Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bu günlerde tenis severler gözlerini televizyondan ayıramıyorlar çünkü Wimbledon Tenis Turnuvası var.

        Büyük heyecanı sadece izleyiciler değil, günümüzde önemli noktalara gelmiş ve turnuvaya katılmış olan tenisçiler de yaşıyorlar.

        Olağanüstü halin sebebi, hem sporcuların hem de tenis meraklıların Wimbledon’ı her zaman diğer büyük turnuvalardan ayrı tutmaları..

        Tenisçilerin çoğu , kariyerlerinde Wimbledon’da oynamayı hayal ederler, burayı çok özel bir yere oturturlar.

        Peki, Wimbledon’ı bu kadar özel kılan nedir, diğer turnuvalardan ayrıştıran farkları hangileridir, niye bu kadar üsttedir?

        Punto’dan Elif Alper’in derlemesi, bu sorulara çok güzel açılım getiriyor.

        Londra’daki organizasyonu bu kadar özel kılan 6 temel unsur var aslında..

        Birincisi köklü geçmişi..

        1877’de düzenlenmeye başlanan Wimbledon, dünyanın en eski uluslararası turnuvası olma özelliğini taşıyor.

        Wimbledon’ın düzenlendiği All England Tennis Club uluslararası tenisin doğduğu yer olarak adlandırılıyor.

        2022’de Wimbledon erkeklerde 135., tek kadınlarda ise 128. kez düzenleniyor.

        *

        Bu turnuvayı özel kılan ikinci faktör ise, çim zemin..

        Günümüzde hala düzenlenmekte olan tenisin en büyük 4 turnuvasından üçü çim zeminde doğmuştu.

        REKLAM

        Avustralya Açık 1988’e, Amerika Açık 1974’e kadar çim zeminde oynandı.

        Wimbledon ise ilk günden bugüne çim zeminde oynanmaya devam ediyor.

        Ayrıca Wimbledon ile birlikte toplam 5 hafta süren çim sezonu, ATP ve WTA turlarının en kısa sezonu.

        Bu durum diğer zeminlerden farklı bir oyun gerektiren çim sezonunu özel kılan noktalardan biri.

        Wimbledon kortlarında çimin ‘taze’ olduğu ilk turlar ve zeminin aşındığı, tabiri yerindeyse çim kortun “topraklaştığı” sonraki turlar farklı stratejiler gerektiriyor.

        Tüm bu nedenlerle çimde servis-vole, slice, dropshot gibi farklı tekniklerle çeşitlenen bir oyun oynanıyor.

        *

        Wimbledon’ın cazibesini arttıran üçüncü etken ise, Kraliyet Ailesi’nin varlığı..

        Merkez Kort’ta bulunan Kraliyet Locası’nda her sene Kraliyet Ailesi üyelerini görmek mümkün.

        2003’e kadar oyuncuların Kraliyet Locası’nı selamlamaları bekleniyordu, artık bu durum yanlızca Kraliçe ya da Galler Prensi’nin varlığında gerçekleşiyor.

        Wimbledon’ın düzenlendiği All England Club’ın başkanlığını 50 yılı aşkın süredir Kraliçe Elizabeth’in kuzeni Kent Dükü yapıyordu.

        Geçen sene son kez kupa töreninde yer aldığı söylenen Dük’ün görevlerini Cambridge Düşesi Kate devraldı.

        Bu sene şampiyonlara kupalarını Düşes’in vermesi bekleniyor.

        *

        Wimbledon turnuvasının günümüzdeki ana kortu olan 15.000 kişi kapasiteli Merkez Kort da, bu organizasyonun dördüncü lokomotifi..

        Kort 1922 yılında inşa edildi ve bu sene 100. yılı kutlanıyor.

        2. Dünya Savaşı sırasında 1940 yılında Merkez Kort’a isabet eden bombanın yarattığı hasarın giderilmesi, turnuva 1945’te devam etse de, 1949’a kadar sürdü.

        REKLAM

        Bu tarihten sonra birkaç kez daha yenileme çalışması yapılan tesiste 2009 yılında merkez korta, 2019’da ise 1 numaralı korta kapanabilen çatı eklemesi yapıldı.

        Yağmurun hiç yabancı olmadığı Wimbledon’da bu sayede bu kortlarda maçlar çatı kapanma arasının ardından devam edebiliyor.

        *

        Wimbledon’ın en elit turnuva olarak anılmasındaki en büyük etkenlerden biri de hiç kuşkusuz ki sadelik.

        Tüm oyuncular katı kurallara sahip bir kıyafet yönetmeliğine göre bembeyaz giyiniyorlar.

        Beyaz renk aslında teri belli etmediği için tercih edilmiş ve 1877’den bu yana bu kural uygulanmış.

        2006 yılına kadar hakem ve top toplayıcılar olabildiğince “görünmez” olabilmeleri için yeşil renkte giyiniyorlardı.

        Şu anda ise Ralph Lauren sponsorluğunda lacivert renk tercih ediliyor.

        Ayrıca Wimbledon, kortlarda ve tesislerde reklam panolarının ve sponsor isimlerinin görünmediği yegane turnuva.

        *

        Ve şimdi de gelelim altıncı unsura, Wimbledon denilince akla gelen önemli bir geleneğe..

        Krema eşliğinde çilek servisi, turnuvanın en güzel ve klasik özelliklerinden biri..

        Bu geleneğin ne zaman başladığı net olmasa da, çilekler Kent bölgesinden, servis edilmeden 1 gün önce toplanıyor ve her yıl Wimbledon’da 28.000 kg çilek ve 7.000 litre krema tüketiliyor.

        *

        İşte, tüm bu özelliklerin varlığı, gelenekselliği ve özgünlüğü, Wimbledon’ı hem katılımcı sporcular, hem de maçları canlı ve televizyonlardan soluksuz izleyen tenisseverler için çok farklı kılıyor ve onu hep zirvede tutuyor.

        Diğer Yazılar