Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Gıda Programı’nın (WFP) başındaki David Beasley geçenlerde vicdan sahibi pek çoğumuzun aklından geçmesi gereken bir duruma dikkat çekti. Adını da vererek Elon Musk’ın servetinin çok küçük bir bölümünün, sadece yüzde ikisinin sayesinde dünyada açlığın bitebileceğini söyledi. Hertz’e yaptığı büyük araba satışından sonra Tesla’nın değeri artan ve bir trilyon doları geçen Elon Musk şu anda dünyanın en zengini konumunda. Şahsi servetinin 300 milyara yükseldiği tahmin ediliyor. Jeff Bezos, Bill Gates, Mark Zuckerberg’i geride bıraktı. Tabii bu arada Musk’ın serveti diğer zenginlere göre tartışmalı. ABD’de yetkililerle başı derde giriyor, şirketinin hisselerinin notu da düşük. Ama her zaman ilgi çekmeyi başarıyor.

        Büyük açıklamalarını Twitter’da yapan Musk gaza galip WFP’ye meydan okudu: Tesla hisselerini bozdurup açlığı bitirmeye katkıda bulunacakmış ancak… Şartı WFP’nin harcama konusunda şeffaf olmasıymış… Bu çağrı epey yankılandı, üstelik Elon Musk’ın hayırseverliği ve BM’nin acizliği temalı birçok yanlış haberin de yapılmasına neden oldu. Musk bilerek ortalığı kızıştırıyor oysa, ne dünyada açlığı bitirmek gibi bir derdi var ne de parasını bağışlamak.

        REKLAM

        BU PARA NEREYE GİDECEK

        Elon Musk daha önce servetinin yarısını hayır işlerine bağışlayacağını açıklamıştı. Ama bugüne kadar sadece 100 milyon dolar harcadı. Eleştiriler karşısında isimsiz bağış yapmayı tercih ettiğini söylüyor. Ama isimsiz de olsa 150 milyar dolarlık bağış bir yerlerde birilerinin dikkatini çekerdi herhalde. Onun yerine Musk uzaya turistik gezi yapmaya ve başka zenginlerle bu alanda yarışa girmeye harcıyor parasını.

        Elini cebine atıp altı milyar verse de dünyada açılığı bu kadar para bitirmeyecek. Ama zaten bu iddia da çarpıtılıyor. Musk açıp bakmamış herhalde ama Dünya Gıda Programı’nın bütün harcamaları son derece şeffaf, her sene de rapor olarak yayımlanıyor. Beasley’nin altı milyar dolar çıkışı da programın şu andaki bütçe açığını kapatacak bir miktar. WFP üye ülkelerin bağışlarıyla ayakta kalıyor, şu ana kadar da ihtiyacı olan paranın yüzde 75’ini topladı. Elon Musk’tan istenen para geri kalan. Beasley bu paranın dünyadaki siyasi istikrarsızlığı, toplu göçü ve 42 milyon insanın açık sınırında yaşamalarını engellemeye yarayacağını söylüyor.

        Birlemiş Milletler yardımlarının üçüncü dünya ülkelerinin çürümüş hükümetleri tarafından nasıl iç edildiği, boşa gittiği tartışılabilir. Ama iyi niyetle çabalayan pek çok kurum var bünyesinde, zaman zaman hata yapsalar da en azından ne yaptıkları ortada.

        Şaşırtıcı olan dün BM gibi meşru ve her hareketi ortada bir kuruma karşılık dünya kamuoyunun Elon Musk’ın yanında yer almasıydı. Anladığım kadarıyla süper kahramanlara özgü kurtarıcı özellikler atfediliyor artık zenginlere ve sadece para yapmaları sonucu özel yetenekleri olduğu varsayılıyor. Silikon Vadisi’nin abartılı zenginliğe sahip figürleri son yıllarda zenginlere dair bildiğimiz ezberleri bozuyor, zengin tanımını da yeniden değiştiriyor.

        REKLAM

        Bu yeni zengin sınıfı bir önceki kuşak iş adamlarından farklı olarak toplumların önüne birer kurtarıcı olarak atılıyor. Warren Buffett ya da Michael Bloomberg böyle rol modelleri değil. Oysa anormal servet yapan bu isimler dünyaya borçlarını çok daha cömert şekillerde ödüyorlar, pek çok ülkede önemli ihtiyaçları giderecek işlere para harcıyorlar. Elon Musk ya da Mark Zuckerberg gibi yeni zengin sınıfıysa “seksi” olmayan işlerle, söz gelimi gelişmeyen bir ülkede kanalizasyonu yenilemekle ilgilenmiyor.

        Zuckerberg zengin olunca hayırsever olmaya mecbur olduğu için Newark şehrinde eğitim reformu için milyonlarca dolar harcamış, ama bu paraların hiçbir işe yaramadığını görünce bağış stratejisinden vazgeçmişti. Çünkü bilerek, hedefe yönelik bağışlamıyor sadece deniyordu. Elon Musk da yerleşik kurumlara meydan okuyarak ezber bozan, tabu deviren yeni bir zengin tipolojisi olarak kendisini parlatıyor. Sattığı malın epey alıcısı var. Kimse Musk’tan dünya sorunlarına el atmasını beklemiyor sanırım; sosyal medyadan ortalığı karıştırması yetiyor.

        EVRENSEL TEMEL GELİR

        Bütün bu zenginlerin servetlerine servet katarken dünyadaki vergi cennetlerinden faydalandıkları, mümkün olduğu kadar az vergi ödedikleri, bağış yaptıklarında servetlerinin azalmadığı, yıllık kazançlarından çok küçük bir miktardan feragat ettiklerini unutmamak gerek. Sadece vergi ödeseler yaşadıkları ülkeye çok daha büyük katkıları olurdu, ama ABD’de de vergi ödememeyi bir deha göstergesi olarak görenler var. Elon Musk’ı kanatlandıran da bu kadro zaten. Geçen hafta nihayet Roma’daki G-20 toplantısında bütün ülkeler, Facebook’un ofis kurduğu İrlanda değil, vergi cenneti olarak bu dev şirketleri ağırlamaya devam etmeyeceklerini duyurdu. Global ölçekte büyük bir başarı oldu şirketlerden en az yüzde 15 vergi alınacak olması. Ama yine de bu zenginlerin servetinin abartılı ve orantısız büyümesinin önüne geçilemiyor.

        Hiç kimsenin 300 milyar dolar servete ihtiyacı yok. Bu servetin altı milyar doları illaki Birlemiş Milletler’e gitmek zorunda değil tabii ki. Ama Musk ve başka zenginler daha önce “Evrensel temel gelir” kavramına destek verdiklerini açıklamışlardı. Musk’a göre yapay zeka ve otomasyon sonucu insanlara yaşama payı olarak böylesi bir düzenli maaşın bağlanması gerekeceğini bile iddia etmişti. Kağıt üzerinde şık duran, günümüzün moda sosyalizmine uyan fikirler bunlar. Musk’ı sosyalist zannedenler de var; 14 yaşında “Das Kapital”i Almancadan kıyaslayarak okuduğunu söyleyerek kendisine bu havayı veriyor zaten. Rakamları tam bilmiyorum ama 300 milyar doların yüzde ikisi ya da 50’si, buradan alınacak vergiler ve bağışlar en azından destek verdiği temel gelirin oturmasına epey katkıda bulunabilir gibi geliyor bana. O zaman belki kahramanlaştırılmayı hak eder.

        Diğer Yazılar