Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz pazartesi akşamı Roma’nın muhteşem Navona Meydanı’nın biraz arkasında yer alan göz kamaştırıcı binaya girerken zamanilerlese de mekanlarınbu şehirde nasıl da hiç değişmediğini düşünüyordum.

        Tarihi bir kapıdan loş ve insana huzur veren bir avluya açılan binanın iki katı Türkiye’nin, dünyanın dört bir yanında tanıtımını yapan Yunus Emre Kültür Merkezi’ne ev sahipliği yapıyor.

        Bu tarihi mekanda o gece çok özel, çok gurur verici bir davet vardı. Yıldız Sarayı Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Zeynep Karahan Uslu aylarca çalıştı ve kendi memleketi Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe antik kentinin yurt dışına tanıtımı için bir organizasyon yaptı.

        Organizasyonun ev sahibi Prof. Dr. Zeynep Karahan Uslu.

        Göbeklitepe insanlık tarihini kökten değiştiren bir keşif. Ve bu keşfin tanıtımını zamana meydan okuyan Roma’nın kalbinde yapıyorsunuz…

        UNESCO tarafından geçen yıl dünya mirası listesine Türkiye’deki 18. eser olarak alınan Şanlıurfa’daki bu kadim şehrin önemi halen yeterince bilinmiyor. Halbuki Mısır Piramitlerinden 7500 yıl önce yapılmış yüksek bir medeniyetin izlerini taşıyan bir yerleşim yeri Göbeklitepe.

        UNESCO listeye alana kadar buranın yıllık ziyaretçi sayısı sadece 5400’müş! Bir yıl içinde bu sayı 200 bini geçmiş ancak elbette bu yeterli değil.

        Toplantıda söz alan akademisyenleri dinlerken bu tarih hazinesinin önemini bir kez daha anladım.

        Gecede Zeynep Karahan Uslu’nun davetlileri arasında Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, Şanlıurfa Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyaz, Beyoğlu Belediye Başkanı Ali Haydar Yıldız da vardı.

        Turizm Bakanlığı Göbeklitepe’ye özel önem veriyor. Toplantıya katılan Özgül Özkan Yavuz ile konuşurken “Nagehan Hanım Bakanlığın kültür boyutu ile ilgili çalışmalarımız gölgede kalıyor, halbuki biz turizmden kazanıp kültüre yatırıyoruz” dedi.

        Hakikaten de bu yıl turizm, gelmiş geçmiş en yüksek ziyaretçi sayısı ile rekor kırıyor. Bu başarıda zannediyorum sektörün içinden gelen bir Bakan olmasının rolü büyük.

        *

        Göbeklitepe tek merkez değil

        Toplantıda akademisyenlerin sunumlarını da dinleme imkanı bulduk. Iğdır Üniversitesi’nden Prof. Dr. Bahattin Çelik uzun yıllardır bölgede yaptıkları çalışmaları anlatırken Göbeklitepe’nin tek merkez olmadığını, bölgede aynı döneme ait irili ufaklı birçok yerleşim yeri tespit ettiklerini, çalışmaların devam ettiğini dile getirdi.

        Göbeklitepe Kazı Koordinatörü ve Almanya Arkeoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Lee Clare ise dinin çıkışı ve Göbeklitepe arasındaki ilişkiyi ortaya koydu, bulunan tapınakların fotoğraflarını göstererek Milattan Önce 9500-8000 yıllarına ait bu boyutta, yerleşim yerleri ile tapınağın yan yana olduğu bir kentin tarihle ilgili bilinenleri altüst ettiği üzerinde durdu.

        *

        Bu hazine dünyaya anlatılmalı

        Sunumları dinlerken bizim topraklarımızda yer alan bu tarih hazinesinin dünyada hak ettiği ilgiyi görmediğini içim burkularak bir kez daha fark ettim. Maalesef özellikle son yıllarda Suriye savaşı ile birlikte bölge hep kargaşa ve terörle özdeşleşiyor.

        Göbeklitepe’nin bulunduğu bölgenin etrafı kaynıyor, üzerine bir de Türkiye ile ilgili olumsuz önyargılar eklenince bu insanlık mirasını anlatmak zorlaşıyor.

        Ben Barış Pınarı Harekatı dolayısıyla ülkemize yönelik bunca dezenformasyon ve negatif havanın estiği günlerde Roma’daki bu toplantının pozitif gündem yaratmak açısından özellikle kıymetli olduğunu düşünüyorum.

        *

        Türkiye’ye yönelik olumsuz hava

        Bu arada İtalya’da Türkiye’ye yönelik oluşan olumsuz havadan bahsetmemek olmaz. Maalesef THY de bu havadan payını alan kurumlardan biri. Roma Müdürü Hakan Yılmaz ile konuşurken “2016’ya kadar yılda 700 bin kişi taşırken 2016’daki terör saldırılarından sonra bu rakam 200 binlere kadar düştü, şimdi Barış Pınarı operasyonu ile birlikte bize negatif kampanya yapıyorlar ancak önyargılarla mücadele ediyoruz, rakamları yine yukarı çekmeye başladık” dedi.

        *

        Cumhurbaşkanlığı’ndan Vatikan Büyükelçiliği’ne

        Lütfullah Göktaş 8 yıl Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Basın ve İletişimden sorumlu başdanışmanlık görevini yerine getirdi. Bu, şimdiye dek o makamda bulunanlar arasındaki en uzun süre. Biz gazetecilerin yakından tanıdığı, epey kahrımızı çekmiş bir isimdir. Çok iyi derecede İtalyanca konuşur.

        Göktaş 8 ay önce Türkiye’nin Vatikan Büyükelçisi olarak atandı. Roma’daki davetliler arasında o da vardı. İtalya’ya ve diline bu kadar hakim bir ismin temsilinin ciddi fark yarattığını o akşam Göktaş’ın İtalyan davetlilerle kurduğu diyalog ile bir kez daha gördüm.

        *

        Yıllar sonra karşılaşmak

        Toplantı başlamadan yanıma gelen genç kadın “Ben kimim, bil bakalım” deyince aldı beni bir telaş. Hafızam bu konuda hiç iyi olmadı maalesef. Karşımdaki yüz çok tanıdık ama kim?

        Lise, üniversite tahminleri yaparken çok daha eskilere gitmek gerekti. Çocukluğumun geçtiği Selimpaşa’daki yazlıkta beraber büyüdüğümüz arkadaşım Nazlı çıktı karşımda duran tanıdık sima… Görüşmeyeli olmuş en aşağı 25 yıl…

        Bu arada Nazlı (Birgen) Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyoloji okuduktan sonra akademik kariyer için İtalya’ya gitmiş, 15 yıl içinde İtalyanca, İspanyolca ve Fransızcayı müthiş seviyede öğrenmiş ve simultane tercüman olmuş.

        Toplantının çevirmeni O’ydu, İtalyancadan, Türkçeye, Türkçeden İngilizceye duraksamadan, aksansız geçişleri ile hepimizi kendine hayran bıraktı.

        25 yıl sonra karşılaştığım Nazlı Birgen.

        *

        Sürprizler daha uçakta başladı

        Roma seyahatinin başka bir sürprizi ise uzun zamandır ortalarda görünmeyen eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’a uçakta rastlamamdı.

        Kadir Bey eşi ile birlikte İtalya’ya gezmeye gelmiş. “Yıllarca ailem ile geçirdiğim zamandan çalarak çalıştım hep Nagehan Hanım. Eşim benim hiçbir resmi gezime katılamamıştı. Yıllar sonra ilk kez rahatladım, artık aileme, çocuklara, torunlara daha fazla vakit ayırabiliyorum” dedi.

        Kadir Bey’i mutlu gördüm. Aktif görev bitince çöken insanlardan olmamış. Aksine tazelenmiş. Telefonunu açtı, ekrana 10 torununun fotoğrafını yerleştirmiş, hepsini teker teker anlattı.

        Görevden ayrılışı ile ilgili “Öyle gerekti” dedi, başka bir şey demedi ama Barış Pınarı’nın önemi, gerekliliği ve zorlukları üzerine uzun uzun konuştu.

        Diğer Yazılar