Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        New York’tan, yani salgının sıcak noktasından bir günlük başlatayım da eğer ömrüm yeter de sonuna getirebilirsem -ki bence bu pek mümkün gözükmüyor- bunu ilerde ‘Salgında Panik Günlüğü’ adlı bir kitap haline dönüştürürüm diye düşündüm.

        Eğer bu açılış cümlem size fazla karamsar geldiyse, evet haklısınız son derece karamsar ve korku içindeyim.

        DETAY DEDİĞİMİZ BAZI KONULARIN ÖNEMİ

        Bu ruh halinin bağışıklık düzeyini zayıflattığını ve özellikle benim yaşımdaki bir insan (65) için tehdit oluşturabildiğini bildiğim halde elimde değil korkum ve karamsarlığım bir türlü geçmiyor.

        Esasında başta bir süre idare ediyordum sonra Türk Hava Yolları'nın New York uçuşlarını iptal ettiğini öğrendiğimde çöküşe girdim.

        O ana kadar "Çok zorlanırsak atlar uçağa 9-10 saattememleketimizde oluruz" diye avutuyorduk kendimizi, şimdi ise kendimi hapis kalmış, çaresiz hissediyorum bu yerde.

        Bu sayede bize normal şartlarda detay olarak gelen bazı şeylerin de ne kadar da önemli olduklarını tekrardan düşünme fırsatım oldu.

        JFK Havalimanı'na, Terminal 1’e, girdiğimde pencereden THY logolu uçak kuyruğunu görünce neden heyecan duyduğumu, neden vatan duygusuyla dolduğumu bu sayede daha iyi anladım .

        VATAN TOPRAĞI

        Evde oturduğumuzdan vaktim bol, birçok konuyu düşünme imkanım oluyor. Bunlardan bir tanesi de vatan kavramı; şu anda vatan kavramı benim için soyut bir kavram değil burnumda tüten ve ulaşmayı arzuladığım toprağım bu benim. Bu düşüncelerden mülteci olmak zorunda kalanların yaşamak zorunda kaldıklarını çok daha iyi anlamaya başladım sanıyorum. Dedim ya zamanım bol inzivada beyin bir konudan ötekine kontrolsüz atlıyor.

        BEYNİM BANA OYUN OYNUYOR

        Casus romanları hobime geçiş yapmadan önce çok ciddi bir bilim kurgu okuruydum.Özellikle Harlan Ellison ekolü gündelik yaşamlar temelli bilim kurguya meraklı olduğumdan, bu ekol içinde New York şehrini temel alan ,insanın içini ürperten hikayeler de pek çok olduğundan uzun yıllardır bulunduğum bu şehirde benim başıma da tuhaf bir şeylerin geleceğini hep düşünmüşümdür.

        DÜŞÜNMESİ BİLE KORKUNÇ HİKAYE

        Örneğin Harlan Ellison’un bir hikayesinde kanalizasyonlardan çocuklar çıkıp şehri istila ediyorlardı. Hikayesinin çıkış noktası çok daha ürkütücüydü. 1960’larda şehirde bir kanalizasyondan timsah çıkmıştı.O zamanlarda evlerde yavru timsah besleme modası vardı. Bebek timsah büyümeye başlayınca insanlar bunu tuvalete atıp sifonu çekiyorlardı. Bunun üzerine şehrin kanalizasyonlarındatimsahların dolduğu söylentisi yayılmıştı. Nitekim bir tane canlı timsah yakalandı da. Bunun fotoğrafı New York Post gazetesinin birinci sayfasında yayınlanmıştı.

        ALACAKARANLIK KUŞAĞI

        Hınzır zekalı büyük yazar Harlan Ellison bu hikayeyi alıp bunu çocuklara uyguladı. Yine 1960’larda şehirde yasa dışı çocuk aldırma işlemleri yapılıyordu. Yasa dışı işlemi yapanlar ceninleri yine tuvaletlere atıyorlardı. Ellison buna dayanarak bu ceninlerin kanalizasyonda büyüyüp sonra dışarı çıkıp şehri istila ettiklerini yazmıştı.

        Şehirde daima böyle tuhaf şeylerin her an olabileceği korkusuyla yaşadım ve şu andaki distopik ortamda korkularım çok daha da mantık dışı hale gelmiş durumda.

        BENİ ALMAYA MI GELDİLER

        Geçen sabah uyandığımda pencereden baktım yaşadığım sitenin bahçesinde tuhaf kıyafetli adamlar dolaşıyorlardı.

        Beni almaya geldiklerini ve 65 yaşımda olduğumdan benimle uğraşma yerine direkt öldürme yoluna gideceklerini düşündüm. Ve sonra da son derece mantıksız bir iş yapmaya giriştim.

        Eğer öldürmezlerse okurum diye birkaç casus kitabını ve tansiyon ilaçlarım ile pasaportumu sırt çantama koydum.

        Sonra anladım ki bu tuhaf kıyafetli adamlar bahçeye ilaç atmaya gelmişler, kıyafetleri de ona uygunmuş.

        Oarada inanılmaz bir panik atağı yaşadım, bağışıklığım da dibe vurdu doğal olarak.

        Diğer Yazılar