Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TADIMIZ tuzumuz zaten yoktu ama az da olsa ümidimiz vardı. Sanki o lanet olası 2016 gidip de 2017 geldiğinde iyi bir şeyler olacaktı.

        Maalesef olmadı.

        Daha 2017’nin ilk saatlerinde acı haber geldi Reina’dan.

        İstanbul’u ziyaret etmiş bir yabancının hatırında kalan yegâne isimlerden biriydi Reina.

        Diğerleri de renkli yaşamıyla Beyoğlu ve tarihi zenginlikleriyle Sultanahmet.

        Ne yazık ki buralar da terör saldırılarından nasibini aldı.

        Yeme-içme ve eğlence dünyası yaralarını sarmak adına hızlı adımlar atmaya başladı bile. Kısa adı TURYİD olan Turizm, Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği üyeleri hemen bir araya geldi.

        Neyse ki İstanbul’un tarihi yarımadasında bir canlanma var. Esnafı, restorancısı, rehberi, otelcisi bir olmuş bölgeyi hareketlendirmeye çalışıyor.

        SULTANAHMET’E DESTEK

        Bu cümleden nefret ediyorum ama ne yazık ki doğru: Hayat devam ediyor!

        Bizler de üstümüze düşeni yapıyor ve yazılarımızla kısa süreliğine de olsa sizleri bu gündemin dışına çekmeye çalışıyoruz.

        Geçenlerde İstanbul’da bulunan Four Seasons otellerin yeni genel müdürü Tarek Mourad, Sultanahmet’teki otellerinde bir akşam yemeği verdi.

        Mourad’ın yemeği özellikle Sultanahmet’te düzenlemiş olmasının sebebi ise buralara olan ilgiyi pekiştirmek.

        Bombalama olayından sonra çok ciddi yabancı turist kaybı yaşayan semtte oteller yüzde 60’ları hatta 80’leri görmeye başlamış. Bizim gittiğimiz akşam tahmin ettiğimizden çok daha fazla turist vardı otelin efsane binasında.

        “Efsane” diyorum zira otelin binası 1900’lü yıllarda inşa edilen bir cezaevi. I. Ulusal Mimarlık Dönemi’nin de belli başlı örneklerinden.

        1980’li yıllara kadar cezaevi olarak kullanılan binada, aralarında Orhan Kemal’in, Kemal Tahir’in ve Vedat Türkali’nin de bulunduğu, Necip Fazıl’dan Nâzım Hikmet’e, Can Yücel’den Aziz Nesin’e pek çok isim hapis yatmış. Bu sürede de pek çok esere imza atmışlar.

        PAZAR DEĞİL CUMARTESİ BRUNCH’I

        Bu sene 20’nci yılını kutlayan otelin avlusundaki meşhur restoranda yemek yemeyen İstanbullu yok gibidir. Bir kış bahçesini andıran, İsmail Acar tablolarıyla bezeli, şömineli restoranda bu sene itibarıyla cumartesi brunch’larına başlamış Four Seasons.

        “Neden âdet olduğu üzere pazar değil de cumartesi düzenliyorsunuz?” diye sordum elbette.

        Cevabı yine Mourad verdi.

        Cumartesi günleri çarşı- pazar daha hareketli diye pazar günleri yerine cumartesi günlerini Sultanahmet’te geçiren çok sayıda kişi varmış. Aileleriyle geç ve uzun bir kahvaltı yapıp ardından tarihi güzellikleri keşfediyorlarmış.

        Bir düşündüm de İstanbul’da yaşamama rağmen, ne Sultanahmet Camii’ne, ne Ayasofya’ya ne de Yerebatan Sarnıcı’na gitmişim yıllardır.

        En kısa zamanda bir hafta sonumu Sultanahmet ve civarına ayırıp yaşadığım şehirde turist olmamın keyfini çıkaracağım.

        İstanbul ve Gece

        “TÜRKİYE muhteşem bir ülke, İstanbul da onun hazine dairesi” diyor son kitabı ‘İstanbul ve Gece’nin tanıtım davetinde Saffet Emre Tonguç.

        Ben onun için hep aynı şeyi söylerim. Bu adam klonlanmış olmalı. Birkaç tane Saffet var adeta. Biri dünyayı gezerken diğeri İstanbul’u gezdiriyor, biri TV’de program yaparken diğeri kitap yazıyor.

        ‘İstanbul ve Gece’ Saffet’in 15’inci kitabı. ‘Table book’ diye tabir edilen kalın ve ağır sehpa üstü kitaplarından.

        Üç yıl boyunca İstanbul’un doğal ve tarihi güzelliklerinin objektife takılmış gece halleri, bilgileri ve hikâyeleri var kitapta.

        Farkı ise, İstanbul’un hem 7 tepesini hem de gökdelenlerle değişen yeni yüzünü bir arada toplamış olması.

        Okuyun derim.

        Diğer Yazılar