Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Irkçı polis, George Floyd’u diziyle infaz ederken suratı neden şehvet duyuyormuş gibi gözüküyordu.

        Polis her şehirde yolda dolaşan siyah gençleri gördüğünde neden otomatik suçlu olarak düşünüyor onları.

        Yine polis kolay yakalayabileceği genç siyahlara neden hep öldürücü ateşi kolaylıkla açıyor.

        Beyaz polisin siyahlar hakkında konuşurken kullandığı lisan neden ırkçı tonlar içerebiliyor hala daha.

        New York polisi kendi patronu konumunda olan Belediye Başkanı Blasio’yu acaba onun karısı ve çocukları zenci olduğu için mi bir türlü benimseyemiyor?

        *

        Bu ve buna benzer soruları her olaydan sonra olayın detaylarına bakarak cevaplayabilmek mümkün değil.

        Bu ve buna benzer sorulara yapısal bir cevap vermek gerekiyor.

        Ve bunu da ancak Amerika’daki içselleştirilmiş, kurumsallaşmış ırkçılığın yapısal bir çözümlemesini yaparak verebiliriz.

        Yapısal, kurumsallaşmış, Amerikan ırkçılığının kökenleri ABD tarihinde yatmaktadır.

        Bugün o tarihte çok kısa ve özet bir gezinme yapmalıyız ki bu günleri anlamaya biraz daha bilgili yaklaşabilelim.

        *

        Tecrübeli okuyucular anlamış olmalı ki ben bugün her zaman olduğumdan çok daha sorunluyum.

        Normalde ben buraya kadar yazdığım gibi konuşan ve yazan insanlara özgü ‘zoraki entelektüel’ konuşmalardan nefret ederim.

        Galiba inziva yalnızlığı sonunda kafamı tamamen yedirmiş olmalı ki bugün maalesef ciddi oldum. Bazılarında kronik durum olan bu ‘ciddi düşünür halimden’ nefret ediyorum ama arada bir de olsa ciddi olmak galiba kaçınılmaz. Bunu bazıları gibi adet haline getirmedikçe arada bir ciddiyetin fazla sorun yaratmaması da gerekir.

        REKLAM

        *

        Bu zorunlu açıklamayı yoldan çektikten sonra Amerikan tarihinde kısa yolculuğumuza çıkabiliriz.

        Amerikan İç Savaşı'ndan sonra (1861-65) savaşı kaybeden Güney eyaletleri savaşın öcünü uygulamaya soktuğu bir dizi ırkçı yasayla toplumdan almaya girişti.

        Güney eyaletleri topluma ırkçılığı iç savaşta kurumsallaştırmayı başaramamıştı ama savaştan hemen sonra çıkardığı bir dizi ırkçı yasayla ırkçılığı yasal ve kurumsal hale getirmeye girişmişti.

        *

        ‘Jim Crow Yasaları' ile bilinen bu düzenlemeler sonunda Amerikan zencisi güney toplumunun her alanında ırkçı yasalar altında ezildi.

        Hani döneme ait dokümanterlerde görmüşsünüzdür zenciler otobüslerde sadece belli yerlere oturabilirler veya beyazlarla aynı tuvaletlere gidemezler ya veya onlarla aynı okullarda okuyamazlar ya işte o gibi tüm uygulamaların temelinde Jim Crow Yasaları vardı.

        Irkçılık yasal düzenlemeyle kurumlaştırıldığından hatta bunların bazıları Anayasa Mahkemesi'nce de onaylandığından ırkçı uygulamalar 20’nci yüzyılın tümüne yayılarak toplumda içselleştirildi, kurumlaştırıldı.

        *

        Amerikan polisinin de ırkçı dönüşümünde bu sürecin sorumluluğu vardır.

        Söz konusu olan yasal düzenlemeler olduğundan bunların uygulamasından polis sorumluydu.

        Bir polis baştan ırkçı olmasa dahi bu yasaları uygulaya uygulaya görev başında bir ırkçı değişim geçiriyor ve ırkçı tavırlar onun için normalleşiyordu. Güney eyaletlerinden ve göçlerle diğer şehirlere de yayılan polis memurları gittikleri eyaletlere de ırkçı tavırlarını götürdüler. Bir anlamda oradaki arkadaşlarını ırkçılık eğitiminden geçirdiler.

        *

        Bunlar geçmişte kaldı geçmiş bugünleri açıklamaya yetmez demeyin hiç.

        Amerika, Jim Crow türü ırkçı düzenlemelerle ancak 1965 yılında savaşmaya girişti. O güne kadar ırkçılık toplumun her alanına yayıldı ve normalleştirildi.

        Irkçılığa karşı savaşa da gönülden değil zorunlu olarak girişti

        1964 yılında ‘Civil Rights Act’ Kongre'den geçti, 1965’te de ‘Voting Rights Act’ kanun oldu. Yani daha önce yasa zoruyla ırkçı olan Amerika şimdi de yine yasa zoruyla ırkçılıkla mücadeleye girişmişti 1960’larda. Komik bu ama maalesef doğru.

        Bu son derece sancılı bir süreçti. Kennedy kardeşlerin öldürülmelerini, Martin Luther King’in öldürülmesini bu süreç içinde düşünmelisiniz.

        Amerikan insanı daha önce ırkçılığı içselleştirmiş olduğundan bunu içinden atması da kolay olmuyordu. Nitekim 2020 yılına geldiğimizde bu ırkçılığı başkanıyla, polisiyle hala daha net görebiliyoruz. Bir de unutmayın Başkan Trump seçimi kazanabilmek için o Jim Crow yasalarını eskiden çıkarmış olan eyaletlerin oyunu kesinlikle almak zorunda. Şu aralar sadece buna oynuyor ve acıklı olanı bu taktik tutabilir de.

        Diğer Yazılar