Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sabah Gazetesi’nde Haşmet Babaoğlu adında çiçek-böcek yazıları yazan bir köşe yazarı var.

        Bu zat, bildiğim kadarıyla son yıllarda “soluklanmak ve tazelenmek için” her fırsatta kendini İzmir’e atıyor.

        Yaz-kış Alaçatı‘ya gidiyor, İzmir‘in, Çeşme‘nin tadını bizden fazla çıkarıyor.

        Kafelerde etrafına iki üç kadın toplayıp, aklı sıra çevresine hava atıyor.

        Öyle bir tip işte..

        Neyse..

        Nasıl isterse öyle davransın, orası benim meselem değil.

        Ama, yaz-kış ayrılamadığı İzmir’e yaptığı hakaretler benim meseleme girer.

        İstihbarat Şefimiz Devrim İnce‘nin bugün çıkan köşe yazısını, ben gazete basılmadan önce, dün okudum.

        Devrim, Zaman Gazetesi’nin Pazar ekinde Haşmet Babaoğlu ile yapılan ve temel konusu İzmir olan bir röportaj görmüş.

        Röportaj değil, İzmir’e hakaret silsilesi!

        Zaten röportajı yapan bile gelen cevaplara şaşırmış, “Babaoğlu’nun yanıtları ezber bozacak!” diye peşinen uyarıda bulunmuş.

        Devrim, kibar bir arkadaşımız, Haşmet‘e gayet efendice hakettiği cevabı vermiş köşesinde.

        Ama ben hızımı alamadım ve kendim de bu şahsa birkaç kelam etmek istedim.

        Yarı Bursalı, yarı İstanbullu beyefendi röportajında özetle demiş ki:

        - Türkiye’de kültürü en zayıf şehir İzmir.

        - Bürokrasi kenti denilen Ankara’nın bile canavar gibi ‘underground’ sanatı vardır.

        - Bir Konya, bir Malatya, bir Diyarbakır, bir Maraş çok ciddi kültürel alt zeminlere sahiptir. İzmir’in yok böyle bir şeyi!

        - İyi operayı, kötü operayı da alkışlıyorlar. Ondan sonra herkes çok kültürlü!

        - İzmir, hayalcilerin şehri.

        - Boşanıyorlar, yine evleniyorlar, yine boşanıyorlar.

        - İzmir burjuvaları, geri kalan İzmirlileri kandırıyorlar.

        - Kızlar İzmir’de boğuluyorlar.

        Vay canına ya!

        İzmir’le yatıp, İzmir’le kalktığını söyleyen adamın, arkadan vuruşlarına bakın hele..

        Eleştiri ve bilgi sıfır, ama hakaret bol!

        Hançere böyle sarıldığına ve öfke krizine girdiğine göre, buralarda başına bir haller gelmiş olmalı!

        Benim kendisine önerim, madem bu kadar nefret ediyor ve aşağılıyor, bir daha İzmir’e, Çeşme’ye, Alaçatı’ya gelmesin.

        Gitsin Maraş’a, Malatya’ya, Diyarbakır’a ya da memleketi Bursa’ya!

        Doyursunlar orada kendisini kültüre, operaya, undergrounda!

        Ve şimdi sıkı durun..

        Haşmet efendi, bu hakaretlerini, aşağılamalarını nerede yapıyor, nefretini nerede kusuyor, ahkamını nerede oturup kesiyor dersiniz?

        Alaçatı Sakızlı Kahve’de!

        İnsan utanır biraz ya!

        Bugün oradakilerin yüzüne nasıl bakacak acaba?

        Gerçi, bakar bakar..

        Biliriz bu tiplerin ciğerlerini!

        Küçük canavarlar

        büyükleri aratmıyor!

        20 Temmuz - 10 Ağustos dönemine girdik.

        Nedir bu dönem?

        Nem oranının en fazla düştüğü ve orman yangınlarının en fazla göründüğü dönem..

        Dolayısıyla, orman işletme müdürleri yangınlara karşı sürekli uyarılarda bulunuyorlar.

        Yukarıdaki tarihler arasında, küçücük bir kıvılcımın bile büyük bir orman yangınına sebep olabileceğini anlatıyorlar.

        O yüzden..

        Şu aralar daha dikkatli duralım.

        Orman yangınlarının çıkış nedenlerini ezberledik artık.

        Yüzde 91’i insan kaynaklı..

        Yani ihmal, dikkatsizlik, kaza ve kasıt nedeniyle oluşuyor.

        Sadece yüzde 9’u doğal kaynaklı.

        Şimdi başımıza bir de “helikopter görmek için orman yakma modası” çıktı.

        Çocuklar, yangına müdahale eden helikopterleri seyretmek için, keyfi olarak bir yerleri yakabiliyorlar.

        Daha ufak yaştan acımasız birer “orman canavarı” olarak yetişiyorlar.

        Anlayacağınız..

        Büyüğümüzün de, küçüğümüzün de durumu pek vahim.

        Büyükler mangal, menfaat, arazi, düşmanlık için ateşe veriyorlar.

        Küçükler de oyun olsun diye büyükleriyle yarışıyorlar.

        Bu zihniyetle nasıl başa çıkılır, bilemiyorum.

        Diğer Yazılar