Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Gerçekleşmesine 2 gün kalan bir seçimin sonucu hakkında yazı yazmaya girişmek, bunun yazarı hakkında ciddi bir endişe doğmasına neden olabileceğini bilmekle birlikte, umarım yazıyı sonuna kadar okuma sabrınız olursa diyeceğimi neden şimdi söylemeyi tercih ettiğimi anlayacaksınız.

        Çünkü aslında diyeceklerim seçimin sonucunu açıklama gücüne sahip olsa da aslında yapmış olduğum toplumsal gözlemler ile vardığım analiz seçim sonucundan oldukça bağımsız da.

        Yıllar önce Allan Bloom’un “The Closing of the Amerikan Mind” (Amerikan Aklının Kapanması) adlı çalışmasını okuyunca beynin plastikliği kavramı üzerine oldukça düşünmüş ve konu hakkında hayli okumuştum. Bu çalışma beynin plastikliği kavramını, yani beyinlerimizin dışardan ve içerden (düşüncelerimizle) gelen etkilerle hızla değişebilme ve o etkilere uyum sağlama potansiyelini bize düşündürüyordu. Aslında kitabın esas konusu Amerika’daki yüksek eğitimindeki değişimler (batı medeniyetine özgü düşüncelerden davranışlardan uzaklaşılması) nedeniyle bu eğitimin sonuçlarına muhatap olan beyinlerin hızla kapanma, durma eğilimine girdiğini gösteriyordu.

        Türkiye’de de bilindiği gibi artık gerçek bir üniversite eğitimi, özellikle sosyal bilimlerde, büyük ihtimalle bilinçli politikalar sonucunda artık yok. İstisnalar dışında olan ise okuyanlara modern, rasyonel düşünce öğretmekten oldukça uzak. Bu durum, toplumun genelinde dini olduğu sanılan düşüncenin etkisinin yaygınlaşması ile birleşince sonuç; çağdaş, modern, rasyonel düşünceden uzak duran beyinlerin sayısının artması oldu.

        Allan Bloom’un Amerikan toplumu için söylediğini ben de Türkiye için söyleyebilirim. Büyük ihtimalle bilinçli politikalar sonucunda gelinen noktada önemli sayıdaki insanın beyni, yıllardır muhatap olduğu rasyonalite dışı düşünceler ve manevi olduğu düşünülen söylemler sonucunda hızla gerilemeye başladı. Ve gelinen noktada Türk aklının bir bölümü de kapanmış veya durmuş durumdadır.

        Seçim kampanyası boyunca bu kapanmanın sonuçlarını bolca gördük. Bir siyasetçinin henüz ağzından çıkması bitmeden yalan, palavra olduğu belli olan veya beş yaşında modern yetiştirilmiş bir çocuğun bile artık bu kadarı da olmaz diyeceği video yalanlarının bu kadar önemli sayıdaki insan tarafından doğru gibi kabul edilebilmesinin, bu beyinlerin kapanmış olduğundan başka bir açıklaması olamaz.

        Yıllardır süren dini söylemlerin üstüne bir de eğitimde yaşanan geriye gidişin etkileri binince çoğunluğun beyninin bu duruma uyum göstermek için gerilediğini ve bunların önemli bölümünün beyinleri maalesef tamamen kapandı.

        Bu sürecin neden bilinçli yaratılmış olduğuna gelince; bu duruma düşürülmüş seçmenlerin yalanlara, içi boş söylemlere açık olacağı kesindi. Nitekim bu da Türkiye’de olmuştur.

        Aslında bu analiz daha önce dediğim gibi sadece seçim sonucu ile ilgili değil. Seçim sonucu ne olursa olsun eğer çoğunluğunun aklı açık ve modern düşünebilen bireylerden oluşması isteniyorsa seküler bir toplum yapısında eğitim sisteminin, özellikle yüksek eğitimin tamamen, acilen değiştirilmesi gerekiyor.

        Diğer Yazılar