Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Özel Röportajlar Dilan Çıtak: Babamın markası altında eziliyorum - Magazin haberleri

        Dilan Çıtak, HT Magazin'den Mehmet Çalışkan'ın sorularını yanıtladı.

        Dilan...

        Babasının İbrahim Tatlıses olduğunu 13 yaşındayken öğrendi.

        İlk kez 17 yaşındayken yanına gidip ‘Siz benim babamsınız’ dedi.

        İbrahim Tatlıses kızı olduğunu kabul etse de bir baba-kız ilişkisi yaşamadılar.

        İki yıl önce yaşamaya başladılar.

        Mahkemeye başvurarak hem Çıtak’ı hem de Tatlıses’i kullanmak istedi.

        ‘İki soyadını kullanamazsın’ diyen mahkeme ocak ayında kararını verdi.

        ‘Tatlıses’...

        Çıtak’tan da Tatlıses’ten de gurur duysa da sahne adı sadece Dilan...

        Neden mi?

        Tek başına bir şeyler yapabileceğinin farkına varılmasını istiyor.

        REKLAM

        Dilan, 90’lı yılların ünlü şarkısı olan Mansur Ark’ın ‘Maalesef’ adlı tekli çalışmasıyla kısa sürede en çok dinlenenler arasında üst sıralara çıktı. Şimdilerde harıl harıl yaz konserleri için prova yapıyor. Bugünlerde keyfi bir hayli yerinde.

        - Almak için dava açtığın Tatlıses soyadını kariyerinde kullanmıyorsun. Neden?

        Çünkü bunu kullanıyor gibi görünmek istemiyorum. Kullanmak istersem kimsenin düşüncesini umursamam ama tek başına bir şeyler yapılabileceğinin farkına varılmasını istiyorum.

        ‘ARTİST GİBİ BİR ÇOCUKTUM’

        - Şarkıcı olmayı istemende İbrahim Tatlıses’in kızı olduğunu öğrenmen ne ölçüde etken olmuştur?

        Babam olduğunu öğrenmeden önce şarkıcı olmayı istiyordum. Küçüklüğümden beri birilerinin yanında şarkı söylerim. Benim için hep ‘Bizim kızın sesi çok güzel, haydi bir şarkı söylesin’ denirdi. 8-9 yaşımdan beri kalabalık aile ortamlarında hep şarkı söyledim. Daha sonra bundan güç alarak bu işin okulunu okumaya karar verdim. Eğitim alırken kendime bir grup kurdum ve okulda sahne almaya başladım. Gelir elde edebilmek için de mekânlarda sahneye çıkmaya başladım. Profesyonel anlamda sahneye ilk kez 15-16 yaşlarımdayken çıktım. Genlerinizde yoksa şarkıcı olamazsınız. Zaten hep artist gibi bir çocuktum. Manken gibi yürüyüp poz keserdim, bağıra bağıra şarkılar söylerdim, İngilizce şarkı sözleri uydururdum. Türkçe şarkı dinlemezdim, 12-13 yaşlarımda sürekli MTV izlerdim ve oradaki şarkıcıların sahne büyüsüne kapılıp salonda kendi kendime şarkı söylerken binlerce insana konser verdiğimi hayal ederdim.

        REKLAM

        - 15 yaşından beri şarkı söylüyorsun. Hayal ettiğin konumda mısın?

        Hayal ettiğim konumda değilim. Çünkü bence 28 yaşımda daha iyi bir yerde olabilirdim. Bu benim eksikliklerimden de kaynaklanmış olabilir, şanssızlıktan da. Kariyer açısından şanssız biriyim. Çok çabalamama rağmen önüme birtakım engeller çıktı. Bu engelleri aşmaya çalışırken zaman geçti. Bu yüzden geç kalmış olabilirim. Daha erken adım atabilirdim ama bunu şimdi yapabildim.

        - Engeller neydi?

        Çok ünlü bir babanın kızıyım ve onunla herhangi bir ilişkim yoktu. Ben 19 yaşımdan itibaren müzik piyasasında yer aldım. O yaşta ilk teklimi yaptım. Fakat insanlar İbrahim Bey ile olan ilişkimi bilmedikleri ve ona saygı duydukları için bana kapılarını kolay kolay açamadılar. 19 yaşımda ilk teklimi çıkartmak için uğraşırken böyle bir manevi engelle karşı karşıya geldim. 21-22 yaşlarımdayken de bu engelle karşılaştım. Hatta birçok yapım şirketiyle görüştüm ama bana ‘İbrahim Bey’in onayını almadan sizinle çalışamayız’ dediler ve redde yakın cevaplar aldım.

        REKLAM

        - O zaman neler hissettin, kızdın mı?

        Karşımdakilere kızmıştım ve korktuklarını düşünmüştüm. Ben bir yola girmek istemiştim ama bu engeller yüzünden çok zaman kaybetmiştim. Babamla iki yıl önce görüşmeye başladım. Bir şeyler onun da aklına yattı. Fakat bu iki yıla kadar çok zaman kaybettim.

        - İbrahim Tatlıses’in kızı olmak nasıl avantajlara ve dezavantajlara sahip?

        Eğer şarkıcılık yerine doktorluk ya avukatlık gibi bir mesleğim olsaydı benim için çok büyük bir avantaj olurdu. Çünkü altında ezileceğim bir mesleği yapmıyor olurdum. Tamamen ayrı bir yolda yürüyor olurdum ve şanslı olurdum. Babamla gururlanmanın keyfini sürebilirdim. Şimdiyse bu kadar büyük bir sesle gururlanabiliyorum fakat bunun keyfini süremiyorum. Çünkü aynı mesleği yapıyorum ve sürekli kıyaslanıp büyük bir markanın altında olmaktan dolayı eziliyorum.

        - O bir İbrahim Tatlıses... Baban da olsa kendisiyle kıyaslanmak haksızlık değil mi?

        Evet biz böyle düşünüyoruz fakat halk bizimle aynı fikirde olmuyor. ‘Sen onun kızıysan neden aynı müziği yapmıyorsun, arabeski onun kadar iyi okumuyorsun?’ diye konuşuyorlar.

        - Engeller olmasaydı şimdiki konumun ne olurdu?

        Şimdiye kadar daha fazla tekli ve albüm yapmış olabilirdim. Yoğun konser takvimine sahip olabilirdim ve istediğim büyük konserleri verebilirdim. Daha büyük hayran kitlesine sahip, daha çok bilinen biri olabilirdim.

        - Babanla kıyaslanmak sana hırs mı kazandırıyor yoksa bıkkınlık duygusu mu oluşturuyor?

        Farklı bir tarz çizdiğim ve kadın olduğum için daha şanslıyım. Onun kızı olduğum için daha az kıyaslanıyorum. Fakat neticede yine kıyaslanıyorum. Herkes aynı performansı sergilememi bekliyor. Oysa genele baktığımızda ben İbrahim Tatlıses gibi olmayıp kendi alanımdaki birçok kişiyle kıyaslanabilecek bir potansiyele sahibim. Belki birçoğundan daha iyiyim ya da kötüyüm. Ama ben onlarla kıyaslanmalıyım, babamla değil. Babamla kıyaslanmak yorucu oluyor ama asla bıkmıyorum. Bazen pes ederek eve gidip ağladığım zamanlar da oluyor ve hatta sinirimi başka şeylerden çıkarıyorum ama bu yaşadıklarım durmam için yeterli bir sebep değil. Aslında haksızlık etmeyeyim. Babamla kıyaslanmak beni şevklendiriyor, hırslandırıyor. Güçleniyorum.

        ‘NORMAL BİRİ DEĞİLİM’

        - İbrahim Tatlılses’in kızı olmanın güzel avantajları da vardır sanıyorum...

        Büyük bir markanın kızı olduğunuz zaman ona duyulan saygıdan dolayı gördüğüm ayrı bir saygı oluyor. Ben kendi duruşumdan dolayı saygıyı hak edeceğimden eminim ama İbrahim Tatlıses’ten dolayı ayrı bir saygı duyuluyor.

        - Yeteneğin olmasaydı, babanla görüşmeye başladıktan sonra sırf İbrahim Tatlıses’in kızı olmandan dolayı sana kapılar açılır mıydı?

        Hayır, yeteneğim olmasaydı bana hiçbir kapı açılmazdı. Çünkü karşımda Polat Yağcı gibi, bu işi en üst noktada ve en iyi sanatçılarla yapan biri var. Benimle sırf İbrahim Tatlıses’in kızı olduğum için çalışsaydı kendi çizmiş olduğu profile ihanet olurdu. Benimle çalışıyorsa yeteneğime olan saygısından ve güvenindendir.

        - Kariyerinle ilgili neler düşünüyorsun, bundan sonra nasıl ilerlemeyi planladın?

        Birkaç tekli daha yaptıktan sonra albüm çıkartmayı planlıyorum. Büyük bir orkestra ve dans ekibiyle birlikte iyi işler çıkarmak ve güzel konserler vermeyi planlıyorum. Binlerce kişinin karşısına çıkmak istiyorum. Sahneye çok yakıştığımı düşünüyorum ve bu konuda da kendimden eminim. Sahnedeyken insanların beni izlemesi çok tatmin edici bir duygu. İyi işler yaptığım zaman iyi izleniyorum. İyi izlenmek de beni güçlendiriyor. Sahnede olmayı seviyorum ve kalabalık önünde olmak istiyorum. Kendimi en iyi sahnede ifade edebiliyorum.

        - Genlerinde şarkı sözü yazıp beste yapma yeteneği de var mı?

        Evet, bir anda ilham gelince ortaya çok güzel şeyler çıkıyor. Hatta elimde çok sayıda şarkım var. Son çalışmamda Ceyhun Çelikten ile çalıştık ve onunla bestelerim üzerine çalışma kararı aldık. Son düzenlemelerini yapıp o şarkıları da hazırlayacağız.

        - Yazdığın şarkıların ilham kaynağı nedir?

        Deliliğim. Normal biri olduğumu söyleyemem.

        - ‘Akıllı olup dünyanın kahrını çekeceğime deli olayım dünya benim kahrımı çeksin’ mi diyorsun?

        Tam olarak öyle değil. Benim durumum boşvermişlikle alakalı. Yaşadığım olaylardan iyi veya kötü yönde etkilendiğim için her şey benim için bir anlam ifade ediyor ve bunların müzik haline dönüşmüş hallerini bulabiliyorum.

        ‘KIZ ÇOCUKLARINI DÖVERDİM’

        - Epeyce hırçınmışsın. Doğru mu?

        Damarıma basılırsa gözüm kimseyi görmez ve hiçbir şeyi umursamam. Mesela erkek arkadaşımla kavga ettiğimde o, araya kimsenin girmemesini ister ama benim hiçbir şey umurumda olmaz. Hemen herkesi arayıp anlatırım. Yaramaz bir kız çocuğu gibi herkesi seferber ederim ve hepsi bir anda bana kilitlenir. ‘Bizim Dilan yine durmuyor’ derler. Ama bu arada biz barışırız.

        REKLAM

        - Küçük yaşlarda psikiyatriste gittin. Çok mu sorunlu bir çocuktun?

        Herkesin gitmesi gerekiyor. Annem de zeki bir kadın olduğu için beni doktora götürmüş. O yaşlardaki her çocuğun psikiyatriste götürülmesi gerekiyor. Ben de ileride çocuğum olursa mutlaka götürürüm. Çünkü bu pedagojik bir durum ve her annenin bu eğitimi alma imkanı yok. Çocuğu daha iyi anlamak için bir uzmandan destek almak gerekebiliyor. Buna bağnaz bir insan gibi yaklaşmak yerine, bir çocuğun doktora götürülmesi çok da mantıklı bir durum. Benim durumum rutin kontrollerden ibaretti ama ayrıca hiperaktif bir çocuktum. Kavgacıydım, kız çocuklarını döverdim. Bunun dışında anormal bir durum yoktu. Psikiyatriste her zaman gittim ve şu an gitmek zorundayım zaten. Günümüz şartlarında, her insanın gitmesi gerekiyor.

        - Özellikle neden şu anda gitmek zorundasın?

        Ben duygularını çok yoğun yaşayan biriyim. Herkesten ve her şeyden çok çabuk etkileniyorum. Duygusal bir insanım ve taktığım küçücük şeyleri, başkaları göz ardı edebiliyor. İnsanların çok umursamadığı şeyler benim aklıma takılabiliyor. En küçük olayları bile es geçemeyebiliyorum.

        REKLAM

        Dilan, müzik eğitimini ABD’deki Berklee Müzik Akademi’sinde aldı.

        ‘Maalesef’ ile 4 yıl sonra yeni bir çalışmaya imza atan Dilan, listelerde üst sıralara çıkmasından dolayı oldukça keyifli.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ