Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ADIMINIZI atmadığınız kuaförden, önünden yolunuzun geçmediği bankadan, olmayan çocuğunuzu göndermeniz beklenen kolejden gelen cep telefonu SMS reklam mesajlarından çok insana fenalık gelmiş durumda.

        Ben de bunlardan biriyim sizler gibi. Daha önce de yazdım, cep telefonuma böylesi bir mesaj düştüğü anda gözü dönmüş pazarlamacılar kişisel alanımı işgal etmiş gibi hissediyorum.

        Operatörünüzü yani bu aynı anda yüz binlerce insana gönderilen toplu SMS'lerin satışı ve iletimi için gerekli altyapıyı sunan ve teorik olarak sizi bu beladan kurtaracak olan şirketi aradığınızda ise size karşı aldıkları tavır arazide birdenbire gözüne otomobil farı tutulmuş tavşanlardan farklı olmuyor.

        "Ayy bizim hiç haberimiz yok ama" deyip delirtiyorlar insanı.

        Dün Hürriyet'te Dinçer Gökçe imzalı bir tekno taciz haberi vardı.

        LOBİ KUVVETLİ

        Haberde bir kadını karşılıksız aşkını anlattığı onlarca telefon ve e-posta ile taciz eden bir adamın bu hareketi "kişilerin huzur ve sükûnunu bozmak" fiili olarak nitelendirilmiş.

        Bir kişi cep telefonumuza ya da sanal posta kutumuza huzurumuzu bozan girişimlerde bulununca sahip olduğumuz haklarımız kanunlarla korunuyor.

        Olması gereken de bu. Ama aynı mecra istenmeyen başka saldırılara maruz kalınca kimsenin yapabildiği bir şey yok. İstenmeyen reklam SMS ve e-postalarının önlenmesi Türk Ticaret Kanunu karasularına giriyor. Üstelik izinli pazarlama denilen bu kavramla ilgili bir tasarı Meclis'in önüne gelmişti.

        Ve sözde bu yılın başında devreye girecekti.

        Ama ne ses var ne seda.

        Belli ki telefon numaralarımızı, isimlerimizi pazarlayanların kuvvetli bir lobisi var ve onların maddi çıkarları biz sıradan insanlardan önemli.

        Aaa bak kaza(!) olmuş

        ŞU fotoğrafa dikkatle bakın. Son sürat emniyet şeridinde seyreden otomobil sürücüsü, park halindeki kamyona arkadan çarpmış.

        İstanbul Bayrampaşa'da gerçekleşen olay zaten cümlenin bu girişiyle kaza olma sıfatını kaybetti.

        Ve sürücünün suçu ayan beyan ortada.

        Ama ya üç beş kuruş fazla kazanacak diye dorsesinin arkasını uzatıp bir de gerekli yasal tampon sistemini takmayan kamyon sürücüsünün durumu ne olacak?

        Bakın otomobil tamamen altına girmiş dorsenin.

        Bu tarz olaylar ülkemizde çok sık meydana geliyor. Ve sorular hep aynı. Kimse bunları görmüyor mu? Trafik polisleri bu tarz teknik detayların farkına varacak şekilde yetiştirilmiyorlar mı? Bu ülkede ölmek bu kadar ucuz mu? Soruların cevaplarının hiç değişmemesi de ne kadar şahane değil mi!

        YGS'de bir iyi bir kötü haber

        TABİİ ki iyi haber ilk üçte kız öğrencileri görmemiz.

        Bu ülkenin kadınlarını eksik etek, kaşık düşmanı gibi isimlerle anmayı tercih ettiği, lafa geldi mi "Analarrrr... Analarımız" diye gürleyip sonra şamarı bastığı, kaç çocuk sahibi olması gerektiğinden nasıl giyineceği konusunda kendi hariç herkesin söz hakkı sahibi olduğu gerçeğiyle henüz yüzleşmediğini düşündüğüm pırıl pırıl üç kız öğrenci, büyük gelecek ve kariyer hedeflerine önemli bir adım atmış oldu.

        Kendilerini canı gönülden kutlarım.

        Ancak YGS'nin bir başka yüzü ne yazık ki bu kadar parlak değil. Bu yılki sınavda tam 1 milyon 303 bin aday fen testinde 5 soruyu doğru yanıtlayamamış. Bu rakam tüm öğrencilerin sayısının yüzde 72'sine denk geliyormuş.

        Tanıştırayım, bu zurna, bu da zırt sesi. Eğitimcilerden çıt çıkmıyor ama bu sonuç ülkemizin geleceğiyle ilgili berbat şeyler söylüyor.

        Mesela, ellerine tablet verip eğitimlerinin bir parçası haline getirdiğimiz gençlerin tabletlerin teknolojisini, içindeki yazılımları değil, fason imalatlarını yapacakları anlamına geliyor.

        Hayatlarımızın teknolojinin emrine amade olduğu çağda gerilerde kalıp başkalarının teknolojilerine muhtaç kalacağımızı ifade ediyor.

        Bu berbat bir haber.

        Yapımcılar Deezer konusunda haklıymış

        ÖNCEKİ gün müzik yapımcılarının Deezer isimli Fransız menşeli dijital müzik platformuyla ilgili iddialarının ardından kurumdan bir açıklama geldi. Şirketin genel müdürü Selen Zorlu'nun yolladığı metnin can alıcı noktası şöyle:

        "Deezer Türkiye'de ocak ayından itibaren dijital müzik distribütörleri üzerinden bünyesine kattığı içeriklerle test yayına başlamıştır. Müzik eser sahipleri meslek birlikleri, Mesam & MSG kuruluşları ile görüşmeler devam etmekte ve kısa sürede anlaşmaların sonuçlanması beklenmektedir. Meslek birlikleri ile ilişkilerimizi uyumlu bir süreç içerisinde sürdürdüğümüzü ve geçtiğimiz aylarda Cannes'da düzenlenen MIDEM Fuarı sırasında gerçekleştirdiğimiz yüz yüze görüşmeyi takiben sunduğumuz teklife yanıt bekleme noktasında olduğumuzu belirtmek isteriz. Bu anlaşmalar sonuçlanır sonuçlanmaz da platformumuz sektörün tüm oyuncularının bir araya geleceği bir lansman etkinliği ile aktif yayın hayatına başlayacaktır."

        Açıklamada Deezer'ın telekom şirketlerine, müzik eser telif ve işletme sahipleriyle anlaşması olmaksızın altyapı sağlama teklifi iddialarına yanıt yok.

        Ya da telif anlaşması olmaksızın Türk sanatçıları neden kullandığına, hatta bazı yapımcıların dava açıp sanatçılarının çıkarılmasını ancak bu yolla sağlayabildiğine dair saptama yok.

        Yani müzik dünyası ayağa kalkmakta haklı. Ama ticaret bu hiç belli olmaz, bir de bakmışız tüm anlaşmalar sağlanmış oluverir.

        Diğer Yazılar