Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bugün 2 Mayıs 2019…

        Bugün Ankara’da, ülkemizdeki basın ve ifade özgürlüğünün sınırlarının genişlemesi bağlamında kritik bir kurul toplanıyor.

        Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu 9 gazetecinin bireysel başvurularını bugün karara bağlayacak.

        Verilecek karar Türkiye’nin genel hukuk zihniyeti bağlamında da emsal teşkil edecek.

        Ben, Yüksek Mahkemenin bu dosyalarla ilgili özgürlükten yana tavır koyması gerektiğini düşünüyorum. Hukuk ve adalet bunu gerektiriyor.

        Zühtü Arslan başkanlığındaki Genel Kurul’un bugün çok iyi kaleme alınmış bir gerekçe metniyle Türkiye’nin adalet ve hukuk devleti alanındaki itibarını yükselteceğine inanıyorum.

        Hem Altan-Ilıcak gibi hem de Sözcü-Cumhuriyet gibi davalarda tavrım en baştan beri açık ve net oldu.

        Şu an içeride olan gazetecilerin çoğuyla tamamen zıt düşünen biriyim ama onların özgürlüklerine kavuşmaları için elimden ne gelirse yaparım.

        Ben Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak ile 17-25 Aralık FETÖ darbe teşebbüsü sürecinde çok kavga ettim. Bana göre fevkalade yanlış tavır aldılar. Hele Nazlı Hanım ile canlı yayınlarda desibeli epey yüksek tartışmalar yaşadık.

        Fakat şunu da söylemeliyim ki 17-25 Aralık darbe sürecinde medyanın ve köşe yazarlarının yüzde 75’lik bölümü aynen Ilıcak ve Altan gibi davranıyorlardı. Fakat kabak bu iki yazarın başına patladı.

        Bu aralar bir vesile oldu Aralık 2013-Nisan 2014 arası dönemin tweet arşivini inceledim. İnceledikçe de şaşkınlığım arttı. İnsan yaşarken bazı şeyleri fark etmiyor.

        Ne kadar ilginç ki o dönem biz Ilıcak ile kavga ederken nerdeyse tüm ünlü sanatçılar ve yazarlar ile kimi meşhur Türk burjuvaları Nazlı Hanım’ı desteklemiş ve bana da ağır hakaretler etmiş.

        O dönemi iyi hatırlıyorum. Nazlı Hanım da beyaz Türklerin ve laik kesimin kendisine desteğinden çok memnundu. Onlarla bu vesileyle yeniden barıştığını söylüyordu.

        Fakat 17-25 Aralık darbe sürecinde sırf Ahmet-Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak Erdoğan’a vuruyor diye onları alkışlayanlar bu üç isim hapse girerken de sevinçten bayram edip yine alkışlamışlar. Tahliye edilmeleri için uğraşan bizlere de aynı sosyal medyadan yine hakaretler ediyorlar.

        Hakikaten korkunç bir hadise bu. Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin böyle kritik bir karar için toplandığı gün yok yere polemik çıkarmak için bu riyakar örnekleri ortaya koymayacağım ama o malum Funda Esenç kafasındaki beyaz Türkler kendilerini biliyorlar.

        Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın da, 2013-14’te sırf Erdoğan yıkılsın ve hapse girsin diye kendilerine sonuna kadar destek verenlerin, 2016 yılında ise bu kez Altan-Ilıcak hapiste çürüsün diye nasıl uğraştığını görmeleri gerekiyor. Çünkü o kesim için Altan ve Ilıcak ile Erdoğan arasında fark yok. Hepsinden nefret ediyorlar.

        Öte yandan Gökçer Tahincioğlu’ndan okuduğuma göre Anayasa Mahkemesi’nin hem Sözcü-Cumhuriyet hem Altan-Ilıcak konusundaki olası özgürlükçü bir kararına yerel mahkemelerin direneceği belirtiliyormuş.

        Anayasa Mahkemesi ne karar verir bilemeyiz. Genel Kurul uzun uzun tartışacak ve bir sonuca varacak, gerekçesini de ortaya koyacaktır.

        Fakat nasıl ki her siyasi parti, doğru bulmasa bile YSK kararına uymak mecburiyetindeyse, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulması da aynı şekilde mecburi.

        Eğer Türkiye asgari seviyede bir hukuk devletiyse böyle bir ihtimal söz konusu bile olamaz. Hukuken mümkün değil.

        Bu durum mesela bir yerel mahkemenin 12 yaşında bir çocuğa araba kullanma ehliyeti verilmesini onaylaması gibi bir karar olur. Yani doğrudan kanun ihlali.

        Evrensel hukuk kaideleri hepimize yani bu ülkedeki 82 milyon insana da lazım. Gelin hep beraber Türkiye’nin gerçek bir özgürlükçü hukuk devleti olmasını isteyelim ve birlikte mücadele verelim.

        Fakat lütfen kimi CHP sözcüleri de “Türkiye yeniden gerçek hukuk devleti olmalı” gibi laflar etmesin çünkü Türkiye hiçbir zaman gerçek anlamda bir hukuk devleti olmadı. Hep ceberut devletin hukuku geçerli oldu.

        Zühtü Arslan başkanlığındaki Anayasa Mahkemesi kurumunun 2019-23 döneminde vereceği kararlarla Türkiye’yi özgürlükçü hukuk devleti olma rotasına doğru çekeceğine kalpten inanıyorum.

        Diğer Yazılar