Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bizde niye emrivaki hareketler çoktur, anlamak zor.

        Şimdi de durduk yerde, İzmir’deki göğüs hastalıklarının uzman hastanesi olan Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin kapatılması, Tepecik Eğitim Hastanesi ile birleştirilmesi isteniyor.

        Herkes uzmanlaşmaya çalışırken, biz uzmanlaşmış olanları yok etmeye uğraşıyoruz sanki..

        Üstelik, böyle kritik bir karar verilirken, ilgili kurumların fikri hiç alınmıyor, görüşleri bile sorulmuyor.

        Tabii, hal böyle olunca da işler arapsaçına dönüyor, eylemler birbirini kovalıyor.

        Dün de Tabip Odası başta olmak üzere, Eczacı, Diş Hekimleri, Veteriner Hekimler, sendikalar ve diğer meslek kuruluşları ortak açıklama yaparak tepkilerini dile getirdiler, kapanışa karşı çıktılar.

        Haklı olabilirler, çünkü..

        Göğüs Hastalıkları Hastanesi Türkiye’nin en önemli ihtisas hastanelerinden biri durumuna yükseldi.

        Hizmet, eğitim ve araştırma olanaklarıyla birçok hizmet sunuyor.

        Türkiye’de yaşanan ölümlerin yüzde 10,7’si solunum sistemi hastalıkları sonucu meydana geliyor.

        Solunum alt yolu enfeksiyonları, ulusal düzeyde ölüme neden olan ilk 20 hastalık içersisinde yer alıyor.

        Bu enfeksiyonlar yüzde 4,2 oranla en çok öldüren beşinci hastalık sırasında bulunuyor.

        Sigara alışkanlığı, tüberküloz, akciğer kanseri ve artan yaşlı nüfus nedeniyle, göğüs hastanelerine olan ihtiyaç daha da artıyor.

        İşte, bütün bunların tedavileri de kapatılmak istenen hastanede yapılıyor.

        Kapatılma durumunda ise pek çok hasta da kapı dışına konulacak.

        Ayrıca..

        Göğüs hastanelerinin devlet hastaneleri ile birleştirilmesi yatak kaybına da yol açıyor.

        Sözkonusu birleştirmeler yatak sayılarını 7 bin 623’ten 5 bin 564’e geriletti.

        O halde..

        Nereden çıktı bu birleşme?

        Uç Uşak uç, yoksa..

        Uşak Havaalanı’nın resmi takipçisi, denetçisi gibi oldum.

        Buranın ilk açılışından tutun, yolcu eksikliğinden kapanmasına ve sonra tekrar açılmasına kadar her adımı yakından izliyorum.

        Çünkü, alanın yaşamasını istiyorum.

        Uşak’a uçması için yılbaşında ikinci bir şans daha verildi.

        Bora Jet 110 kişilik uçaklar koydu, seferler düzenledi, Uşaklılar’ı uçmaya davet etti.

        Ancak, anladığım kadarıyla işler pek iyi gitmiyor.

        AK Parti Uşak milletvekili İsmail Güneş’in açıklamaları, alanın yine sıkıntı yaşamaya başladığına işaret ediyor.

        Uçakların doluluk oranının yüzde 50 seviyelerine, yolcu sayısının da 35’lere kadar düştüğünü, bu rakamların da çok az olduğunu söylüyor.

        Güneş haklı.

        Uşaklılar havaalanlarını korumak istiyorlarsa, daha fazla uçağa binmeliler.

        İşadamları, sivil toplum örgütleri, odalar uçuşlara sahip çıkmalılar.

        Yoksa, bu şekilde devam ederse, alanın varlığını sürdürmesi zor görünüyor.

        Bir daha kapandığında da, üçüncü kez nasıl açılır, kime güvenilir, orasını bilemem.

        O yüzden, kapıya ikinci kez kilit vurulmasına izin vermeyin Uşaklılar..

        Daha polisi

        bile süremiyorsa..

        İspanya’da Anayasa Mahkemesi Başkanı olması beklenen, ancak motosikletiyle kasksız ve alkollü olarak kırmızıda geçince polise yakalanan Anayasa Mahkemesi Yargıcı, olay üzerine istifa etmiş.

        Aslında iyi olmuş. Kendisini durduran polisi bile sürdürmeyi beceremeyen yargıçtan, başkan filan da olmazdı zaten!..

        Gülerek girersiniz ağlayarak çıkarsınız

        Bu harika müze şimdi bizim kentimize geldi.

        1915 Çanakkale Zaferi’ne ait objelerin sergilendiği “Çanakkale 1915 Gezici Müzesi”nden söz ediyorum.

        Çanakkale’ye gidemeyenler için müthiş bir imkan sunuyor, Çanakkale’yi ayağınıza getiriyor.

        Neredeyse 5 yıldır yollardalar, şimdiye kadar 200’e yakın yere gittiler.

        10 milyondan fazla öğrenciye ulaştılar.

        Müzede Çanakkale Savaşı’na katılmış askerlerin mektupları, üniformaları, silahları ve cephenin şiddetini gösteren 4 bin parça çok özel savaş malzemeleri sergileniyor.

        Cepteki paraya isabet eden mermiler bile var.

        40 masa 25 anlatımlı tablo ile savaşa dair görüntüler yer alıyor.

        Ayrıca, 35 dakikalık çok özel Çanakkale 1915 çekimi belgesel film gösteriliyor.

        Aslında müzede öyle bol ve ilginç malzeme var ki, Çanakkele’ye gitseniz bile onları göremezsiniz.

        O yüzden, burayı gezenler, görenler şanslıdır.

        Ama küçük bir uyarı..

        Ki aynı uyarıyı, bu müzeyi her yazışımda tekrarlıyorum.

        Müzeye gülerek girenler, genelde ağlayarak çıkıyorlar..

        Kültürpark Lozan Kapısı girişinde konuşlanan müzeyi, 8 Haziran’a kadar ücretsiz gezebilirsiniz.

        Kaçırmayın derim.

        İngilizler de

        pek cahil ya..

        İngiltere’de yaşayan işsiz Türk, gölde yakaladığı Kraliçe’ye ait kuğuyu yemiş, İngilizler de bu olaya pek şaşırmış.

        Ne var bunda canım!.. Zamanında biz de Cumhurbaşkanı Evren’in Çin’den getirttiği ve İzmir Basmane’deki fıskıyeli havuza bıraktığı Pekin Ördekleri’ni yemiştik. Ayrıca, Fuar Kaskatlı Havuz’daki kazları da tek tek götürmüştük. Belli ki İngilizler tarihimizi hiç bilmiyorlar!..

        Bravo Pekdaş’a..

        Konak Belediyesi Başkanı Sema Pekdaş’ın uygulamasını beğendim.

        Belediye’nin 30. kuruluş yıldönümünde, kuruluş tarihi 1984’ten bu yana değişik partilerden başkanlık ve belediye meclis üyeliği yapanları buluşturdu.

        Onlara birer plaket verip, hizmetlerinin unutulmadığını anlattı, teşekkür etti.

        Son derece zarif, medeni ve örnek alınması gereken bir davranış.

        Keşke bu tür iletişimler sürse de, geçmiş başkanların deneyimlerinden de faydalanılsa..

        Onlardan zarar değil, ancak katkı ve yarar gelir çünkü..

        Diğer Yazılar