Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ne o emeği korumak için parmak ucuyla yazılmış yasalar doğru dürüst uygulanır ne de yeni nesillere emek hırsızlığı yapmamaları için gerekli bilinç aşılanır.

        Dün de yazdım, ülkemiz internet konusunda bir korsanlık ve hırsızlık merkezi olmuş durumda.

        İnsanların emekleri şarkılar, filmler fütursuzca ve sanki maddi değeri olmayan ürünlermişçesine "beleşe" paylaşılıyor.

        KİMSE ORALI DEĞİL

        Bunu yapan adresler, kişiler çok kolay açığa çıkarılabileceği yerde kimse oralı olmuyor.

        İşin ilginci öyle bir kültür oturmuş durumda ki insanlar şöyle sorular sorabiliyor bu konuda: "Ne yani, internetten bedava film indirmek suç mu yaneee?"

        Önceki gün umutlandık Esen Evran'ın haberiyle.

        Ancak devamında dağ fare doğurdu.

        Hatta dağ galiba doğuma bile yetişemeden dağı inek içti!

        Efendim dünkü haberimize göre Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürü Abdurrahman Çelik 5846 sayılı Telif Hakları Kanunu'nda yapacakları değişiklikle ticari olsun ya da olmasın internetten film, müzik ya da kitap paylaşımına yasak getireceklerini belirtmiş.

        Ne acıklı, ne talihsiz bir cümle bu.

        Bugüne kadar bunun suç olmaması tuhaf gelmiyor mu size de?

        İNTERNETTE, ÇALMAK SERBEST!

        Bir ülkede peynir çalmak, baklava çalmak suç olsun ama insanların emeği olan film, kitap ve müzik gibi fikri ürünleri internette çalmanın etkinlikle uygulanan bir yasa maddesi olmasın.

        Çok acayip, tam bize göre kafa bu.

        Ama tuhaflık bununla sınırlı değil.

        Sadece bu üretimleri dijital ortamda dosya olarak yollamak suç olacakmış.

        Ama "online streaming" denilen ve internette bir linke tıkladığınızda sınırsızca ve telif hakkı sahibinin izni olmaksızın paylaşılmış bir ürünü tüketmek suç olamayacak.

        Yani mesela ben sizin telif haklarına sahip olduğunuz bir sanat eserini, internette bir linkten ulaşılıp indirmeye gerek kalmadan tüketilebilir hale getireceğim ve ne bunu tek kuruş harcamadan izleyen siz, ne de ben suçlu olacağım.

        Hangi hukuk anlayışına sığar bu?

        Böyle telif hakları mı korunur?

        Ya da korsanın kökü mü kızınabilir?

        Tabii ki hayır.

        Her zamanki gibi dostlar alışverişte görsün.

        Sağdan soldan soranlara, var mı var demek için hazırlanan bir yasa taslağı.

        Yazık. Bu ülkenin düşünen, üreten insanları bunu hak etmiyor...

        İnşallah Tam Gün Yasası da tarihe karışır

        KABİNEDE yapılan revizyon, kalabalık çevrelerce olumlu bulunmuş gibi görünüyor.

        Kendi adıma, bu değişiklikle sağlık alanında son yıllarda hayata geçirilmiş en acımasız uygulama olan Tam Gün Yasası'nın da tarih olmasını çok istiyorum.

        Biliyorsunuz Tam Gün Yasası'yla artık doktorların yarım gün üniversite hastanelerinde yarım gün de muayenehanelerinde hasta kabul etmesi yasaklanmıştı.

        Bu yasak getirilirken ana fikir, halkın doktorlara muayenehanede fahiş vizite ücretleri ödemeden ulaşmasını sağlamaktı.

        Ama tam tersi oldu.

        Üniversite hastaneleri profesörleri, yıllarca kendi alanlarında çok başarılı işler yapıp ciddi bilgi ve tecrübe sahibi olmuş doktorları kaybettiler.

        Tabii sadece üniversiteler değil, biz hastalar da kaybettik hocalarımızı.

        Eskiden özel sigortaya bile gerek duymadan ulaşabildiğimiz iyi doktorlar iyice ulaşılmaz oldu.

        Üstelik bu yasak öyle tatsız uygulandı ki çeşitli bürokratlar için delindi, ancak vatandaş için kimse oralı olmadı.

        İşte Sağlık Bakanlığı'ndaki kan değişimiyle birlikte inşallah önce bu teoride süper, pratikte felaket olan uygulamaya bir son verilir ve sıradan vatandaş, doktor olma yolundaki genç tıp öğrencileri yeniden hocalarına kavuşurlar.

        Hayır işte hiç de öyle değil!

        GEÇTİĞİMİZ hafta şu hayatta en sevdiğim şehir efsanelerinden birinin sonu getirildi.

        Efendim, Çukurova Üniversitesi profesörlerinden Mete Kıroğlu'nun açıklamasına göre biri, birini anınca kulak çınlamazmış.

        Tamam hocam, pozitif bilimlere saygımız sonsuz.

        Ama böylesi güzel bir ritüeli elimizden almayınız.

        İnsanın kulağı çınlar, özlediklerini bir bir aklından geçirir.

        Hatta bazen hile yapar aynı ismi tekrar tekrar geçirir içinden, ama olsun o da sayılır:)

        Çınlama durduğunda biliriz ki o müstesna insan bizi özlemiştir.

        Özlem azalır hiç değilse bir kulak çınlaması boyunca.

        Diğer Yazılar