Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Son günlerde içimizi aydınlatan en güzel haberler Philip Morris-Sabancı’dan geldi.

        Geçtiğimiz akşam kurum yetkilileriyle buluşmamızda, firmanın bugüne kadar gerçekleştirdiği 680 milyon dolarlık yatırıma ek olarak, 80 milyon dolarlık yeni bir yatırıma daha giriştiğini öğrendik.

        Bu ne demek peki?

        ***

        Yeni hamleyle Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin ihracat ve araştırma üssü olması demek..

        Ülkemizdeki diğer yabancı sermayelere örnek olması demek..

        Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen, Türkiye’nin yatırım yapmak için doğru yer olduğunun vurgulanması demek..

        Yine Türkiye’nin, yatırım potansiyeli ve ihracat yapma açısından yüksek kapasiteli bir ülke olduğunun ifade edilmesi demek..

        ***

        Yukarıda saydıklarım birinci güzel haberdi.

        Ancak ikincisi de var..

        Philip Morris dünyadaki ilk ve tek Oryantal Tütün Agronomi ve Eğitim Merkezi’ni Torbalı’da kurdu.

        Peki, ya bu kuruluş ne demek?

        O da şu avantajları getiriyor:

        ***

        Philip Morris son on beş yılda Türkiye’den 2.2 milyar dolar tutarında oryantal tütün alımı gerçekleştirdi.

        Tütün tarımında dünya genelinde ciddi bir rekabet var.

        Türkiye’nin oryantal tütün ihracatındaki liderliğini sürdürmesi ve ihracatını artırması, kalite ve verimin sürekli iyileştirilmesi ile mümkün.

        Agronomi Merkezi işte bu amaçla kuruldu.

        O merkezde bir yandan verim ve kaliteyi artırıcı projeler geliştiriliyor.

        Diğer yandan da bu projelerin tarlada uygulanabilmesini sağlayacak eğitimler veriliyor.

        Mesela çift dikim projesi ile tütün yetiştiriciliğinde verim yaklaşık yüzde 35 artıyor.

        Modern tütün kurutma sistemi ile maliyette yüzde 20 düşüş sağlanıyor.

        ***

        Philip Morris/Sabancı Kurumsal İlişkiler Direktörü Filiz Yavuz Diren’in toplantıda anlattıkları içimizi ferahlattı.

        Savaşlarla, terörle bunaldığımız şu günlerde, böylesine güzel girişimleri daha sık duyabilsek keşke..

        Ceza artmadan sahtecilikten kurtulamayız

        Size söylüyorum..

        Sahte rakı üretimiyle başa çıkmak bu şartlarda, bu yasalarla, bu cezalarla çok zor.

        Son günlerde 11 kişi daha sahte rakıdan öldü, ama görüyoruz ki düzende değişen bir şey yok.

        Üreten de, satan da, içen de hayatına aynen devam ediyor.

        İşte daha dün Urla’da yeni bir üretici yakalandı.

        Peki, ne dedi yakalandığında?

        ***

        Yaz aylarında Çeşme ve Alsancak’taki mekanlara yarım ton sattım.

        Aynı mekanların yılbaşı siparişleri üzerine 1 ton daha yapmaya başladım.

        Litresi 11 lira olduğu için, işletmeler çok kâr ediyorlar.

        ***

        Eh, talep bu kadar yüksek olunca, sahtecilerin iştahı kabarıyor tabii..

        Geçen gün de yazdım.

        Aslında sahte rakıyı üretenler ile satanların doğrudan cinayetten yargılanmaları gerekir.

        Üretip sattıklarıyla 20-30 ve daha fazla kişinin canını alanlar, onlarca insanı kör ve sakat bırakanlar, aslında “toplu cinayet” işliyorlar.

        Piyasaya sahte içki sürenler kaçakçılık suçundan en fazla 6 yıla kadar cezaya çarptırılıyorlar.

        Sahte içkiden ölüme neden olanlar ise 16 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyorlar.

        Tahmin edersiniz ki, bu taleplerin üçte biri ya da dörtte biri kadar cezayla paçayı kurtarıyorlar.

        ***

        Dolayısıyla..

        Mevcut sistemle sahte içki üretiminin ve satışının önüne kesinlikle geçilemez.

        Etkili mücadele için yasanın yeniden düzenlenmesi şart.

        Böyle giderse halk sokağa dökülür

        Milletin sürekli yemesiyle içmesiyle uğraşan uzmanlar arasına, şimdi de Prof. Yavuz Yörükoğlu eklendi.

        Fakat bu öyle bir hoca ki, bugüne kadar bütün bildiklerimizi yerle bir ediyor.

        İstisnasız her uzman kahvaltının en önemli öğün olduğunu vurgularken, yeni prof’umuz “sakın kahvaltı etmeyin” diye çıkışıyor.

        Onunla da kalmayıp, beyinlerimizi altüst etmeyi sürdürüyor:

        ***

        16 saat aç kalmak sağlığa çok faydalı..

        Azar azar ve sık sık yemek kilo yapar..

        Günde iki öğün yiyin ve arada atıştırmayın..

        ***

        Diyetisyenlerin farklı taktikleriyle, faydaları-zararları sürekli değişen yiyeceklerle kafamız zaten karmakarışık..

        Bu karmaşa yetmezmiş gibi başımıza bir de “her bilgiye tersten çakan” yeni uzman çıktı.

        Hangisine inanacağımızı, kime güveneceğimizi iyice şaşırdık artık..

        Böyle giderse, diyet yapanlar sokağa dökülecekler, bilesiniz.

        Çöp bidonu yetmez ki

        — Ukrayna’da yolsuzluk yaptığı iddia edilen bürokratlar, Ukrayna halkı tarafından çöp konteynerlerine atılıyormuş.

        Aynı yöntemi bizim halk da uygulamaya kalksa, çöp konteyneri bulmakta sıkıntı çekilir vallaha!..

        İstek üzerine Cim-Bom’a yeni şarkı

        Galatasaray’ın yeni Teknik Direktörü Mustafa Denizli, “taraftarlar artık yeni şarkılar söylemeli, hep aynı şarkılardan bıktık” diye demeç verdi.

        Haklı..

        Bu sene sensin şampiyon, Cim-Bom Bom..

        Sarı-kırmızı, en büyük Cim-Bom..

        Sen şampiyon olacaksın Galatasaray..

        Gibi şarkılar baydı artık..

        Yenileri lazım.

        Mustafa Denizli böyle içten dertlenince, aklıma yeni bir beste düştü hemen:

        ***

        Mustafa Mıstık

        Cim-Bom’a kıstık

        Üç gol çaktık

        Seyrine baktık!

        Diğer Yazılar