Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        DÜNKÜ yazımda Amerikan devletinin yeni kararlar aldığını, devletin gizli kurallarının yeniden yazılma sürecinin devam ettiğini, Ortadoğu’daki enerji kaynaklarına eskisi gibi bağımlılığı kalmayan ABD’nin dünyaya yeni kurallar koymak için harekete geçtiğini yazmıştım.

        Bu bağlamda derin kuralları yazanların ellerinde Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin özellikle İsrail açısından anlamı üzerine raporların olduğunu, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail işbirliğinin bu plan doğrultusunda işleme konulduğunu, Amerika’nın İsrail’in güvenliğini sağlamak için Doğu Akdeniz’de güçlü bir şekilde bulunmak zorunda olduğunu, İsrail’le tatbikat için bölgeye giden 6. Filo’ya Amerikan doğalgaz şirketlerini korumak için ek görev verildiğini aktarıp yazımı şöyle noktalamıştım:

        “ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yakındoğu işlerinden sorumlu Bakan Yardımcısı David Satterfield denizdeki 9 numaralı parsel hakkında Lübnan ve İsrail’le süregiden anlaşmazlığı çözdü.

        Exxon Mobil, Total, Gazprom, PGNIG, Transgaz gibi büyük oyuncuların katılacağı Lefkoşa’da düzenlenen ‘9’uncu Akdeniz Petrol ve Gaz Forumu’na İsrail ve Amerika’nın güçlü katılımı var.”

        Şimdi kaldığım yerden devam ediyorum.

        MISIR’I HUB YAPMA PLANI

        Doğalgazın bulunması kadar belki de daha önemlisi, onu likit gaz haline dönüştürüp büyük tüketicilere güvenli ulaştırma (enerji nakil güvenliği) meselesi var.

        Bu meseleyi akılda tutmadan ne kuzeybatı Suriye’de olanları, ne Golan tepelerindeki gerginliği, ne de Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerinin tam da Doğu Akdeniz’in doğalgaz rezervlerine ve olası nakil hatlarına baktığını anlayamazsınız.

        Ürdün her ne kadar kendi ülkesinde inşa edilen üssü İncirlik Üssü’ne alternatif olarak düşünse de, Doğu Akdeniz’deki bu yeni durum nedeniyle İncirlik’in Amerikan yönetimindeki algısı da yeni anlamlar almış durumdadır.

        Kendisi de büyük tüketici olan ve enerji nakil güvenliği konusunda çok fazla deneyimi bulunan Türkiye’nin, Akdeniz doğalgazının dev tüketici Avrupa’ya likit gaz olarak naklinde hub olması ihtimali var.

        Ancak bu konuda Mısır yeni ataklar yapıyor. İsrail bu konuda Mısır’la çalışmak istediğini belli etti.

        Mısır’da iki eski teknolojili doğalgazı likit gaza dönüştürme tesisi var. İsrail sıfırdan inşa edilmesi hayli masraflı olan bu işe kendisi girişmek yerine bunu Mısır’daki tesislerde yapacak gibi.

        Bölgede ve dünyada oluşan yeni duruma nasıl uyum sağlayacağını anlatmak için tura çıkan Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman işte bu nedenle ilk ayak olarak gezisine Mısır’dan başladı, şimdi de Amerika’yla devam ediyor.

        Gözü aslında İran ve Katar’ın doğalgaz rezervlerinde olan Suudi Arabistan, bunun büyük savaş anlamına geleceğini biliyor. Buna da hazır olduğunu, propagandasını Amerikan istihbaratının hazırlattığı çizgi filmlerle filan söylese de bunu şu anda göze alamayacağını diğer tüm büyük oyuncular biliyor. Bu nedenle Suudi Arabistan, Doğu Akdeniz’de bir şekilde, büyük ihtimalle de para gücüyle olmak zorunda.

        Mısır’daki eski teknolojili tesislerin yenilenmesi parasını, ABD’nin yönlendirmesiyle bölgede Mısır ve İsrail’le ortak siyasi tavırlar almaya başlayan Suudi Arabistan verecek.

        Sonra da İsrail ve Kıbrıs’tan gelecek doğalgaz, Mısır’daki tesislerde likit gaza dönüştürülüp gemilerle dünyaya gönderilecek.

        Kudüs’teki yeni tartışmalı büyükelçiliğinin mayıs ayındaki açılışında aslında kaba güce dayalı olan bölgeye nihai barışı getireceğini söyleyen ve İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır’la ortak yürüteceği bu planını açıklayacak olan Trump yönetimi, bu enerji oyununun da arkasında.

        Diğer Yazılar