Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan da maalesef koronavirüse yakalandı. Üstelik dünyadaki liderlerle kıyaslandığında Erdoğan çifti bu konuda en tedbirli hareket eden isimlerin başında geliyorlardı. Aşıya teşvik konusunda da çok güzel bir performans sergilediler.

        Ancak ne kadar tedbir de alınsa koronavirüs yine de insana bulaşabilen böyle bir hastalık. Hem Tayyip Bey'e hem de Emine Hanım'a geçmiş olsun dileklerimi iletiyor ve acil şifalar diliyorum.

        Neyse ki oldukları aşılar sayesinde hastalığı çok hafif geçiriyorlar. Bana da iki hafta önce piyango vurdu, iki sinovac+iki biontech sayesinde çok hafif geçirdim. Aşıdan farklı sebeplerle çekinen herkese hararetle çekincelerini bir kenara koymalarını tavsiye ediyorum. Lütfen aşı karşıtı delilik lobilerine kanmayın.

        Öte yandan Erdoğan çiftinin omicron olması Türk siyasi hayatında yeniden nezaket rüzgarını başlattı. Tayyip Bey'in eşi Emine Hanım ile beraber koronavirüse yakalandığını twitter ortamında duyurmasının ardından elbette kendisini ilk arayan MHP lideri Devlet Bahçeli olmuş. Erdoğan ve Bahçeli çok sıcak ve samimi bir konuşma yapmışlar. Bahçeli'nin ardından hemen Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky telefon açmış. Sonra da Cumhur İttifakı’nın diğer mensubu BBP Genel Başkanı Mustafa Destici.

        Tayyip Bey'e muhalefet cenahından ilk "Geçmiş olsun ve acil şifalar" mesajı ise CHP Genel Başkanı ve anamuhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu'ndan geldi. Tayyip Bey de hiç bekletmeden Kemal Bey'in bu nazik mesajına karşı aynı nezakette cevap verdi.

        REKLAM

        CHP liderinin ardından muhalefetten Erdoğan'a gelen ikinci mesaj DEVA Genel Başkanı Ali Babacan'dan oldu. Tayyip Bey de hemen Ali Bey'e yanıt verdi. Sonra Millet İttifakı'nın ikinci büyük partisi İYİ Parti lideri Meral Akşener, hemen ardından Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek.

        Siyasal liderler arası bu nezaket rüzgarı öyle kuvvetli esti ki oyuna ve çapına bakmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisine "Geçmiş olsun" mesajını ileten her siyasi parti genel başkanına geri dönüş yaptı. Hepsine...

        Demokrat Parti'den Gültekin Uysal, Memleket Partisi'nden Muharrem İnce, Türkiye Değişim Partisi'nden Mustafa Sarıgül, Demokratik Sol Parti'den Önder Aksakal, Yeniden Refah Partisi'nden Fatih Erbakan, Zafer Partisi'nden Ümit Özdağ...

        Aranızda birçok kişinin ismini muhtemelen ilk kez duyacağı üç siyasetçi olan HÜDA-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi ve Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Tırpancı'dan gelen mesajlara da döndü Tayyip Bey. Bence bu nazik mesajlara yanıt vererek çok doğru yaptı.

        Kamuoyu tarafından nerdeyse adı hiç bilinmeyen Gültekin Tırpancı, Besim Tibuk ve Cem Toker'den sonra LDP'nin üçüncü genel başkanı. Besim Tibuk hala LDP'nin onursal genel başkanlığını ve felsefi önderliğini sürdürüyor. LDP, Tibuk'un siyasi felsefesini savunan bir parti. Toker ise partinin ve Tibukizmin medya yüzü konumunda.

        Besim Tibuk ülkede belki de en sert muhalefeti yapıyor, hatta açık açık Osman Kavala'nın Erdoğan'dan sonraki Cumhurbaşkanı olması gerektiğini savunuyor. LDP'nin, Toker ve Tırpancı'nın da çizgisi bu minvalde. Buna rağmen Recep Tayyip Erdoğan'ın Liberal Demokrat Parti ile olumlu diyaloğa girmesini son derece güzel buldum, hoşuma gitti.

        EKSİK OLAN NE?

        Peki bu siyasi nezaket tablosunda eksik olan ne? Söyleyeyim… Eksik olan başta HDP olmak üzere tüm sosyalist-sol partiler. Sol'suz Türk siyasi hayatı gerçeği maalesef bu olayda da kendini belli etti.

        REKLAM

        Dikkatle inceledim... HDP'nin iki eş genel başkanı şu saate kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Geçmiş olsun" dileğinde bulunmamış. Eğer Mithat Sancar ve Pervin Buldan bu nezaketi gösterseydi de Tayyip Bey onlara geri dönüş yapmasaydı kesinlikle buradan Erdoğan'a seslenecek ve nezaket gereği yanıt vermesi gerektiğini söyleyecektim.

        Şimdi de bizzat tanıdığım Mithat Sancar'a bu köşeden seslenmek istiyorum... Mithat Hocam aranızdaki mesafe ne olursa olsun lütfen bu nezaketi gösterin. Ben sizin normal hayatta ne kadar kibar bir aydın olduğunuzu biliyorum. Sizi tanıyorum.

        Koronavirüs hastalığına yakalanmış hiç tanımadığı bir insana bile "Geçmiş olsun ve acil şifalar" diyecek bir insansınız siz. Mahalle baskısına aldırmadan bu adımı atın lütfen. Sizin bu nazik mesajınıza her siyasi partinin genel başkanına cevap verdiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın nezaketle yanıt vereceğine inanıyorum.

        Milyonda bir oy alan partilere bile nezaketle cevap vererek çok doğru bir iş yapan Tayyip Erdoğan Türkiye toplumunda en aşağı yüzde 10 sosyal tabanı bulunan partinin genel başkanı olan size, en azından ülkemizin yüzde 10'unu teşkil eden yurttaşlarımıza saygısından nazik bir şekilde yanıt verecektir. Bu kadar kutuplaşmanın olduğu ortamda güzel olmaz mı bu tablo Sayın Mithat Sancar?

        Aynı şekilde Pervin Buldan'a da bu köşeden seslenmek istiyorum... Pervin Hanım da bu nezaketi gösterip Tayyip Bey ve Emine Hanım'a hitaben "Geçmiş olsun ve acil şifalar" mesajı paylaşsa yanlış mı olur?

        Hiçbir siyasi düşmanlık, bir ciddi hastalıktan ötürü bir insana "Geçmiş olsun" denmesinin önünde engel olmamalı. Yanılıyor muyum Mithat Bey ve Pervin Hanım?

        Aynı şeyi son dönemde çıkışlarıyla ses getiren, Marksist Türk solunun TBMM'deki tek temsilcisi olan TİP'in Genel Başkanı Erkan Baş'a da söylemek istiyorum. Yukarıda ifade ettiğim gibi eğer TİP lideri Erkan Baş'ın nazik "Geçmiş olsun" mesajına Cumhurbaşkanı Erdoğan yanıt vermezse ben de buradan kendisini tenkit edeceğim.

        TİP'in Marksist-Leninist çizgisine zıt bir insanım. Kendimi liberal-demokrat olarak tanımlıyorum ama Türk siyasi hayatı o kadar sol-suz bir ortam ki TİP gibi partilerin ve Erkan Baş gibi siyasetçilerin varlığını önemsiyorum. Mesela TİP'in hazırlattığı araştırma raporu "Duvar" adlı eser gerçekten çok özenli ve titiz bir çalışma olmuş. CHP bu kadar açık ve net kaleme alınan bir rapor hazırlatamazdı. Bu vesileyle "Duvar" isimli bu itina dolu raporu kaleme alan TİP'li Ahmet Şık, Bahadir Özgür, Ertuğrul Mavioğlu, Hakkı Özdal ve Timur Soykan'ı tebrik ederim.

        Türkiye'deki "sözde muhalefet" odaklarını yani rejimin gerçek muhalifi olmayanları gördükçe Erkan Baş ve TİP'lilerin dili çok rijid bile olsa hakiki bir muhalefet odağı olma çabalarına da saygı duyuyorum. CHP içindeki Canan Kaftancıoğlu çizgisinin de TİP ile bütünleştiği kanaatindeyim.

        Fakat tüm bunlar bir hastalık karşısında nezaket ve zarafet dolu bir "Geçmiş olsun" mesajının önünde de bariyer olmamalı.

        Diğer Yazılar