Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Magazin Usta oyuncu Melek Baykal'dan dizi ücretlerine ilişkin çarpıcı açıklama: Kazandığım parayı aza indirdim

        Melek Baykal, HT Magazin’den Ebru Ayaz’ın sorularını yanıtladı.

        Bir süredir ekrandan uzak olan Melek Baykal, 8 yıl aradan sonra Tiyatrokare’nin ‘Ahududu’ adlı oyunuyla tiyatro sahnesinde seyirciyle buluşuyor. Usta oyuncuyla buluşup hem oyunu hem de dizi sektörünü konuştuk...

        Tiyatroya uzun bir ara vermiştiniz. ‘Ahududu’ ile geri döndünüz. Neden bu kadar uzak kaldınız sahneden?

        8 yıl gibi uzun bir süre tiyatroya ara vermiştim. Bir tiyatrocu için en büyük ceza bir oyunda oynamamak, tiyatro yapmamak. Diziler, canlı yayın filan derken biraz uzaklaşmıştım. Devlet Tiyatroları’ndan emekliliğimi isteyip ayrılmıştım. Sevgili Nedim Saban’dan böyle bir teklif gelince ve projeyi de çok sevince hemen “Tamam” dedim. Güzel bir ekip çalışması yaptık. Geçen sezondan bu yana tam kapasiteyle oynuyoruz.

        ‘TİYATRONUN AYRI BİR BÜYÜSÜ VAR’

        8 yıl ciddi bir süre. Bu uzun ara, performansınızı etkiledi mi?

        Aşağı yukarı ayda 15-20 oyun oynuyoruz. Bu, bir özel tiyatro için çok ciddi bir rakam. Çok sık turne yapıyor, Türkiye’nin her yerine gidiyoruz. Hatta yaz döneminde zaman zaman Bodrum’dan Nedim’i (Saban) arıyor ve “Sıkıldım ben, gir denize, çık denize. Güneşlen, balığa git. Bir an önce sezon başlasa da oynasak” diyordum.

        Yormuyor mu bu tempo sizi?

        Tiyatronun ayrı bir büyüsü var. Sahneye çıktığınız anda o sahnenin tozunu solumak, seyircinin nefesini ensenizde hissetmek o kadar büyük bir keyif veriyor ki... Bütün yorgunluğunuzu alıp götürüyor.

        Devlet Tiyatroları’ndan emekli olduğunuza pişman oldunuz mu?

        Ben Devlet Tiyatroları’ndan yaş haddinden dolayı emekli olmadım. Biraz kurumuma kırıldım ve bıraktım. Ondan sonra da hiç boş kalmadım zaten. Gerçekten emekli olduğum zaman, diyelim ki bundan 10-15 sene sonra, daha 30 yaşımdayım çünkü (gülüyor), ne yaparım bilmiyorum.

        ‘O KADAR YORULDUM Kİ ARTIK DİZİ ÇEKMEM’

        Televizyonda da yoksunuz uzun zamandır...

        Televizyon beni çok özledi, onu biliyorum. Dışarıya çıktığım zaman insanların yoğun ilgisiyle karşılaşıyorum. 5 yıl, hafta içi her gün 3 saat boyunca program yaptık. Pek çok işsiz kadına sponsor bulduk, iş imkânları açtık. Ama şimdi bakıyorum bunu bir tek Zahide Yetiş yapıyor. Çok iyi bir iş çıkarıyor.

        Televizyonda neleri takip ediyorsunuz?

        Gündüz programlarını izleyemiyorum. Çok belgesel izliyorum. Bu bana çok iyi geliyor, izlerken dinleniyorum.

        Peki televizyon için gönlünüzden geçen bir proje var mı?

        Artık dizi çekmem. Teklif geldi ama o kadar yoruldum ki diziden Ferhunde Hanımlar’dan beri dizi yapıyorum. 1000 sene diyeceğim neredeyse. Çok yormuş beni dizi sektörü. Tekrar o kadar zamanı diziye harcayamayacak mışım gibi geliyor.

        Dizi oyuncularının ücretleri son dönemde çok konuşuluyor. Bölüm başına 250 bin TL’ler telaffuz ediliyor...

        Bir cast yapılıyor ve tamamen afaki konuşuyorum, yapımcı ya da kanal “Ben ünlüye 500 bin TL vereceğim” diyor. 500’ü ona verince, ötekilere 2 kalıyor.Bu çok büyük haksızlık. Aynı emeği hatta daha fazlasını veriyor belki onlar. Günah yani! O 500’ü alan kişi, kafanı yastığa koyduğun zaman huzurla uyuyabiliyor musun acaba? Halbuki adaletli bir şekilde dağıtılsa, herkes- mutlu olsa, çok daha iyi şeyler çıkabilir ortaya.

        Sizce nasıl dağıtılmalı?

        Herkes eşit para alamaz ama bunun bir oluru vardır. Mesela o ünlü, “Dış çekimlerde karavan istiyorum” diyor. Ona karavan geliyor ama alt kadroda senelerini bu işe vermiş olan değerli bir tiyatro oyuncusu sokakta titriyor. Çünkü o ünlü kişi kendisini karavana kabul etmiyor. Böyle şeyler oluyor. Ben setlerde bunu çok gördüm. Tabii benim olduğum sette asla böyle şeyler olmadı. Ben hep lokomotif oyuncu oldum ama inanın her zaman da kazandığım parayı aza indirdim, ekibin paylaşmasını sağladım.

        ‘EMEK HARCAMADAN PARA KAZANILIYOR’

        Nasıl aza indirdiniz?

        Dizinin ilk 24 bölümünü çekmiştik, ikinci 24 bölüm için çok önemli bir yapımcı bana bir sözleşme uzattı. “Sen istediğin rakamı yaz, altına imza atacağım” dedi. “Hayır, siz ne uygun görüyorsanız. Çünkü ben bu parayı diğer arkadaşlarımla ve teknik ekiple paylaşmak istiyorum. Yoksa başımı yastığa koyduğum zaman rahat uyuyamam” dedim. Çok şaşırdı. Bunu hani A klasmanındaki oyuncu dediklerimiz de bir düşünseler...

        A klasmanında denilen oyuncuların gerçekten o kalitede olduğunu düşünüyor musunuz?

        Oyunculuk tiyatrodan gelen bir şeydir. Tiyatro er meydanıdır. Şimdi güzel kadın olunca, çok yakışıklı bir adam olunca onları oyuncu yapıyor, A sınıfı oyunculuğuna oturtuyoruz. Bunların içinde çok yeteneklileri de çıkıyor, tiyatroyla uzaktan yakından bağı olmayan ama bu işe gerçekten gönül vermiş, öğrenmeye çalışan, bunun için zaman harcayanlar oluyor. Ama hiç zaman ve emek harcamayıp havadan para kazananlar da var. Sözüm onlara.

        ‘Tiyatro seyircisi müthiş’

        Tiyatro seyircisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Müthiş bir tiyatro seyircisi var. Yeter ki doğru proje, doğru cast bulunsun, iyi bir ekip çalışması yapılsın. Çünkü tiyatro rejisiyle, dekoruyla, kostümüyle her şeyiyle bir bütün. Eğer doğru şeyleri bir araya toplarsan seyirci gelmez diye bir şey yok. Türkiye’de potansiyel var.

        Son yıllarda çok sayıda özel tiyatro açıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

        Bence açılmalı. Tiyatrolar arasında bir rekabet olmalı. Ama açılan tiyatrolar doğru mu, eksiklikleri var mı bakılmalı ve eksiklikler mutlaka giderilmeli.

        ‘Stand-up yapabilirim’

        Yeni bir projeniz var mı?

        Nedim Saban’dan ikinci bir oyun teklifi geldi. O da çok güzel bir oyundu ama şu anda hazır değilim galiba. Belki ileride büyük bir sürpriz yapabilirim. Mesela bir stand-up’la gelebilirim.

        ‘Sinema galalarındaki kadınlar tavuskuşu gibi’

        Eksik olmasınlar filmlerin gala davetiyeleri geliyor ama benim sinema galalarına gitmeme gibi bir prensibim var. Çünkü sinema galaları şov meydanı gibi. Kim ne giymiş, hangi tuvaletle gelmiş, bu önemli oluyor. Sinemayla, sanatla yakından uzaktan ilişkisi olmayan bir sürü kadın görüyorum ortalıklarda. Tavuskuşu gibi geziyorlar. Sadece bir figür olarak orada bulunuyorlar. Gala öncesinde ve sonrasında filmle ilgili tek bir şey sorulmuyor. Kameralar orada figür olarak bulunan kadınları çekiyor, televizyonlar onları yayınlıyor. Ben izlemek istediğim filmleri biletimi alıp izliyorum.

        Şurada Paylaş!

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ