde, her yaştan insanda var. Sahilleri bir dolaşın görürsünüz. Decathlon’dan yetkililerle yaptığım görüşmelerde 3 noktaya dikkat çektiler. Öncelikle muhakkak taklitlerden kaçınılması! İkincisi, ürünün üzerinde de olan 2 uyarı: 10 yaşın altında çocukların kullanımına uygun değil ve atlamaya uygun değil.

        Bu 3 hayati uyarıyı dikkate alın. Asla orijinali ile tıpatıp aynı görünen taklit ürün kullanmayın, çocuklara bu maskeyi vermeyin ve asla maske ile suya atlamayın!

        * * *

        TURİZMİN BAŞLADIĞI YER

        Bugün artık tatil kasabası değil, tatil şehri hatta tatil megapolü haline gelen Kuşadası esasen Türkiye’de turzimin başladığı yerdi. Cennet gibi doğası, mükemmel denizi ve sakin yerleşim merkezi ile benzersiz bir huzur kaynağıydı. Ve hakikaten bir kuş cennetiydi.

        Türkiye’nin ilk turizm oteli 1966’da burada açılmıştı: Kısmet Otel… Vahideddin’in torunu Hümeyra Çzbaş ve eşine ait olan bu otel hala ayaklı tarih olarak yerli yerinde duruyor ve çocukları Hanzade ve Halim Özbaş tarafından işletiliyor. Kayalıkların üzerinde bir zamanların en prestijli davetlerinin, devlet büyüklerinin ve asillerin en şaşalı buluşmalarının mekanı hala çizgisini hiç bozmadan dillere destan bahçesinde ve odalarında konuklarını ağırlıyor.

        Ancak malesef Kuşadası denince akla artık pek de güzel şeyler gelmiyor. Hınca hınç bir kalabalık, betonlaşma, trafik, yüksek müzik, ucuz turizm…

        Yeni cazibe merkezi

        Bodrum’dan sonra uğradığım, bir zamanların cennetinde gördüğüm aşırı şehirleşme beni üzdü ancak Kuşadası’nda hala güzel yerler var. Kısmet Otel’in yanısıra, onun hemen yanında, kayalıkların üzerinde yükselen Charisma Otel de bir cazibe merkezi olmuş. Buraya Efes’i ziyaret etmek isteyen, dünyanın dört bir yanından yüzlerce insan geliyor ve bölgenin genelinin aksine iyi hizmet alıyorlar.

        Oradan akın akın geliyorlar

        Uzakdoğulular Türkiye ile ilgili kaygılarını atmışlar. Şu sıra Koreli akını var. Aynı zamanda çok sayıda İskandinav ve Batı Avrupalı da yine rotasını Ege’ye kırmış ve Efes’i ziyaret ediyorlar.

        Bu güzellikleri vurgulamak ve Kuşadası’nın şehirleşmesini durdurmak gerek…

        Diğer Yazılar