Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kanlı darbe girişiminin ekonomiye etkilerini zayıflatmak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ekonomi bürokrasisine kadar devlet birden çok cephede önlemler alıyor.

        Erdoğan’ın himayesinde, Ekonomi Bakanlığı’nın başlattığı, 24 ülkede görsel ve yazılı basında yayınlanacak ilan kampanyasıyla, Türkiye’ye yatırım yapan şirketlerin CEO’ları, uluslararası kamuoyuna “Türkiye’ye inanıyoruz” mesajı verecek.

        Geçtiğimiz gün de İstanbul Sanayi Odası (İSO), üyelerini; Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ve Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın da katıldığı, “Türkiye’ye güvenenler, Türkiye’de üretenler” konulu toplantıda buluşturdu.

        Toplantıdan kuvvetli mesajlar çıktı.

        Koç Holding Başkanvekili Ali Koç’un şu sözleri ekonomide yeni bir hamle beklentisini özetliyordu:

        “Son birkaç yıldır hükümetimiz, sanayicilerimize Cumhuriyet tarihinin hiç görülmemiş, eşi benzerine rastlamadığımız teşvikleri sundu, bize motive etti. Başbakan’ımız bizzat çok daha etkin bir teşvik sisteminin hazırlandığını açıkladı. İnanıyorum ki bu teşviklerle, bütünsel stratejilerle ihtiyacımız olan yeni bir yatırım hamlesi başlatacağız.”

        YENİ TEŞVİK PAKETİ

        Şunu da unutmayalım: Ekonomi çevreleri 15 Temmuz’da kalkınma hamlesi beklentisi içine girmiş, hükümet de reform paketi açıklamıştı.

        Ekonominin dayanıklılığını test etme ve ulusal dayanışma imkânı da veren son gelişmelerden sonra, reform iştahının artmaması için hiçbir neden kalmadı.

        Başbakan Binali Yıldırım’ın temmuz ayı başında açıkladığı “Ekonomik Müjdeler Paketi” açılmaya başlandı...

        Yıldırım’ın “Terzi işi teşvik geliyor” sözleri, yatırımcıların rotasını Türkiye’ye kırmalarını sağlayacak, yeni bir anlayışla ortaya çıkacak ekonomik paket beklentisini doğuruyor.

        Türkiye’nin “orta gelir tuzağı” denilen kişi başına 10 bin dolar gelir seviyesi sarmalından çıkmasının önündeki tek engelin, yapısal ve mikro ekonomik politikalar olmadığı da 15 Temmuz’la ortaya çıktı.

        Gelişmiş bir demokrasi ve hukukun üstünlüğü sağlanmadan, 10 büyük ekonomi arasına giremeyeceğimizi çok acı biçimde tecrübe ettik.

        PROF. YURTKURAN: TORUNUM GÖRMEZ ZANNEDİYORDUM

        17-25 Aralık ve Ergenekon/Balyoz davaları mağduru bir kesim işadamı ve akademisyenin aralarında bulunduğu “dost muhabbetinde”, İSO’daki toplantıyı değerlendiriyoruz.

        Bu sohbetten üzerinde fikir birliğine varılan sözleri özetleyeceğim:

        “Bundan sonra bütün kesimler Erdoğan’a tam destek vermek zorunda. Çünkü FETÖ ile ancak Erdoğan mücadele edebilir. Bizim için en önemli mesele budur. Türkiye’yi Atatürk’ün çizdiği laik çizgide bir araya getirme iradesi, toplumsal desteği artıracaktır.”

        Bu sözlerin altına imza atanlardan yalnızca birisinin adını vereceğim.

        Ergenekon soruşturması kapsamında 2009 Nisan’ında tutuklanan ve 2.5 ay cezaevinde kalan Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanvekili ve Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran.

        Yurtkuran, “FETÖ’nün yargılanacağı günleri torunumun göreceğinden emin değildim. Şu anda Erdoğan’ı şartsız destekliyorum” diyor.

        Yurtkuran’ın tahliye öyküsü tam bir trajedi.

        Silivri’de kalp krizi geçiriyor, ameliyat edecek hastane ve doktor bulunamıyor.

        Sonunda Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde meslek onuru taşıyan genç bir doktorun eline teslim oluyor.

        Gece 02.00’de ölüm riski nedeniyle tahliye ediliyor.

        Bu toplumun üzerinden FETÖ travmasını atmanın bedeli ağır oldu, ancak daha da ağır bir tablodan kurtulduğumuza şükrediyoruz...

        Diğer Yazılar