Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Perşembe günü bu köşede hem okulların açılması için çağrı yapmış hem de Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk ile yaptığım röportajı yayınlamıştım.

        O yazı üzerine Türkiye’de özel okul deyince akla gelen ilk isimlerden olan, Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel aradı.

        "Size sonuna kadar katılıyorum Nagehan Hanım. Ben bir eğitimci olarak dünya çapında bu işin gidişini takip ediyorum. Okullarını açan ülkelerde kayda değer olumsuzluk yaşanmadı. Zaten Avrupa’da birçok yer de açtı okulları" dedi.

        Okulların neden açılması gerektiği üzerine Enver Bey ile uzun bir sohbet yaptık. Her yer açıkken okulların kapalı olmasına uzun süredir muhalefet eden ben, yılların eğitimcisi Yücel’in bir uyarısı ile bu ısrarımda ne kadar haklı olduğumu bir kez daha anladım ve daha da endişelendim.

        Dedi ki:

        "Ben en çok 6-9 yaş arası için üzülüyorum. Bu yaş aralığı çocuğun yaratıcılığının en yüksek olduğu, kavrama seviyesinin çok arttığı bir zaman dilimi. Bunu kaçırırsanız telafisi yok. Bu yaş çocuklarının zaman kaybetmesi ileride arayı kapatamayacak zararlara yol açabilir."

        Pandemi döneminde özel okullar en çok eleştirilen adreslerin başında geliyor. "Eğitim uzaktan, okul kapalı ama ücretler aynen alınıyor. Bu işten özel okullar karlı çıkıyor, masrafları çok azaldı, karları çok arttı" deniyor.

        Bunu Enver Bey’e sordum.

        "Bu iddia baştan sona yanlış" diyerek girdi söze. "Nagehan Hanım bu kadar işimize gelse ben niye aylardır okulları açın diye çırpınayım? Aksine biz de üzgünüz ve mustaribiz. Yüz yüze eğitimin yerini hiçbir şeyin tutmayacağına inanıyoruz.

        Bir de bu ön kabuller doğru değil. Giderlerimiz azalmadı. Aksine teknolojik yatırımlar yaptık, ateş ölçerler, mekan düzenlemeleri, dezenfeksiyon sistemleri kurduk. Masraflarımız arttı. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim, ciddi hazırlıklar yaptık, bence okullar sokaklardan çok daha güvenli."

        İstanbul surlarında restorasyon ne aşamada?

        Geçen pazartesi Yedikule Hisarı ve surlarının Fatih Belediyesi tarafından restore edilmeye başlandığını ve bu değerli havzanın adım adım ziyarete açılacağını anlatmıştım.

        İstanbul surları yalnızca Yedikule’den ibaret değil tabii. Geri kalan kısımları ile ilgili bir çalışma var mı? Dünya kültür mirasının önemli bir parçası olan ve maalesef hak ettiği gibi ortaya çıkarılmayan surlardaki çalışma Yedikule ile mi sınırlı kalacak?

        Bu sorunun cevabını İstanbul Büyükşehir Belediyesinden aldım.

        Büyükşehir Belediyesi Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı Dünya Kültür Mirası listesinde bulunan 7.2 km uzunluğundaki tarihi Kara Surları’nda restorasyon çalışmalarına başlamış.

        Büyükşehir Belediyesi tarafından oluşturulan bilim kurulunun çalışmaları doğrultusunda surları- ve etrafı 5 etaba ayrılmış.

        Birinci etap Yedikule Zindanlarından Belgrad kapıya kadar olan T15, T16, T17, T18 burçlarını ve sur duvarları ile hendekleri kapsıyor. Burası ile ilgili sözleşme 23 Eylül'de onaylanmış ve 450 gün içinde bitirilmesi planlanıyor.

        Yedikule’deki restorasyon ile işbirliği içinde gitmeyi hedefliyorlar zira Yedikule’deki Altın Kapı’nın Roma Yolu ile birleştirilmesi için bir köprü yapılması öngörülüyor. Roma Yolu İBB’de, Altın Kapı ise Fatih Belediyesinde. İyi bir koordinasyonla bu insanlık mirası ihya olabilir.

        İkinci etap Vatan Caddesi ile Edirnekapı arasında yer alan T74, T76, T79 burçları ve Sulukule Kapısını içeriyor. Ağaç ve bitki temizliği yapılmış, 360 gün içinde restorasyonun tamamlanması hedefi konmuş.

        Üçüncü etap Cibalikapı. Burası ciddi bir yıkılma tehdidi altında idi. Restorasyonu tamamlanmış.

        Dördüncü etap karasurlarının Haliçle birleştiği nokta olan Anemas. Burada proje tamamlanmış, restorasyon aşamasına geçilmiş.

        Beşinci etap olan İstanbul deniz surları içindeki Bukeleon Sarayı için ise eylül ayında ihale sürecinin tamamlanması isteniyor.

        İstanbul surları deyince yaklaşık 8 km’lik çok büyük bir alanda yapılacak restorasyon çalışmasından bahsediyoruz. Dev bir bütçe isteyen, yıllar alacak bir süreç bu.

        Maalesef surların tamamında yer alan 93 burçtan 21’i yıkılma tehlikesi ile karşı karşıya.

        Bir an önce bu kültür mirasına hayat öpücüğü verilmek zorunda. Son 30 yıldır neredeyse hiçbir çalışma yapılmamış olması onun bunun değil, bence hepimizin ayıbıdır.

        Bu mirası bürokratik dehlizlerde vakit kaybetmeden bir an önce ayağa kaldırmak gerekir.

        Adalar'daki atlara ne oldu?

        Yıllardır süren fayton zulmü uzun tartışmalar sonunda nihayet geçtiğimiz aylarda fayton lobisine rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İstanbul Valiliğinin kararlı tutumu ile bitmiş, atlar özgürleşmişti.

        Peki her gün saatlerce yollara koşulmayan atların yeni hayatı nasıl? Bu hayvanlara ne oldu?

        Merak ettim ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’ya sordum.

        Adalardaki atların durumunu öğrendim.

        Hayvan sever dernekler bu süreçte çok yardımcı olmuşlar.

        Sayıları 1500’e yaklaşan atların tamamına yakını Tarım İl Müdürlüğü tarafından sahiplendirilmiş.

        Atları sahiplenmek isteyenlerin geçmişleri ve koşulları incelenmiş ve emin ellere verilip verilmediği ile ilgili her biri için ciddi bir çalışma yapılmış.

        Yıllarca çok kötü koşullarda yaşayıp, ağır şartlarda çalıştırılan atlar bugün koşulları uygun olan hayvan severlerin bakımına verilmiş.

        Ancak bu sürecin de takipçisi olmak, bu güzel hayvanların istismar edilmemesi için kontrol mekanizmaları geliştirmek gerekir.

        Diğer Yazılar