Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İYİ Parti’de taşlar yerinden oynadı. Akşener istifa kararı verince gözler 24 Haziran’dan beri İyi Parti’yi MHP’ye yapıştıracağı şeklindeki komplo teorilerinin ve söylentilerin merkezinde olan Koray Aydın’a çevrildi. Semih Yalçın’ın "İyi Parti’den dönüş olursa değerlendiririz” ifadesi de bu teoriyi güçlendirdi. Devlet Bahçeli’nin açıklaması ise ilginç oldu: "Koray Aydın ve arkadaşlarına büyük görev düşüyor. Akşener'in görevinin devamını sağlamalılar''. Bahçeli’nin tavrı, Akşener’in genel başkanlığını destekleme jestinden çok, İYİ Parti’nin onursal başkanı gibi davranma mesajı veriyordu.

        Peki ne oldu da böyle oldu? Akşener neden böyle bir karar verdi? Birkaç nedeni var.

        1- İlki 24 haziran seçimlerinin ‘kaybeden’ sıralamasında Akşener’in ilk sırada olması. Yılların siyasetçisi olarak, karman çorman, hangi kitleyi temsil ettiği bile anlaşılamayan partisinden daha az oy almış olması çok net bir başarısızlıktı. Çünkü saçma sapan bir politika izledi kampanya sürecinde. “Millete bir söz verdim. Cumhurbaşkanı olacağım ve kimsenin formülü için adaylıktan çekilmem” derken sergilediği özgüvenle benim de takdirimi kazanmıştı ama devamında tamamen yanlış bir politika izledi. CHP’nin yerine oynadı, CHP ile kurduğu parti arasındaki farkın tefrik edilmesini sağlayamadı.

        Bir yandan da içinde CHP var diye Millet İttifakı'nı oluşturan partilerle yan yana gelmedi. Muharrem İnce, Temel Karamollaoğlu ve Meral Akşener’in bir arada çekilmiş tek bir fotoğraf karesi bile yoktu; çünkü Akşener istemedi. Hem AK Parti'lilerin çoğunluğunu teşkil ettiği sağ seçmeni temsil edemedi, hem CHP’den farkını ortaya koyamadı hem de ‘CHP ile yanyana görünmeme’ takıntısı yüzünden Millet İttifakı'nın tam güçle sahne alabilmesine engel olmuş oldu.

        2- Muharrem İnce’ye açık olan kanallar Akşener’e açılmadı. İmkansızlıklar eşliğinde parti kurdu ve sahip olduğu propaganda imkanı çok yetersizdi. Az sayıdaki TV yayınlarından birinde (Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın programında) sarfettiği “S400’ler sarayı korumak için alınmış diye bir duyum aldım” ifadesi, son derece yetersiz bir danışman kadrosuna sahip olduğunu düşündürttü. Seçime günler kala bu denli ciddi bir bilgi hatasını yapması, kendisine iyi gözle bakanların bile güvenini kaybetmesine yol açtı.

        3- Gelgelelim bunların hiçbiri, partililere genel başkanlarını kamuoyu önünde hunharca eleştirmelerini makul göstermezdi. Parti disiplininden yoksun, Ali Türkşen’in de ifade ettiği gibi, idealden çok menfaat elde etme maksadıyle partiye girmiş olanlar, Akşener’in partiden daha az oy almış olmasını siyaset sahnesinde arzı endam etmek için basamak yapmaya çalıştılar. Partinin ağır abilerinin Akşener’e yönelttiği eleştirilerin ardı arkası kesilmedi. Ümit Özdağ’lı, Koray Aydın’lı ‘liderlik arayışı’ senaryoları bitmek bilmedi.

        Ve Bursa’dan aday gösterilen bir İYİ Partili'nin kalkıp Twitter'dan genel başkanına ‘madam’ diye seslenmesi ve hiçbir partilinin kendisini terbiyeye davet etmemesi pek tabii kabul edilebilir değildi. Çünkü işin bu hakaretin bu kadar ferah feza edilmesi de, akabindeki sessizlik de, yazının başında belirtilen “İYİ Parti’ye şimdi kim liderlik edecek?” sorusu etrafında şekillenen kaynamayı îma ediyordu. Bir partinin farklı görüşleri, farklı pozisyonları yok edecek kadar katı bir parti disiplinine sahip olması ne kadar kötüyse, bu kadar ‘gevşek’, her önüne gelenin genel başkan biçmeye yeltendiği bir parti atmosferi de o kadar kötüydü.

        HATİCE’YE DEĞİL, NETİCEYE…

        Anadolu’da ‘Hatice’ye değil neticeye bakalım’ diye bir söz vardır. Günün sonunda İYİ Parti, seçimli kongrede aday olmama kararı alarak istifa eden Akşener’i aday gösterme kararı aldı. Kararı açıklayan Aytun Çıray, başka birinin aday olmayacağını da deklare etti. Bunun anlamı şu: Akşener istifa kararı vererek, parti içindeki disiplinsizleri, içten pazarlıkçıları ve koltuk sevdalılarını açık etmiş, sevenlerini harekete geçirmiş oldu. Zaman içinde kendisini ufak ufak aşındıracak, kesin olarak kellesini alacak sürece meydan okuyarak, krizi öne çekti, sorunu öteledi. Sözün özü, Akşener istifa kararı alarak risk aldı, partisini bir seçim yapmaya, hem de bir an önce yapmaya zorladı ve doğru olanı yaptı.

        * * *

        Mutluluğun felsefesi

        Beklentilerin körüklendiği, ihtiyaçların değil isteklerin öne çıkarıldığı bir çağda, mutluluk kesintisiz ve ‘blok’ halde gelen bir paketmiş gibi yapan modernliğe rağmen, sahiden mutlu olmak mümkün müdür?

        Ünlü felsefeci Zygmunt Bauman, Goethe’nin ‘Çok mutlu günlerim oldu, ama tümüyle mutlu olduğum tek bir hafta hatırlamıyorum’ sözünden yola çıkarak bu soruya tatmin edici bir cevap veriyor.

        Bu aynı zamanda Baumann’ı kısa vadede karamsar, uzun vadede iyimser yapan sırrın tarifi.

        Basit, anlaşılır ama uygulanması emek isteyen bir hayat stratejisi. İzleyin ve çocuklarınıza, etrafınızdaki gençlere de izletin derim.

        Diğer Yazılar