Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Seçim ortamında medyada değişiklik olması Türkiye gibi ülkelere özgü değil, basın özgürlüğünün anayasal güvence altında olduğu ABD’nin de realitesi. Geçtiğimiz günlerde Fox TV rating rekortmeni Tucker Carlson’la, CNN de ekran yüzlerinden Don Lemon’la yollarını ayırdı. Biri tarihin en başarılı televizyon programını yapan kişi, diğeri haber kanalının ilk eşcinsel sunucularından biri. Ama Murdoch ailesi ve CNN yönetiminin başka öncelikleri vardı.

        Bu iki ismin de özelliği Trump’lı yıllarda parlamaları. Biri yandaş diğeri muhalif olarak kendi izleyici kitlesini oluşturdu. Carlson her akşam—aslında hiç hoşlanmadığı—Trump’ı ve söylemlerini desteklerken, Lemon da kalabalık medya ortamında kendisine başkanın her yaptığına muhalefet ederek alan açıyordu. İkisi de özünde iyi gazeteciler değil, ama televizyonda her zaman böyle bir şart aranmıyor. Ekranın tek bir tanrısı var, o da rating. İkisi de bu konuda başarılıydı, ama yine de işlerini kaybettiler. Çünkü bazen mesafe rating’den daha önemlidir.

        PATRONLARIN KARARI

        Kariyerine geçmişte farklı kanallarda papyon takarak muhafazakar yorumcu olarak başlayan Tucker Carlson özellikle Trump’ı yaratan, seçmenin gerçekliğe inancını kaybettiği ve giderek komploya prim vermeye başladığı siyasi iklimden doğdu. Bu sayede belki de izlenme oranları bakımından gelmiş geçmiş en başarılı televizyon programını yaptı. Trump onu her akşam arıyordu, çünkü bu kuvvetli platform algıyı yönetmesi açısından önemliydi. 6 Ocak’taki ayaklanmaya varan süreçte ve Trump’ın seçimin hileli olduğunda diretmesinde de Carlson önemli rol oynadı. Fox News bile bu konulara prim vermezken Carlson diretti.

        Bugün ABD’de hala Trump’ın ikinci kez seçimi kazandığına, Joe Biden’ın ise çaldığına inanan azımsanmayacak bir kitle var. Carlson her akşam bu kitlenin önüne yeni bir kemik attı. Sık tekrarladığı ve kanıtlayamadığı iddialarından biri oy sayma makinelerinin hileli olduğuydu. Sonunda makineyi yapan firma Fox’u dava etti, kanal da mahkum olmamak için tarihte eşi benzeri görülmemiş miktarda bir tazminat ödemeyi kabul ederek karşı tarafla anlaştı.

        Bu işin faturası sonunda Murdoch’a 780 küsur milyon dolara çıktı. Fox yönetimi, tıpkı “Succession” dizisinde görebileceğimiz bir manevrayla basına Carlson’ın kadın düşmanı, beyaz milliyetçisi ve hatta tacizci olabileceğini sırayla sızdırarak kovulmasına zemin hazırladı.

        Trump’ın yeniden aday olabilme, hatta seçilebilme ihtimali var. Tucker Carlson gibi bir isim yeni dönemde Rupert Murdoch ve oğlunun işine gelebilirdi. Buna rağmen vazgeçtiler. Çünkü Murdoch’lar iktidarla ilişkiyi tek bir gazeteci üzerinden yürütmenin, o gazetenin haddinden fazla güç kazanmasının, dokunulmaz olmasının kendilerine zarar vereceğini biliyorlar. Yarattıkları canavarı kendi kendilerini, evlerini tamamen yakmadan yok etmeyi tercih ettiler.

        CNN yönetimiyse zaten bir süredir merkeze kayma peşindeydi. Trump’lı yıllarda kanal daha önce sağlam bir şekilde yer aldığı objektif yayıncılıktan sıkı muhalefete kaymıştı. Bizdeki Halk TV, Sözcü TV benzeri bir taraflı yayıncılıkla her akşam kuşağı Başkan’a vurmaya adanmıştı. Pek derinliği olmayan, genel olarak da Amerikan medyasında dalga geçilen Don Lemon da birden sıkı bir Trump muhalifi olarak izleyici topladı. Trump seçimi kaybettikten sonra da başarısız olacağı garanti olan sabah kuşağına sürüldü, yayında kadınlarla ilgili yaptığı bir gaf nedeniyle önce ceza aldı, sonra da sözleşmesi feshedildi.

        CNN’in Trump’tan beri yeni bir sahibi var; yeni patron her ne kadar kafası karışık olsa da CNN’in ne olmasını istemediğini biliyor. Sadece haber veren, yorum yapmayan bir kanal olmasından yana. Ama işin özü, Lemon kendisine ayrılan 15 dakikayı tamamladı.

        KULLANILIP ATILMAK

        Altyapıları, gazetecilik bilgileri, kesinlikleri olmayan isimler Amerika’da da parlar ve önleri açılır. Ama bir süre sonra kullanılıp atılırlar. Yarın öbür gün böyle karakterlere ihtiyaç duyulduğunda yenilerini yetiştirip koymak kolaydır. Ama güç ve şöhret özellikle ekrana çıkan gazetecilerin gözünü o kadar döndürür ki kendilerini vazgeçilmez zannederler. Oysa Fox ve CNN isterlerse kolaylıkla bir Carlson ve Lemon icat edebilirler yeniden.

        AK Partili yıllar Türk medyasında da pek çok ismin kendilerini ya iktidara sonuna kadar bağlı ya da sonuna kadar karşıt konumlarına yol açtı. İki tarafa da mesafeli gazetecilik yapmak neredeyse mümkün olmadı. Türkiye’deki süreç Trump devrinin beş katı kadar uzadığı için de bu tarz pozisyonlar bir geleneğe dönüştü, her iki kesim tarafından iyice kanıksandı. Ülke bir değişimin eşiğindeyken yeni medya düzeni kurmak isteyenlere belki Tucker Carlson ve Don Lemon’ın hikayeleri ibret olur. Samimi olarak, seçim sonucu ne olursa olsun, her iki mahallede de iyi bir temizleme operasyonu temenni ediyorum 15 Mayıs sabahı.

        Diğer Yazılar