Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        2010: 203

        2011: 128

        2012: 144

        2013: 231

        2014: 290

        2015: 293

        2016: 288

        2017: 349

        2018: 404

        2019: 418

        2020 şimdilik: 335

        *

        Toplamda 3 bin 83..

        Nedir bu rakamlar peki..

        Bu rakamlar aslında rakam değil, insandır.

        Son 10 yılda Türkiye'de erkekler tarafından öldürülen kadınların sayısıdır.

        Yani, kadına yönelik şiddetin resmi bilançosudur..

        Kayda geçmeyen vakalar ve ağır yaralamalar bunlara dahil değildir üstelik..

        *

        Her yıl bu günlerde gazete ve televizyonlarda kadına yönelik şiddete karşı haberler okursunuz, yorumlar ve tartışmalar izlersiniz, rakamlar görürsünüz. Çünkü, 1999'dan beri her 25 Kasım "Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" olarak anılıyor.

        Kadın dernekleri şiddeti önlemek için pek çok öneri getirir, yeni yasalar ve koruma talepleri teklif edilir, ancak hepsi ertesi gün unutulur ve hayat kaldığı yerden devam eder.

        Aslında keşke kaldığı yerden devam etse..

        Ama etmiyor maalesef..

        Rakamlara baktığımızda bunun böyle olmadığını gayet net anlıyoruz.

        Hayat kaldığı yerden daha da şiddetlenerek, kadınlar için daha da ölümcül hale gelerek devam ediyor ne yazık ki..

        Erkekler her sene daha fazla kadını yaşamdan koparıyorlar, daha fazla cinayet işliyorlar.

        *

        Öyleyse şu noktada kesinlikle anlaşmalıyız.

        Bunca çaba, bunca tartışma, bunca söylev, bunca karar bir işe yaramadığına, hatta yaramadığı gibi aksine cinayetleri arttırdığına göre, buradaki mücadelede bir terslik var demektir.

        Cinayetleri durdurabilmek için başka yollar, başka çözümler bulmamız gerekir demektir.

        Bugüne kadar uyguladığımız sistemin dışına çıkmamız lazım demektir.

        Ben önümüzdeki tabloyu aynen böyle görüyorum.

        *

        Peki bu değişimi, başka çözüm bulmayı, başka yollara geçmeyi nasıl yapacağız?

        Aslında yapılacaklar az çok belli..

        *

        - En başta, kadınları korumada ve cinayetleri azaltmada en etkili sistem olan, gelişmiş dünyanın uyguladığı, Türkiye'nin ise imza atıp uygulamadığı "İstanbul Sözleşmesi'ni acilen devreye alacağız.

        - Cezai yaptırımları arttıracağız, daha ağır yasalar getireceğiz.

        - Bir kadını katledip mahkemede kravat taktı diye indirim verilen bir ülke olmaktan derhal çıkacağız.

        - Adaletten “namusumu temizledim” argümanını makul sebep olarak tanımaktan vazgeçmesini ve ağırlaştırıcı sebep haline getirmesini isteyeceğiz.

        - Erkeği koruyan, bahanesini ödüllendiren değil, katledilmiş kadının hesabını soran bir adalet sistemi kuracağız.

        *

        Ve ilaveten..

        *

        - Ülkemizdeki kadın cinayetlerinin büyük çoğunluğunun, erkeğin namus fikrine uymayan kadını katletmesi ile olduğunu bileceğiz.

        - Buna dur demenin yolunun da, toplumsal cinsiyet eşitliğini temelden, daha ilkokuldan çocuklarımıza öğretmekten ve kadın erkek eşitliğinin tohumlarını o yaştan erkek ve kız çocuklarına vermekten geçtiğini aklımıza yerleştireceğiz.

        - Eğitim sistemimizi buna göre şekillendireceğiz, zihniyetleri değiştireceğiz.

        *

        Yoksa, yoksa..

        Seneye 25 Kasım'da yine aynı şeyleri yazıp çiziyor oluruz.

        Diğer Yazılar