Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Steve Jobs Theater’da sunumu beklerken Ertuğrul Özkök’e “Bak şu adam Craig Federighi,” diye gösterdim ve nefes almadan anlatmaya başladım. Apple’ın yazılımdan sorumlu başkan yardımcısına adeta bir Hollywood ünlüsüne olduğu kadar aşinaydım. Kampçılık hakkında yaptığı esprileri, Rush grubuna olan hayranlığını, şekle girmeyen saçını ve bunun Apple çalışanları arasında nasıl sarakaya alındığını biliyorum.

        Oysa mesela Koç Holding’in başkan yardımcısı kim diye sorsanız Google’a danışmadan bilmem imkansız.

        Pazartesi günü Hollywood’un resmi geçidini andıran Apple sunumunda o kadar ünlünün arsında dikkatimi asıl çeken de yine bir Apple çalışanıydı. Salondaki bütün Hollywood ünlülerinden daha karizmatik ve etkiliydi. Merdivenlerin başında karşılaştığımızda neredeyse bacaklarım titriyordu heyecandan. Sadece sesini (ve aksanını) duyabilmek için konuşmaya tuttum, o arada selfie izni aldım. Ama o kadar heyecanlanmışım ki fotoğrafı bile doğru düzgün çekemedim.

        Buna benzer tepkiyi bir tek Papa’yı gören Katolikler veriyor.

        Jony Ive’den bahsettiğimi Apple fanatikleri anlamıştır. Apple’ın tasarımdan sorumlu başkan yardımcısı şirketin Steve Jobs’dan sonra en bilinen (ve belki de en önemli) figürü. Hatta belki de Apple’ın en büyük ürünü bile denebilir onun için. Hangi ayakkabıyı giydiğine kadar biliyorum.

        YouTube’da sunum video’ları milyonlarca kere izlenen Ive’a yapılan yorumlardan biri: Hayatımı Jony Ive’ın seslendirmesini istiyorum. Kraliçe tarafından 'sir' unvanı verilen Ive belki de Michael Caine’den sonra İngiltere’den çıkan en ikonik sese sahip.

        Jony Ive
        Jony Ive

        ESTETİK DEVRİMİN MİMARI

        Ama Michael Caine dünyanın en önemli oyuncularından biri, Ive ise sonuçta bir şirket çalışanı.

        Apple sunumunda Steven Spielberg de vardı. Birkaç sene önce Los Angeles’ta çok kalabalık bir lokantada sıra beklerken karşılaşmıştım. Tek başına ayakta boşalacak masa bekliyordu, bense o sırada bilgisayarımı kapatıyordum. Serinkanlılıkla “Ben kalkıyorum, isterseniz buraya oturun,” dedim, onun da hoşuna gitti ve teşekkür etti. Vücudumda ne bir dengesizlik, ne de sesimde bir titreme oldu.

        Halbuki Spielberg’den daha fazla heyecanlanmam gerekiyordu, değil mi?

        Bunun normal bir tepki olmadığını anladığım için birkaç gündür nedenini anlamaya çalışıyorum. Tıpkı birçok insanın alt tarafı kapitalizme hizmet eden bir şirketin iyi insan olmasıyla tanınmayan, hayır işlerine hiç para vermeyen Steve Jobs’ın ölümünden sonra Apple mağazalarına çiçek bırakılmasını anlamaması gibi.

        Belki mayın tarlalarında yürüyen bir Prenses Diana değildi. Ama Jobs’ın kendi kültünü yaratmasının nedeni hakikaten hayatlarımızı yaşayış şeklini değiştirmesinde gizli. Sadece bilgisayarları gündelik hayatın bir parçası yapmadı, iPhone’u da insan vücudunun bir uzantısı haline getirdi. Telefonunu kaybeden insan artık temel organlarından biri zarar görmüş gibi hissediyor.

        Jony Ive ise dünyanın gördüğü en büyük değişim süreçlerin birinde Jobs’ın yanında durarak bir estetik devrim yaptı. Apple ürünleri sadece iyi işleyen teknolojiye sahip değil, aynı zamanda bakması, dokunması da zevk veren birer objeye dönüştürdü. Netflix’te programı olan Marie Kondo bize neşe vermeyen ürünlerden kurtulmamızı öneriyor, oysa Apple’ın ta Hartmut Esslinger’ın tasarladığı o çok eski ürünlerine sahip olanlar bile onları atmaya kıyamıyor.

        Daha Apple’ın dünyayı ele geçirmediği yıllarda bile o renkli Mac’leri, beyaz Macbook’ları gördüğümde dünyadaki bütün ürünlerin Jony Ive tarafından tasarlandığını mükemmel bir habitat hayali kurardım.

        Biraz Ive sayesinde evdeki sıradan objelerin tasarımlarına dikkat etmeye başladık. “Aaa telefon da bir mücevher gibi olabiliyormuş,” dedik bir gün. Biraz da Ive yüzünden başka üreticiler televizyondan kettle’a bu sıradan objelerin tasarımını geliştirdi.

        ŞİRKETLER KENDİ KARAKTERLERİNİ YARATIYOR

        Tabii ki Ive’ı yaratan, Apple’ı estetikle özdeş bir marka haline getiren de Steve Jobs’ın zekası ve takıntısıydı. Tasarımı uygun koltuk bulamadığı için evinin salonunu boş bırakan, ölümle mücadele ederken hastane monitörlerindeki grafiklerin çirkinliğine takan bir adam. Jobs olmasaydı Ive da olmayacaktı.

        Adını bilmemizin, bugün Jony Ive ya da diğer Apple yöneticilerinin birer Apple ürünü gibi pazarlanmasının müsebbibi de Steve Jobs’ın liderliği. Sonuçta iyi lider altında farklı farklı karakterlerin çıkmasına, parlamasına izin verir.

        Apple’ı başka şirketlerden farklı kılansa yıllar içinde bir Oscar töreni heyecanı yaratan sunumlarında kendi yöneticilerinden birer star yaratarak kurumsallık anlayışını da değiştirmesi. Dev şirketler artık sadece ürünleriyle değil, o ürünlerin arkasındaki isimler ve öyküleriyle de parlıyor. Facebook’ta Sheryl Sandberg mesela. Ama ürün pazarlama ve sunum işini olduğu gibi yönetici parlatma işini de en iyi Apple yapıyor işte. Yoksa ben Craig Federighi’nin adını neden bileyim ve nefes almadan bütün hayatını anlatayım?

        REKLAM

        ***

        Serdar Turgut’a not

        Beto sevdam Jony Ive’la tanışınca bitti.

        Diğer Yazılar