Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Dante ALighieri’nin 700’üncü ölüm yıldönümü nedeniyle 13 Eylül tarihinde yazmış olduğum yazının başlığı ‘Asil aşkı ve Dante’ydi.

        7 ay önce yeni tür yazılar yolculuğuma başlamadan önce almış olduğum mümkün olabildiğince ilahiyat çerçevesinde yer alan konulara girmeme kararım doğrultusunda neredeyse tamamen ilahiyatı ilgilendiren bir eser olarak görülebilecek Dante’nin İlahi Komedya ( Divine Comedy) adlı büyük eserini o yazımda başlığından da anlaşılabileceği gibi tamamen farklı bir boyutuyla ele almıştım. O yazımda anlattıklarımın tamamen arkasında duruyorum ama o yaklaşımın İlahi Komedya gibi ağır teolojik ve felsefe yüklü içeriğine bir haksızlık olacağı belliydi. Nitekim yazıdan sonra bilgili arkadaşlarımdan aldığım eleştiriler bu eksikliğe işaret etmişti. Özelikle eserdeki İslam etkisinin işlenmemiş olmasına dikkat çeken uyarılar üzerine aslında fazla bilmediğim ve okuduğum her şeyin bana yeni geldiği bir dünyaya da girmek zorunda hissettim kendimi. Eylül ayından bu yana konuyu bir şekilde yazmak istiyordum, konu hakkında çok fazla yapılmış çalışma var olduğundan, ben de eksik bırakmamak arzusunda olduğumdan, ayıca bir yanlış yapmaktan, yanlış anlaşılmaktan da korktuğumdan 4 aydır çalıştığım halde yazmayı erteleyerek bugüne kadar geldim. Hala daha tam hazır olduğumu da düşünmüyorum ama yine de konuları düşünme, öğrenme süreçlerimi okuyucuyla paylaşmak kararım nedeniyle bugün konuya gireceğim; umudum yanlış olduğunu düşündüğünüz veya eksik bulduğunuz bölümler hakkında bana yazmanız ve dinamik bir bilgi alışverişi süreci kurmamız.

        Dante’nin (1265-1321) büyük eserini yazdığı dönemdeki ideolojik ve kültürel koşulları bilmezsek onun özelikle kitabının Inferno başlıklı ilk bölümünde İslam’ın kutsallarını nasıl ele aldığına kızmamız mümkün.

        Dönemde Hristiyan alemi İslam’a hem ideolojik hem de fiilen savaş açmış durumdaydı. Dante çalışmasına başlamadan önce uzun süredir Batı aleminde çoğunluğunun amacı kötülemek ve değersizleştirmek olan Hz. Muhammed hakkında birçok çalışma bulunmaktaydı. Büyük çoğunluğun İslam'ı kaynaklarından okuyup anlamaya çalışmadığı ortamda bu tür kitaplar İslam'a karşı açılmış kültürel bir savaşın ürünleriydi. Bu arada tabii Haçlı seferleri de sürmekteydi.

        Ben, İslam'a karşı Hristiyan aleminde açılmış olan bu ideolojik ve askeri savaşın temelinde İslami kültürü ve medeniyetinin parlak başarılarından dolayı oluşan korkunun da önemli rol oynadığını düşünüyorum.

        Bu yüzden Endülüs İslam medeniyetinin ve kültürünün çok önemli olduğunu ve Batı medeniyetinin temellerini anlamak kadar teolojinin önemli tartışma konularını da çözümü için de bu medeniyetin ve kültürünün iyi anlaşılması gerektiğine inanıyorum. Bu da çok daha uzun sürmesi ihtimali büyük olan bir başka çalışma için kendime not aldığım konular arasında.

        Dante’in de İslam'ı asıl kaynaklarında okuyup anlamaya çalıştığı konusunda elde hiçbir veri yoktur. Ama onun İspanya’daki İslami kültür (ve Sicilya’daki) hakkında bilgisi olduğu ve o kaynakları okuduğu biliniyor.

        Ama tabii ki bunları bilmekle birlikte Dante de dönemin İslam karşıtı yoğun kültürel ve ideolojik ortamından etkilenmiştir.

        Kitabında İslam hakkındaki bu çelişkili duygularının etkisi aynı anda görülmektedir.

        Komedya’da anlatılan ilahi yolculuğun İslam kaynaklarına dayandığı biliniyor. Dante İslam'a ait gece yürüyüşü (İsra) ve yükseliş (Miraç) kavramlarını Hristiyanlığa uysun diye çok az değişiklikler yaparak eserinde kullanmıştır. Ayrıca eserinde cennet ve cehennemi tasvir ederken kullandığı kavramlar özelikle suç ve ceza kavramları İslam'ın ahiret bilimine (eskataloj) özgü kavramlarla işlenmiştir.

        Eserinde cennet ve cehennem İslam’dan alınan tanımlarla yapılmıştır. Dante ayrıca Araf’ı da (Purgatorio) İslam anlatısında olduğu gibi bir dağ olarak işleyerek Hristiyan dünyasında bir ilki de gerçekleştirmiştir.

        İslam’dan bu şekilde etkilenmiş olmasına rağmen Dante dediğim gibi döneminin ideolojik ve kültürel din savaşı ortamının da dışında kalamadığından, o ortamdan da etkilenmiş olduğundan, kitabında Müslümanlara direkt hakaret eden birkaç ifade bulunmasına rağmen yaptığı şiirsel kurguda Hz. Muhammed’i ve Hz. Ali’yi içinde yer aldığı ideolojik savaş nedeniyle son derece sert bir çerçevede konumlandırmıştır.

        Eserinde Selahaddin Eyyubi, İbn Sina ve İbn Rüşdü de yer alıyor. Onlar çalışmasında kat kat kurgulanan cehenneminde, cehennemin en dibinde değil bölücülük yapanların bulunduğu sekizinci kattadırlar. Bu da dönemde Hristiyan aleminde yayılmaya çalışılan Hz. Muhammed’in yeni bir din kurarak bölücülük yaptığı şekildeki ideolojik savaşın bir ürünüdür.

        Dante’nin kitabındaki İslam algısı aslında Batı’da kendi içinde bence hala daha var olan ideolojik iç savaşın (Batı-Doğu kültürü ikileminin) ürünüdür. Hristiyan alemi bir yandan Goethe, Kant, Nietzsche, Dekart ve Rilke gibi büyük düşünürlerini derinden etkilemiş olan İslam medeniyeti ve kültürünün ve onun Rönesans'a da etki yapan gücünün farkındadır, bir yandan da büyük ihtimalle kendisini koruma dürtüsüyle Hz. Muhammed’e ve İslam alemine karşı yapılan düşmanlık ve yalan kampanyasının arasında sıkışmış durumdadır.

        Aslında Dante’nin büyük çalışmasında özelikle İnferno’nun Kanto IV ve XXVIII’inde bu ikilemin, çelişkilerinin sonucu da görülmektedir.

        Batı'nın kendi içindeki bu çelişkisin çözümlenmesinde Doğu'nun kültürünü bilip tanıyan ve genlerinde Endülüs’teki türde bir İslam medeniyet ve kültürünü bulunduran düşünürlerin de yardımcı olması gerekir.

        Bunun için Dante’nin eseri gibi eserlerin soğukkanlılıkla çözümlenip anlaşılması gerekiyor. Bu tür metin çözümlemeleri Batı aleminin ilahiyat ile ilgili kendi iç çelişkilerini de çözmekte atılacak önemli bir adım olacaktır.

        Bu bağlamda Batı’nın felsefesinde ve medeniyetinde İspanya’daki İslam medeniyeti ve kültürünün de payı olduğundan yazıda dediğim gibi hem Endülüs hem de Anadolu İslamı'nın doğru anlaşılması ve İslam ilahiyatı içinde tasavvufun yerinin iyi bilinmesi çok çok önemlidir.

        "Bu işler senin haddini aşar hiç girme bu işlere" diyorsanız haklı da olabilirsiniz. Zaten bir uzman edasıyla işin doğrusu budur demeye ne niyetim var ne de bilgim yeter buna. Sadece öğrenmeye çalışacağım ve arada bir öğrendiklerimi de doğrusuyla yanlışıyla sizinle paylaşacağım, bu sürecin bence ilk yazısı bugünkü yazıydı ve de şimdi vereceğim şu kendi okuma listemdir:

        -Dante and Islam: a Study of the Eastern Influences in the Divine Comedy - Jeffrey B. McCambridge - Indiana University MA tezi

        -Miguel Asin Palacios Dante ve İslam - Okuyan Us Yayını 2015

        -İlahi Komedya - Oğlak Yayıncılık - Çeviren Rekin Teksoy

        -The Divine Comedy Volume 1: Inferno. - Translated by Mark Musa - New York: Penguin, 1984.

        -Graudy, Roger - Endülüs’te İslam - Timaş yayınları

        -Burman, Thomas E. - Reading the Qur’ān In Latin Christendom, 1140-1560 - University of Pennsylvania, 2007.

        -Dante and Islam - Edited by Jan M. Ziolowski - New York: Fordham, 2015.

        -Lewis, Bernard: TheThe Arabs in History

        -The Middle East: 2000 Years of History From the Rise of Christianity to the Present Day.

        -Menoca Rosa.' The Arabic Role in Medieval Literary History: A Forgotten Heritage.'

        -Musa, Mark, Dante Alighieri’s Divine Comedy

        -Said, Edward W - Orientalism - New York: Vintage, 1994.

        -Philip F. Kennedy - “The Muslim Sources of Dante”, The Arab Influence in Medieval Europe (ed, D. A. Agius – R. Hitchcock), s. 63-82.

        Diğer Yazılar