Cumhurbaşkanı Erdoğan siyasi yasağa karşı çıkan açıklama yapmalı, aksi halde…
Türkiye’de dün bir saatli bomba toplumun ortasına yerleştirildi.
Evet, Ekrem İmamoğlu’na siyasi yasak getiren tamamen hukuksuz ve vicdansız karardan bahsediyorum.
Bu adaletsiz kararla birlikte Türkiye çok dar bir koridora girmiş durumda.
Bir gazeteci olarak, bir yazar olarak ülkemin önündeki 6 aylık süreçten ve sonrasında da geleceğinden çok kaygılıyım.
Bu koridordan nasıl çıkacağız?
Benim bu yazıyı yazdığım sırada henüz Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklama yapmamıştı.
Bu ortamı sakinleştirmek öncelikle onun elinde. Kendisinin 1998’de şiir okuduğu için başına gelenlerin aynısı şu an Ekrem İmamoğlu’nun başına geliyor.
Tayyip Bey eğer “Ben tüm siyasi yasaklara karşıyım. Bu siyasi yasak ihtimalini hep birlikte TBMM’de ortadan kaldıralım” gibi bir açıklama yaparsa fotoğraf değişir, hatta keşke Tayyip Erdoğan Ekrem İmamoğlu’na “Geçmiş olsun” telefonu açma büyüklüğünü gösterse…
O zaman her şey normalleşir…
Aksi takdirde, eğer Tayyip Bey kendi yaşadığı hukuksuzluğun bir kopyasını yaşayan İmamoğlu’na bu adaletsizliği reva görürse, o yönde bir açıklama yaparsa bu dar koridor daha da daralır, daralır…
Dün de Habertürk TV’de canlı yayında Sayın Erdoğan’a seslendim, bu köşeden yine sesleniyorum…
Tayyip Bey lütfen bu siyasi yasak kararını eleştirin, aranıza mesafe koyun, kınayın.
Tüm AK Partililerin de talebi bu olmalı. Dün hiçbir AK Partili bu karara sahip çıkmadı ama adamakıllı da karşı çıkmadılar. AK Parti, üzerindeki şaşkınlığı atmalı ve siyasi yasaklara her koşulda karşı olduğunu haykırmalı.
Siyasi yasaklara karşı tavrı MHP ve Devlet Bahçeli de göstermeli diye düşünüyorum. Devlet Bey’den de bu demokratik tavrı almasını rica ediyorum. Türkiye’nin geleceği için bunu yapmalı Devlet Bey.
Kendisi bir şiir okudu diye siyasi yasak alan Tayyip Erdoğan şimdi aynı vesayet yöntemini mi savunacak? Buna inanmak istemiyorum.
Bugünkü rejimin yani Cumhur İttifakı’nın gücü Yargıtay’dan jet hızıyla karar çıkarıp Ekrem İmamoğlu’nu Belediye Başkanlığından indirmeye ve 2023’te Başkan adayı oldurtmamaya yeter ama o durumda 2023 seçimi de şimdiden bitti demektir.
İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse altılı masanın adayı kim olursa olsun, eğer normal ve dürüst bir seçim gerçekleşirse kazanacaktır.
Kim aday olursa olsun, İmamoğlu’nun siyasetten bu vesayet yöntemiyle tasfiye edildiği bir ortamda o aday artık İmamoğlu’nun vekili olur.
2002’de de Tayyip Erdoğan siyasi yasaklıydı, seçime bizzat giremedi ve Abdullah Gül Başbakan oldu ama aslında o seçimi kazanan Tayyip Erdoğan’dı.
2023’te Ekrem İmamoğlu siyasi yasaklı olup seçime bizzat giremese de kim aday olursa olsun esas o seçimi kazanan Ekrem İmamoğlu olur.
Peki ya hem Ekrem İmamoğlu yasaklanıp hem de dürüst bir seçim yapılmazsa?
İşte o zaman Türkiye olarak yandık demektir. Türkiye tam anlamıyla bir totaliter rejim haline gelir. Dün de ifade ettim. Benim şu an en büyük kaygım bu.
Bunun olacağına inanmıyorum, inanmak istemiyorum. Türkiye bu totaliter noktaya sürüklenmemeli.
O yüzden CHP’lilere de tüm muhaliflere de seslenmek istiyorum….
“Bizden korkuyorlar, korkunun ecele faydası yok. Bittiniz” gibi gerçekçi olmayan rövanşist laflarla Cumhur İttifakı’na yüklenmeyin.
Bu tahrik edici tavır Türkiye’de totaliter bir rejimin kurulmasını teşvik etmekten başka işe yaramaz. Yapmayın…
Akıl ve sağduyu dolu açıklamalar şart.
“Bugünkü iktidarın gücü yok, Putin gibi rejim kuramazlar, yapamazlar” denmesi gerçekçi bir tavır değil.
Yapabilirler ve Türkiye mahvolabilir. O zaman bu dar koridor bir korku tüneline dönüşür.
O tünelden ne zaman çıkacağımızı ise o koşulda hiç kimse bilemez. 5 sene, 10 sene, 20 sene?
Türkiye bu dehşet tüneline girmemeli.
“Her koşulda mağduriyet siyasetçiye yarar” sözleri o zaman kısa ve orta vadede tamamen çöp haline gelir. Lütfen artık eski ezberlerimizi bozalım.
Hep birlikte bu dar koridordan sağduyu ve itidal ile çıkmalıyız.
