Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Daha önce de yazdım. Trump 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a resmen geçince önüne ilk getirilecek kapsamlı ulusal güvenlik dosyası Suriye olacak.

        Şu anda devletteki bölgeyle ilgili tüm birimler bu konudaki kapsamlı brifingin kendilerine ait olan bölümlerini yazıyorlar.

        Yönetimin Türkiye ile ilgili birimlerinden de katkıları isteniyor bu brifinge. Çünkü Türkiye’nin işbirliği olmadan oluşturulacak hiçbir planın tam işlemesinin mümkün olmadığını biliyorlar.

        Başkan Trump bu brifingde sadece bilgi almakla yetinmeyecek, aynı zamanda yanlışlarla dolu olduğuna inandığı Obama’nın bölge politikasının yerine yeni bir plan da oluşturacak.

        Birimler olasılıkların neler olabileceğini tek tek çıkarıyorlar. Bunların bazıları Türkiye’nin hiç hoşuna gitmeyecek öneriler olsa da, Türkiye’nin seveceği hatta uzunca süredir savunduğu görüşe çok yakın olanı da var.

        Şunu vurgulamalıyım. Bütün bunların henüz resmi politikalar olmadığını sadece yeni başkanın önüne getirilecek olasılıklardan ibaret olduğunu unutmayın. Bugün “Kabul edilmesine çok az kaldı” diye yazacağımız bir öneri, o gün geldi- ğinde masaya bile getirilmemiş olabilir veya şu anda hiç düşünülmeyen ama gelişmelere göre zorunlu hale gelen yeni bir öneri de resmen kabul edilebilir.

        Ancak hazırlanan öneriler arasında Türkiye’nin uzunca bir süredir savunduğu çözüme çok benzeyen bir öneri alternatifi de var.

        SURİYE İÇİNDE GÜVENLİ BÖLGELER OLUŞTURULMASI

        Uçuşa yasak hava sahası oluşturulması önerisine Obama yönetimi destek vermeyince öneri bir türlü hayata geçirilememişti. Rusya, Suriye’de devreye girince Amerika kazayla bir Rus uçağını vururuz korkusuyla bu öneriye daha da uzak durmaya başladı.

        Ancak Amerika’nın bu tavrının şimdi bir şekilde değişmesi ihtimali var. Trump’ın kafasında Suriye’de sivil halkı koruma altına almak için “güvenli bölgeler” (safe zones) oluşturulması fikri var. Bu, uçuşa yasak hava alanı oluşturulmasıyla bire bir aynı öneri değil ama benzerlikler var. Güvenli bölge ilan edilecek alana sevk edilip koruma altına alınan sivil halka kimsenin zarar vermemesi sağlanacak.

        Yeni başkan için brifing hazırlamakta olan birimlerde bu önerinin artık hayata geçirilebileceği beklentisi var. Özellikle Halep’te muhalif güçlerin kontrolü altındaki nüfusun acilen koruma altına alınması için hızla hareket edilmesi gerekiyor.

        Bunun etkin sağlanabilmesi için Rusya’nın desteğine de ihtiyaç var. Düşünülen, Trump’ın bu konuda Rusya ile bir anlaşmaya giderek güvenli bölgelere Esad’ın da dolaylı onayını almak ve bu bölgelerin inşa edilmesi ve altyapılarının yapılması konusunda eğer ilerde kabul ederse Türkiye’nin de aktif desteğini almak ve daha sonra da bölgenin güvenliğinin sağlanmasında Türkiye’ye de önemli roller vermek.

        Türkiye’yi de bölgede çok daha önemli bir oyuncu hale getirecek olan bu plan gündeme sokulabilirse, Suriye’de uzun vadedeki bir politik çözümün de önü açılmış olacak diye düşünülüyor Washington’da.

        HALEP

        Washington’daki birimlerin elindeki son bilgilere göre, Halep’in hava saldırısı altındaki bölgesinde takriben 250 bin sivil bulunuyor. Muhalif savaşçıların sayısı 8 bin. El Kaide ile olan bağlantılarını kopardıktan sonra Nusra adını değiştiren gruba ait olan savaşçı sayısı ise 800 ile 950 arasında.

        Bu 250 bin sivilin ileride oluşturulabilecek güvenli bölgeye gönderilip gönderilmeyeceği ve muhalif savaşçılar hakkında ne yapılabileceği de üzerinde düşünülen ve Türkiye ile koordine edilmesi planlanan acil konular arasında.

        ÜÇLÜ İŞBİRLİĞİ

        Washington’daki havadan anlaşılıyor ki Amerika-Rusya-Türkiye arasında karşılıklı çıkarlara dayalı yeni bir işbirliği süreci kurulması önem kazanmaya başlıyor. Eğer böyle bir tavır önümüze gelirse bizim nasıl buna karşılık vereceğimizi şimdiden düşünmeye başlamamız lazım.

        BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

        New York’ta Birleşmiş Milletler süreçlerini izleyen bir kaynak, bana, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Dünya beşten büyüktür” tavrıyla çok da haklı biçimde gündeme getirdiği Güvenlik Konseyi’nin engelleyici tavırlarını aşmanın ve bazı olumlu olabilecek adımları Güvenlik Konseyi’ni tamamen atlayıp Genel Kurul’un gündemine taşımanın yolu olduğunu anlattı.

        Bu kaynağa göre örneğin Birleşmiş Milletler’den Suriye’de bir güvenli bölge oluşturulması kararı çıkması isteniyorsa bunu veto engeline takılmadan yani Güvenlik Konseyi’ni atlayarak yapmanın yolu şöyle: Genel Kurul’dan 377A sayılı kararı uygulaması istenilecek bu “barış için bir araya gelme” (uniting for peace) veya “acheson planı” olarak da biliniyor. 1950’li yıllardan kalma bu yöntem eğer saldırganlığa karşı bir tavır alınması gerekiyorsa Güvenlik Konseyi engeline takılmadan bunun genel kurulda yapılmasına fırsat tanıyor.

        Bunu bana anlatan kaynak Birleşmiş Milletler’in Suriye’de güvenlikli alanları bu yöntemi kullanarak getirebileceğini ve bunun uygulanmasını da denetleyebileceğini söyledi.

        RUSYA’YA BASKI

        Yine Birleşmiş Milletler süreçlerini iyi bilen kaynaklar, barış için daha aktif işbirliğine zorlamak amacıyla Rusya üzerinde diplomatik baskı da uygulanabileceğini söylediler. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi tarafından Rusya’ya Suriye’de savaş suçları işlediği gerekçesiyle baskının artırılabileceği, bu yöntemin daha önce Kosova’da başarıyla denendiği ve bunun tekrar gündeme sokulabileceği de konuşuluyor New York’ta.

        Diğer Yazılar