Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ankara’da ilkokula gittiğim yıllarda babamla hiç sektirmeden her hafta sonu maçlara giderdik.

        Ozamanki sistemde Ankara'ya deplasmanagelen her takım hem cumartesi hem de pazar günü bir Ankara takımıyla oynardı.

        Böylece bir İstanbul takımını tutan bir Ankaralı hafta sonunda takımını doya doya izleme fırsatını bulurdu.

        Babam Fenerbahçe'yi tutar ben ise uzun süre bir renge bağlanmadan maçlara gittim. Sadece adı yüzünden Gençlerbirliği’ne bir sempatim olmuştu bir süre.

        Futbola bakışımı değiştiren maç için kapalı tribüne girdiğimizde sahada ilk gördüğüm havada sanki kanatlanıp uçuyormuş gibi olan Turgay Şeren’di. Maç PTT-Galatasaray arasındaydı.

        Şeren’in havada uçmasından sonra bir de Metin Oktay uçup golü atmış ve Galatasaray kazanmıştı. Ankara’da bir Ankara takımıyla oynanmasına rağmen sahanın nerdeyse tamamının Galatasaray için tezahürat yapıyor olması dikkatimi çekmişti o yaşta.

        Sonra babam "Tamam ayarladım Galatasaray’ın kamp yapmakta olduğu yere gidiyoruz haydi gel" deyince dünyalar benim olmuştu. Metin Oktay ile Turgay Şeren’in elini öptüm. Bu, o yaşımda hayatımın büyük günüydü ve o günden beri Galatasaray taraftarı oldum.

        *

        Maçları takip eden oyuncuları tanıyan dedikoduları bilen bir taraftar olmasam da Galatasaray söz konusu olduğunda olmam gerektiği kadar sakin olamıyorum.

        Bu yüzden Galatasaray’ın son düşmüş olduğu duruma da üzülmemem mümkün değil tabii.

        *

        Her şeyin bu duruma gelmesine düşünceli, mütevazı olamayan liderlerin sıkça başına gelebilen felaket olan kibrin neden olduğunu düşünüyorum.

        Yıllardır üst üste gelen başarılardan sonra bu başarılarının temelinde özellikle Türk oyuncularla kurabildiği 'ağabeylik ilişkisi' olduğu halde bir süredir sanki Türk oyunculardan öç almak istiyormuş gibi kibirli davranıyorFatih Terim.

        Elinde hak etse de etmese de gücü bulunduran insanlarda kibrin o insanı yiyip tüketeceği bilinmeli. Fatih Terim örneğinde bu gözlerimizin önünde olup bitiyor.

        *

        Diyorum ki hoca bir süre futboldan ve Türkiye’den uzak kalıp felsefi bir inziva mı yaşasa daha iyi mi olur acaba.

        Kendisi ve ailesini yıllarca rahat yaşatacak kadar parası da olduğunu sanıyorum bu yüzden bu tür bir kararı kolayca alabilir herhalde.

        Felsefi inziva her insan için hayatının bir döneminde gerekebilecek bir davranış bence. Benim biraz param olsaydı bunu hemen şu anda hiç düşünmeden yapardım çünkü bütün gazetecilerin kendi geçmişleriyle hesaplaşma döneminin geldiğini düşünmekteyim.Fatih Terim’e de kendisine yeteceği kadar sürecek bir felsefi inziva yolunu seçmesini tavsiye ediyorum.

        Kulübün şu andaki durumunabakarsak buna bariz ve acil bir ihtiyaç olduğu da görülmekte.

        Onun gibi liderler Cyrano de Bergerac sendromuna tutulduklarında ancak felsefi inzivada burunları küçüldükten sonra bıraktıkları yerden devam ettikleri takdirde işlerin yoluna gireceğine eminim.

        Diğer Yazılar