Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Pek çokları gibi benim için de geçen yaz karantinayı boş verip kendimi sokağa atmama neden olan olay George Floyd’un polis tarafından öldürülmesiydi. Bu polis cinayeti dünyanın pek çok yerinde aylar süren “Siyahların Hayatı Önemlidir” (Black Lives Matter) gösterilerini tetikledi. Ancak Floyd tekil bir hadise değil, ne ilk ne sondu. Ondan önce de ondan sonra da polisler siyahları öldürdü. Ben de kendimi Minneapolis’ten Washington’a Ulusal Muhafızlar nereye gönderilirse onların peşinde buldum.

        Şimdi tekrar yola düşsem mi diyorum. Zira Ulusal Muhafızlar yine göreve hazırlanıyor. 8 Mart’ta Floyd’u öldüren polis Derek Chauvin’in Minneapolis’te mahkemesi başlıyor; şehirde yine olağanüstü güvenlik tedbirleri alınıyor, muhafızlar konuşlanıyor. Dün gece New York eyaletinin Rochester şehrindeyse 150 kadar gösterici yine sokaktaydı, güvenlik güçleri yine kente barikatlar kurdu, yolları kapattı. Geçen sene orada polisin öldürdüğü bir başka siyah Daniel Prude’un katillerine soruşturma açılmamasını protesto ettiler bu sefer. Öte yandan, yine New York’un Buffalo şehrinde protestolar sırasında polisin iterek kafatasını çatlattığı bir gösterici şehre resmen dava açmak için başvurdu. Geçen yaz insanlar adaletin yerine gelmesi için sokaklara dökülmüştü, bu sene mahkemelerin görevini yapmasını bekliyorlar.

        KESİNLİKLE İHMAL VAR

        Normal şartlarda tereddütsüz hemen Rochester’a giderdim. Yanılıyor da olabilirim elbette, ama bu aşamada gösterilerin çok büyümeyeceğini tahmin ediyorum. Her ne kadar ortam protestoya çok elverişli olsa da.

        Dün kararını açıklayan tahkikat heyeti (grand jury) polislerin yargılanması gerekmediğine kanaat getirdi. Oysa geçen sene erkek kardeşinin evinden üstü çıplak bir halde kendini sokağa atıp kontrolü kaybeden Prude’un öldürülmesinde polisin ihmali olduğu aşikar. Aslında Prude’u kontrol altına almaları için bizzat kendi kardeşi polisten yardım istemişti, çünkü akli dengesi yerinde değildi. Ancak polis psikolojik durumu yerinde olmayan bir hastanın girdiği krizi onu öldürerek çözmeyi yeğledi.

        Polisin muamelesi her açıdan insanlık dışıydı. Kafasına bir örtü geçirerek bilincini yitirene kadar kaldırımda üzerine bastılar. Dahası aylarca bu olaydan haberimiz olmadı. Kaldırıldığı hastanede bir hafta sonra 30 Mart’ta hastanede ölmesine rağmen olayın ayrıntıları kamuoyuyla ancak Eylül ayında paylaşıldı—avukatlar polislerin gövde kamera görüntülerinin yayınlanması için baskı yapınca.

        Yapılan iç soruşturmada polis memurlarının bu görüntüleri aylardır saklamaya çalıştığı da o zaman anlaşıldı. Hatta Prude’un uyuşturucu yüzünden öldüğünü dahi yaymaya çalıştı polis. Şehir karıştı, insanlar sokaklara döküldü, polis barışçıl göstericilerin üzerine dahi kimyasal gaz sıktı. Olaya karışan yedi polis memuru hala geçici olarak görevden uzaklaştırılmış durumda, soruşturma da sürüyor. Ancak belediyenin geçen senenin sonuna doğru açıkladığı bir raporda polisin ihmaline rastlanmadı, tahkikat heyetinin raporu da polislere ceza davası yolunu kapattı.

        Karara rağmen siyasetçiler devreye girip halkı yatıştıracak birkaç adım atıyor gibi şimdilik. Gelecekte New York valisi olmak için adı geçen eyalet başsavcısı Letitia James heyetten farklı bir sonuç beklediğini, hemen Prude’un ailesiyle buluşacağını açıkladı. Bir yargıç normal şartlarda gizli kalan heyetin toplantı notlarının kamuoyuyla paylaşılması yönünde alışılmadık bir karar verdi. Adalet Bakanlığı da Prude’un ölümüne karışan polisler hakkında soruşturma açılmasını değerlendiriyor.

        İşte tam da bu yüzden, belki devletin diğer kurumları ve yerel yöneticiler devreye girdiği için protestolar geçen seneki gibi olmayabilir. Zira Joe Biden yönetiminin taahhütlerinden biri herkes için adaleti getirmek, masum siyahların ölümüne son vermekti. Yeni yönetime sözlerini tutmaları fırsatını vermek için protestolar durabilir şimdilik.

        YENİ YÖNETİMİN İLK SINAVI

        Geçen yaz Beyaz Saray’da ırkçı bir başkan, her ne olursa olsun polisin yanında yer alan katı bir Adalet Bakanı görevdeydi. Amerikan halkı doğal olarak Biden yönetiminden farklı bir tavır bekliyor.

        Joe Biden kadar Kamala Harris için de ilk önemli adalet sınavı Prude soruşturması ve Chavin davası. Ülkenin ilk siyah kadın başkan yardımcısı olan Harris’e savcılık geçmişinden dolayı kuşkuyla yaklaşan siyahlar vardı seçimden önce. Özellikle başsavcılık yaptığı dönemde California’da siyahların hafif suçlardan dolayı ağır cezalarla mahkum edilmesini istediği tartışma konusu olmuştu. Onu polisle eşdeğer tutan “Copmala” ya da “Top Cop” lakapları takıldı Harris’e. O ise hep bu eleştirileri püskürttü. Ama şimdi inandırıcı olması için fırsat.

        Trump sonrası Amerika’daki siyahlar adalet vaadinde bulunan yeni yönetime kredi açtılar. Ama Biden ve Harris bekleneni vermezse hem kısa sürede ülke yeniden karışır, hem de Demokrat Parti bir sonraki seçimde beklemediği bir şokla karşılaşır.

        Diğer Yazılar