Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HDP Milletvekili Oya Ersoy’un Meclis'te yaptığı konuşmayı dinlerken bu partiye oy veren milyonlarca Kürt adına üzüldüm.

        4 Şubat 2022’de tam olarak şöyle dedi Oya Ersoy:

        "Size neden gerici diyoruz biliyor musunuz? Çünkü sizler 500 yıl geride kalmış Osmanlı'yı, 1500 yıl geride kalmış din esaslı toplum düzenini yeniden hortlatmaya çalışıyorsunuz. Biz kadınlar özgür olabileceğimizi öğrendik ve ne 500 yıl ne de 1500 yıl öncesine gitmeye niyetimiz yok. Götüremezsiniz.”

        Kendisine, kendi partisinden Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Hüda Kaya tepki gösterdi.

        HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Oya Ersoy'un sözlerinin HDP'nin tabanını da incittiğini belirtti. Mesajının devamında "İlericilik ve gericilik ithamlarıyla Saray rejimini gericilik üzerinden vurmaya çalışma çabaları hem beyhudedir hem de sapla samanı karıştırmaktır" ifadesini kullandı.

        Kendisine tepki gösterenlerin çoğu Kürt olmayan ama HDP’nin Kürt kamuoyu üzerindeki etkisini koltuk değneği olarak kullanan radikal sosyalistler, ulusolcu olarak tanımlananlardı. “Neden sapla samanı karıştırmak olacakmış ki, gericiye gerici denilir” gibi bildik, demode kavramlarla Kaya’ya saldırdılar.

        REKLAM

        Ama asıl doğru olan ve bu nedenle linci de fazla fazla gelen mesaj Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sosyal medya paylaşımıydı.

        “Oya Ersoy'un sözlerini yanlış buluyorum. Müslümanlar için incitici sözlerdir. Dini inançta ve ifadede herkes özgürdür ama gericilik tanımlaması rahatsız edicidir. Birliktelik, aynîlik değildir. Herkesin görüşüne, inancına saygı duyarım ama yanlışı eleştiririm. HDP, farklılıkların bir arada olduğu bir partidir. Bu yaşadıklarımız, farklılıklarımızı ve hassasiyetlerimizi daha çok birbirimizle konuşmamız gerektiğini gösterir. Birlikte toplumsal barışı sağlamak zor ama imkansız değil.”

        Gergerlioğlu’nun nazik ve haklı mesajına son derece ağır tepkiler geldi.

        Sadece iktidarın politikalarına karşı olmakla yetinmeyen İslam’la da bir kültür savaşı isteyen ve "Kürt olmayan" sosyalist, eski sosyalist yeni seküler ulusalcılar vb tarafından ağır ithamlara maruz kaldı Gergerlioğlu.

        Mevcut rejimin bugünkü politikalarını ve “Allah yaptırıyor” gibi absürt söylemlerle dini her yanlışı örtmek için kullanmalarını ben de rahatsız edici buluyorum. Sezen Aksu olayı daha yeni yaşandı misal, eleştirimi de bu köşede dile getirdim. Ama bu durumu ifade etmek için seçtiğiniz üslup “Gericisiniz çünkü 1500 yıl bla bla” olunca, Kürtlerin kendi kimliklerine, dillerine sahip memnun topluluklar olarak var olmasını mümkün kılmış Osmanlı’yı bile hedef tahtasına oturtunca, bırakın Türkiye’nin genelini bir kenara, özelde kendi Kürt tabanınızla ters düşmüş, tabanına rağmen siyaset yapan bir parti olmuş oluyorsunuz. Bunu anlamak zor değil, peki o zaman bu neyin tebrik beklentisi?

        REKLAM

        Bakın ben kapatılmanın eşiğine gelmiş bir partiyi tartışma odağı haline getirmeyi doğru bulmadığım için, her köşede ayrı bir tehlikeyle karşı karşıya gelen HDP’yi hedef tahtası yapma furyasından uzak duran biriyim. Son 4 yıl içinde pek çok TV yayınında bazen 4-5 katılımcıya karşı tek kişi olarak "HDP kapatılmamalı" tezini savunan kişi oldum. Çünkü bana göre 6 milyon oy almış bir partinin kapatılması demokrasiye zarar verir, ağırlıklı olarak Kürt vatandaşlarımızdan oy alan bir partinin kapatılması demek devletin Kürtleri entegre etme doğrultusunda zaman zaman yaptığı girişimleri sekteye uğratır, Kürt meselesinin çözümüne katkı sağlamaz bilakis yeni sınavlar ve bariyerler oluşmasına yol açar gibi gerekçelerim var.

        Ancak ne zaman bu yazıda bahsi geçen türde İslamofobik eğilimler, yaşlı ninelere LGBT pankartı taşıtmak gibi Kürt sosyolojisine marjinal ajandalar dayatan tutumlar görsem samimi olarak HDP’nin Kürtleri temsil etmek gibi bir isteği olup olmadığını sorgulamak zorunda kalıyorum. Dahası, HDP’nin Kürtlere ne gibi bir fayda sağladığı sorusuna cevap bulmakta zorlanıyorum.

        Zira sağır sultan bile biliyor ki Kürt kimliğinin en önemli unsurlarından ikisi İslam ve Kürtçe. Kürtçe’nin bu kimliğin ayrılmaz bir parçası haline gelme nedeni de din dili olmasından ileri geliyor hatta.

        Ama bakıyorsunuz, HDP adına konuşanlar Kürt değil, Kürtçe bilen az, parti genel olarak Kürtçe seçmeli ders tercihi ile ilgili adımdan memnun olmamış gibi bir izlenim veriyor, bir vekili kalkıyor Meclis kürsüsünden "1500 yıl önce" diyerek İslam dininin vahyedildiği dönemi karalama tutumu içine giriyor.

        Kendi tabanıyla ters düşmeyi, Kürt kimliğini oluşturan değerleri yok saymayı göze alan HDP’liler kendilerini hangi nedenden ötürü Kürt kimliğini temsil etmekten muaf tutabiliyor?

        Açık konuşalım. Gergerlioğlu’nu "organik HDP’li" olarak görmüyor olabilirsiniz ama Kürt kamuoyu, Kürt sokağı bu konuda Gergerlioğlu gibi düşünüyor.

        Bölgeden bekledikleri oyu alamayabilirler ama iddia ediyorum ki, Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi, Ali Babacan’ın Deva Partisi bile, Kürt kimliğine dokunma, Kürtlerin tarihini, travmalarını, direnç noktalarını anlama konusunda HDP’den ilerdedir.

        6 milyon Kürt arasında tıpkı pek çok Türk gibi, hatta birçok muhafazakar gibi, dinin bu derece araçsallaştırılmış olmasını kınayan var. Ama emin olun, o 6 milyon HDP’ye Kürt kimliğinin de ayrılmaz bir parçası olan İslam’ı bu şekilde tahfif etsin diye oy vermiyor.

        Diğer Yazılar